Anasayfa / Basın Açıklamaları / KESK Açıklamalar / Siyasal Kanalların Kapatılması Halk İradesine Darbedir!

Siyasal Kanalların Kapatılması Halk İradesine Darbedir!

Bugün (12 Mayıs) Konfederasyonumuz Merkezinde,  önümüzdeki hafta parlamentoda görüşmelerine başlanacak olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının düzenlenmesine dair anayasa değişikliği ile ilgili Konfederasyonumuz ve üye sendikalarımızın MYK üyelerinin katılımı ile basın toplantısı düzenlenmiştir. Basın açıklaması metnini Eş Genel Başkanımız Lami Özgen okumuştur.

Siyasal Kanalların Kapatılması Halk İradesine Darbedir!
7 Haziran’dan hemen sonra ülkemiz çatışma alanı haline geldi, ortalık kan gölüne çevrildi. Demokratik kamuoyunun, emek ve meslek örgütleri olarak bizlerin tüm çağrılarına, çabalarına ve girişimlerine rağmen çatışmalar devam ettirildi. Aylara varan sokağa çıkma yasakları ile ülkemiz savaş alanına çevrildi.

Hala her gün evlere, binalara roketler, havanlar atılıyor, şehirlerde bombalar patlıyor, insanlarımız can veriyor. Bu ortamı yaratanlar 2. Saray darbesini gerçekleştirerek Meclis iradesini ayaklar altına alıyorlar.

Bizler biliyoruz ki, Saray’ın ve siyasi iktidarın “çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık” söylemi ve politikası sonrası başta can güvenliğimiz olmak üzere temel hak ve özgürlükler de rafa kaldırıldı. Çalışma yaşamında da darbe dönemi yasaları bir bir meclisten geçirildi.

Bu politikanın devamı olarak bu kez çok daha tehlikeli sonuçlar doğurabilecek girişimler TBMM çatısı altında hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Çözümün adresi ve yeri olması gereken parlamentonun işlevsizleştirilmesi halk egemenliğinin de buzdolabına kaldırılması demektir.

Önümüzdeki hafta parlamentoda görüşmelerine başlanacak olan HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının düzenlenmesine dair anayasa değişikliğinin milyonlarca vatandaşımızın oyuyla seçilmiş siyasetçilerin söz söyleme, düşünce açıklama hakkını elinden alacağından, Meclisi tasfiye edeceğinden anayasaya aykırı nitelik taşımaktadır.

Daha da önemlisi bu hakkın ortadan kaldırılması sadece o milletvekillerinin değil aynı zamanda temsil ettikleri halkın da düşünce, ifade ve taleplerinin yok sayılması, susturulması anlamına gelecektir. Ki bu da parlamentonun çözüm yeri olarak görülmesi ve tüm sorunlarımızın siyasal zeminlerde çözümü iradesine büyük bir darbe vuracaktır.

Milletvekillerinin düşünce açıklama faaliyetleri esnasında veya sonrasında soruşturulma, yakalanma ya da tutuklanmaları seçimleri de anlamsızlaştıracak, halkın iradesine açık bir müdahale olacaktır.

Dokunulmazlık tartışmalarının içinden geçtiğimiz çatışmalı sürecin ve konseptin bir parçası olarak devreye sokulduğu açıktır. Aksi halde haklarında “ihaleye fesat karıştırmak, dolandırıcılık, hırsızlık” gibi yüz kızartıcı suç iddialarıyla onlarca dosyaları bulunanlar korunmaya devam edilmezdi. Bu çelişki TBMM tarihine utanç verici bir durum olarak geçecektir.

Siyasal mücadeleyi bir intikam ve cezalandırma aracına dönüştürmek doğru değildir. “Yargıda hesap verecekler” demenin ülkemizde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki haklı ve açık kaygılardan dolayı bir karşılığı bulunmamaktadır. Milletvekili dokunulmazlık konusunun devamı olarak sırada ne ve kimler, hangi kurumlar var, sorusu cevap beklemektedir.

Güvenlik eksenli konseptin yargı yoluyla aklanmaya çalışılması anlamına gelecek bu durum emekçiler ve halklarımız arasında ciddi duygusal kopuşlara yol açabilecektir. 90’lı yıllarda yaşananların ortaya çıkan sonuçları henüz hafızalardaki yerine korurken ve herhangi bir çözüm üretmediği bilinirken aynı yöntemlerde ısrar etmek oldukça tehlikelidir.

On yıllardır çatışmalı sürecin, şiddetin son bularak siyaset kanallarının açık tutulması ve buralardan çözüm üretilmesi için mücadele eden Konfederasyonumuz siyaset kanallarının kapatılmasının barış arayışlarına ağır bir darbe vuracağını düşünmektedir.

Doğuracağı sonuçlar itibariyle geleceğimizi ipotek altına alacak, çatışmaları derinleştirecek, Başbakanlık rejimine giden yolda parke taşı rolü oynayacaktır.

Halklarımızın ve emekçilerin ihtiyacı siyasal kanalların kapatılması, tek adam, tek ses, tek düşünce, tek inanç, tek mezhep değil farklılıkların kendini özgürce ifade ve temsil etmesidir.

Barış ve diyalog mekanizmalarının kurulmasıdır. Baskıların, göz altıların ve tutuklamaların son bulmasıdır.

Sizin aracılığınızla, anayasa değişiklik teklifinin derhal geri çekilmesini ya da başta CHP olmak üzere hayır oyu vererek TBMM’nin tarihi bir vebal altına girmemesi çağrısında bulunuyoruz.

Halk egemenliğinin gaspı anlamına gelecek girişimlerden vazgeçilmesini, eşit, özgür, birlikte ve ortak bir gelecek için gerekli adımların hızla atılmasını istiyoruz.

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

CUMHURİYET’İN 101.YILINDA DEMOKRATİK BİR CUMHURİYET İÇİN MÜCADELEYE DEVAM EDİYORUZ!

Ülkemiz topraklarında yaşayan farklı sınıf, kimlik, kültür ve inançlara sahip halkların emperyalist işgale karşı birlikte ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

19 + fourteen =

Örnek Resim