Anasayfa / HABERLER / TOPLU GÖRÜŞMELERİN HİKAYESİ: NEDEN MASAYA OTURMADIK

TOPLU GÖRÜŞMELERİN HİKAYESİ: NEDEN MASAYA OTURMADIK

2002 yılından bu yana Kamu işveren Kurulu ile yetkili sendika ve konfederasyonları arasında yapılan toplu görüşmelerin altıncısına, KESK olarak katılmadık. Başından bu yana, “Toplu Görüşmelere” dayanak oluşturan 4688 sayılı yasanın mevcut içeriğiyle demokratik ve sendikal hakları kapsamakta yetersiz olduğunu, çalışanların en temel hakkı olan “Toplu Sözleşme ve Grev” unsurlarını içermediği için gerçek bir sendikal düzenleme olamayacağını dile getirmiştik. Yapılması gerekenin Toplu Sözleşme ve Grev haklarımızı tanıyan, demokratik bir sendika yasasının hazırlanması olduğunu vurgulamıştık.

Toplu sözleşme grev hakkını öngörmeyen bir yasanın yaratacağı kısır döngü, daha ilk görüşme masasında açığa çıktı. 2002 yılında yapılan toplu görüşmelerde temel ücretin belirlenmesinde, enflasyondan kaynaklı reel kayıpların telafisinde hükümet taleplerimizi görmezden gelerek kendi bildiğini okumuş, sosyal hak ve yardımlar, demokratik sendikal haklar, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi gibi taleplerimiz gündeme bile alınmamıştır. Aynı tutum 2003 yılında da tekrar etmiştir.

2004 yılında yapılan toplu görüşmelerde ekonomik taleplerimiz yine karşılanmazken, özellikle çalışma hayatına ilişkin 50 maddelik bir listede uzlaşı sağlanmıştı. Hükümet keyfi olarak bu 50 maddenin sadece 19 tanesini hayata geçirirken kalan 31 madde hakkında mutabakat metninde imzası olmasına rağmen herhangi bir düzenleme yapmamıştır. Yine aynı yıl, demokratik ve sendikal haklarımızın uluslar arası sözleşmelerle uyumlu hale getirilmesi ve Toplu Sözleşme ve grev hakkımızın kullanılmasına ilişkin yasal düzenleme yapılacağına dair yazılı ve sözlü taahhüt verilmişti. Bilindiği gibi bu konuda da herhangi bir düzenleme yapılmamış ve kamu çalışanlarıyla adeta alay edilmişti.

2005 ve 2006 yıllarında da benzer manzaralar yaşandı. 2006 yılında, daha yetki tespiti sırasında, türlü oyunlarla KESK’e üye Tüm Bel Sen’in yetkisi gaspedilerek, görüşmelerin nasıl geçmesi istendiğinin işareti verildi. Ardından Kamu Emekçileriyle dalga geçen, onları sefalete mahkûm eden bir ücret zammı ortaya koyuldu. Diğer sendikalar ise basın karşısında başka, içerde başka konuşarak hükümetin bu uzlaşmaz tavrına adeta destek oldular. Nitekim neredeyse hiçbir talebimizin göz önüne alınmadığı, kamu çalışanlarının ekonomik, demokratik ve sosyal haklarında hiçbir gelişmenin yaşanmadığı ve yandaş sendikalarla adeta bir ortaoyununa çevrilen toplu görüşmelerden çekilme kararı aldık.

Masayı terk etmemiz, masa başında oyalananlar arasında şok etkisi yaratırken, 2 milyon kamu emekçisi arasında ise büyük bir heyecan ve coşkuya sebep oldu. Son kararı daima Bakanlar Kurulu’nun verdiği ve 15 gün boyunca adeta havanda su dövülen bu oyunu bozup, grev ve toplu sözleşme haklarımızı kullanacağımızı ilan ettik. Biz masadan çekilirken bizleri masadan kaçmakla suçlayan diğer Konfederasyonlar da bizi takip etmek zorunda kaldılar.

Hükümet, 4688 sayılı yasada toplu sözleşme ve grev hükmü yer almadığı için bizleri hukuk tanımazlıkla suçlarken, bizse 16 yıldır yürüttüğümüz fiili meşru mücadelemizin yarattığı haklılık, anayasanın 90. maddesi ve uluslar arası sözleşmeler gereği toplu sözleşme ve grev hakkımızın olduğunu dile getirdik. Nitekim AİHM’in bu süreç içerisinde sendikalarımızın başvuruları üzerine verdiği çeşitli kararlarda, Kamu Emekçilerinin toplu sözleşme ve grev yapma haklarının olduğunu üstüne basa basa vurgulamıştır.

