MYK Üyemiz Elif Çuhadar Serbest! Gözaltına Alınan, Tutuklanan Tüm Arkadaşlarımız Özgür Kalıncaya Kadar Mücadele Edeceğiz!
6 Şubat sabahı evine yapılan baskınla gözaltına alınan Merkez Yürütme Kurulu Üyemiz Elif Çuhadar dün akşam çıkarıldığı mahkemede denetimli olarak serbest bırakılmıştır.
Tam bir hukuk garabetinin yaşandığı süreçte 14 gün boyunca gözaltında tutulduktan sonra mahkemeye çıkarılanlardan aralarında MYK üyemiz Elif Çuhadar’ın da olduğu 23 kişi serbest bırakılırken 8 kişi tutuklanmış, 2 kişi konut dışına çıkmama tedbiri ile serbest bırakılmıştır.
Öncelikle Yürütme Kurulu Üyemiz Elif Çuhadar’ın gözaltına alındığı andan itibaren adalet arayışımızda bizimle omuz omuza olan, sesimize ses katan tüm dostlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Hepimize geçmiş olsun..
Ne yazık ki 19 aydır süren OHAL ile demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, sendikal hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı ülkemizde her güne yeni baskılarla, yeni gözaltı ve tutuklama haberleri ile uyanır hale geldik.
Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü, emeğin haklarının yok sayıldığı bu düzene itiraz edenlerin gözaltı ve tutuklama furyası ile aramızdan koparılmasına alışmamız isteniyor. Evlerimizin, iş yerlerimizin, sendikalarımızın şafak operasyonları ile basılmasına sessiz kalmamız, en temel haklarımızı ‘suç’ olarak gösteren hukuktan tamamen yoksun ‘operasyonları’ sineye çekmemiz bekleniyor.
Ülkede OHAL ile beslenen korku imparatorluğunun imajına sırtını dayayanların bilgisayarlarımızın imajlarından, her yayınevinde bulunan kitaplarımızdan, telefonlarımızı dinleyip kayıt altına aldıkları tapelerden ‘sistemi alaşağı edecek deliller’ yarattığı iddia-nameleri kanıksamamız isteniyor.
Aralarında Yürütme Kurulu Üyemiz Elif Çuhadar’ın olduğu toplam 33 arkadaşımızın gözaltına alınması, savcılık ve mahkeme süreci tüm toplumu demokrasinin, adaletin, hukukun askıya alındığı bir ülkeye alıştırma hamlelerinden sadece birisidir.
Yaşanan hukuktan tamamen yoksun sürece tam bir keyfiyet damgasını vurmuştur. 6 Şubat’ta gözaltına alınan arkadaşlarımızın gözaltı süresi uzatılmış, dosyaya kısıtlılık kararı konulması soncunda hangi suç ile isnat edildiklerini ne kendileri ne de avukatları öğrenebilmiştir.
Keyfilik ve hukuksuzluk bununla da sınırlı kalmamış gözaltı süresi uzatılan arkadaşlarımız 10 gün sonra emniyet sorgusuna alınmış, 14 gün sonra savcılığa ardından tutuklanma talebi ile mahkemeye sevk edilmiştir. Sorgulamada arkadaşlarımıza 2012 ile 2014 yılları arasında halka tamamen açık, hiçbir gizlisi saklısı olmayan, devletin bilgisi hatta gözetimi altındaki toplantılara, panellere, sendikaların yaptığı basın açıklamalarına neden katıldıkları sorulmuş, nasıl elde edildiği belli olmayan telefon tapeleri ‘delil’ olarak gösterilmiştir.
Aynı konuya ilişkin olarak 2014 yılında açılan dava yargılananların lehine sonuçlanmış, üstelik bu karara ilişkin yapılan itiraz hakkında Yargıtay ‘bir suç unsuru yoktur’ cevabını vermiştir. Buna rağmen dava adeta intikam duygusu ile sürdürülmüş, 2012-2014 yılları arasında yapılan telefon dinlemeleri altı yıl sonra bugün gözaltına alınmanın, tutuklamanın gerekçesi haline getirilmiştir. Tüm bunlardan sonra ortada hukuki değil, tamamen siyasi bir karar olduğu çok açıktır.
Hukuktan yoksun sorgulamalardaki keyfilik sendika yöneticisine, üyesine sendikasının eylemine kimin talimatı ile katıldığının sorulmasına kadar uzamıştır. Hayatında verdiği tek talimat elektrik, su faturası için bankaya otomatik ödeme talimatından ibaret olanlar ‘yasa dışı eylemlere katılmak için talimat veren, talimat alan suçlular’ gibi gösterilmiştir. Gözaltına alınanlar şahsında, düşünce ve ifade özgürlüğü, sendikal hak ve özgürlükler sorgulanıp cezalandırılmak istenmiştir.
Buna rağmen hukukun adeta katledildiği, uzun gözaltı sürelerinin bir eziyete dönüştürüldüğü bu tabloyu kabullenmemiz istenmiştir.
Böylesi bir tabloya alışmanın, kanıksamanın kabullenmek olduğunu bilenler olarak bir kez daha demokrasinin, adaletin, hukukun ayaklar altına alınmasına alışmayacağımızın altını çiziyoruz.
İzmir’den Elif hocamızı ve 22 arkadaşımızı tekrar aramızdan görmenin sevinci, 8 arkadaşımızı demir parmaklıklar ardında bırakmanın hüznü ile ayrılmış bulunuyoruz. Öte yandan emeğin hakkını aldığı demokratik bir ülkede barış içinde insanca bir yaşam mücadelesi verdiği için ülkenin dört bir yanında hala gözaltında tutulan, tutuklanan yüzlerce arkadaşımız bulunuyor.
Buradan onlara sesleniyor ve diyoruz ki; kortejlerimizdeki yerleriniz şimdilik boş olsa da, pankartlarımızı, flamalarımızı tutan elleriniz bugün demir kapılar ardında olsa da, siz her yerde bizimlesiniz. Bilin ki bu ülkede emek ve demokrasi mücadelesi tüm baskılara rağmen sürüyor. Sizi aramızdan alarak bu mücadeleyi sekteye uğratacaklarını sananlar yanılıyor. Çünkü demokrasi, özgürlük, eşitlik, laiklik barış ve adalet sevdasını yüreğinde taşıyanların mücadelesini hapsedebilecek hiçbir zindan yoktur yeryüzünde. Hangi zindana atılırsa atılsın bu sevdayı bilinçlerinde, yüreklerinde taşıyanların mücadelesi yılmadan, yorulmadan yoluna devam edecektir.
Şairin dediği gibi;
Yarın farklıdır bugünden,
Adı değişir hiç olmazsa,
Kara bir suyu
Geçiyoruz şimdilerde
Basarak yosunlu taşlara.
Sen bugünden yarına
Birazcık umut sakla
Evet, yarın farklı olacak bugünden. Ülkenin üzerine uzun zamandır çöken kara bulutlar er ya da geç dağılacak. Bizler bugünden yarına umut saklamaya devam edeceğiz. Hem de birazcık birazcık değil, hep beraber büyüterek paylaştığımız umutla yarınları biz kuracağız.
Er ya da geç;
Emek kazanacak,
Demokrasi kazanacak,
Barış ve kardeşlik kazanacak,
Laiklik kazanacak,
Adalet ve hukuk kazanacak,
İnsanca bir yaşam mücadelesi kazanacak,
Biz Kazanacağız!