Bu kararlardan sonra kamu emekçilerinin toplu pazarlık ve grev hakkı ile ilgili tartışmalar kesin olarak bitmiştir. Bizleri hukuksuzlukla eleştiren hükümetin kendisi anayasaya ve uluslar arası hukuka karşı gelmektedir.

2007 yılında yapılacak olan görüşmeler öncesinde, “görüşme değil, sözleşme için” masaya oturacağımızı defalarca yineledik. Bu konuda Mehmet Ali Şahin’e mektup yazarak resmi başvuruda da bulunduk. Bu yöndeki çabamızı ve iyi niyetimizi son ana kadar koruduk. Fakat 15 ağustos’ta görüşmelerin başlayacağı ana kadar toplu sözleşme talebimize herhangi bir yanıt gelmediği için, toplu görüşme masasına oturmadık.

“Masaya oturan taraflarının gücünün eşit olmadığı, kamu emekçilerinin taleplerinin duymazdan gelindiği, mutabakata varılan hükümlerin bile uygulanmadığı, uzlaştırma kurulunun kararlarının hayata geçirilmediği, masada ne konuşulursa konuşulsun son sözü Bakanlar Kurulu’nun verdiği bir görüşme usulünde diretmek kamu emekçilerine hakarettir” diyerek, kamu emekçilerine göz göre göre hakaret edilmesine izin vermeyeceğimizi söyledik.

Buradan bir kez daha hükümete sesleniyoruz. Toplu görüşmeler başlamış olsa da hala vaktimiz var. Biran evvel toplu görüşme yerine toplu sözleşme masasını kuralım. Toplu Sözleşme yapmak için iddia edildiği gibi herhangi bir yasal düzenlemeye gerek yoktur. Grev ve toplu sözleşme hakkımız vardır, bunun önündeki engel siyasi iradedir.

Masadaki ortaoyununa ortak olan diğer Konfederasyonlara da buradan açık çağrı yapıyoruz: sizler de masadan çekilin. Masadan çekilerek ortak ve kararlı bir tavır gösterebilirsek, toplu görüşmeyi, toplu sözleşmeye çevirebiliriz. Hükümet toplu sözleşme hakkımızı tanımadığı sürece masaya oturmayalım. Taleplerimizin kabul edilmesi için Türkiye’nin her yanında ortak grev yaparak kamu emekçilerinin sesini yükseltelim.

Kamu emekçilerinin bu haklı çığlığını duymazdan gelenleri tarih de kamu emekçileri de affetmeyecektir.

Şimdi bizler masayı terk ettik ve işyerlerimizde ve sokaklarda 2 milyon kamu emekçisinin sözünü örgütlüyoruz. İnsanca yaşayacak bir ücret, iş güvenceli kadrolu istihdam, çalışma hayatının demokratikleştirilmesi taleplerimizle işyerlerinden sokaklara akıyoruz.

Tüm kamu emekçilerini kendilerini sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

•    21 Ağustos Salı Günü “Sözleşmeli Çalışmaya Hayır, İş Güvenceli ve Kadrolu İstihdam” talebi ile Ankara YKM önünde saat: 12.30’da Sözleşmeli çalışanlar (4/B, 4/C, iş-görev talep edip de ataması yapılmayanlar vb.), emekliler, mağdur olan diğer kesimlerle birlikte yapacağımız basın açıklamasına,
•    24 Ağustos Cuma günü Türkiye’nin her yanında yapılacak basın açıklamalarına,
•    27-29 Ağustos 2007 tarihleri arasında İstanbul’dan Ankara’ya yapılacak olan “İNSANCA YAŞAM İÇİN TOPLU SÖZLEŞMEYE YÜRÜYORUZ” başlıklı yürüyüşe,
Destek olun!

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

BASKILARINIZLA SÜRGÜNLERİNİZLE CEZALARINIZLA SENDİKAL MÜCADELEMİZİ ENGELLEYEMEYECEKSİNİZ!..

DİYARBAKIR PTT Başmüdürlüğü binası önünde toplanan Şube üye ve yöneticilerimiz, özlük hakları, liyakatsiz atamalar ve ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

three × 2 =

Örnek Resim