Kadın Sekreterimiz Gülistan Atasoy Tekdemir’in bugün ( 28 Mart ) Ankara’da gerçekleştirilen 2018 Yılı Sosyal Güvenlik Yüksek Danışma Kurulu toplantısında yaptığı konuşma metni aşağıdadır.
Değerli Başkan,
Değerli Katılımcılar,
Hepinizi Konfederasyonum KESK adına selamlıyorum. Böylesi önemli bir toplantının hazırlığını yapan Sosyal Güvenlik Kurumu emekçilerine teşekkür ediyorum.
Maalesef toplantının gündem maddelerinde yer alan sorun başlıkları paradoks halinde sorunsal olmaya devam ediyor. Eşitlikçi, insana yakışır ücret ve güvenceli istihdam hedefiyle bütünlüklü olarak ele alınması gereken gerçekçi politikaların üretilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bizler bu kürsülerden kadın istihdamının yetersizliğini, işsizliği, kayıt dışılığı, erkeklerin kadınların nasıl yaşaması gerektiğine dair çözüm reçetelerini dinlemeye devam edeceğiz. Adorno’nun “yanlış hayat doğru yaşanmaz” sözünü hatırlatmak isterim. Bu kürsülerden çokça pembe tablolar çizen ve sorunların çözüleceğine dair hamasi konuşmalar dinledik. Ancak sistem kar ve piyasa mantığı üzerine kurulu oldukça doğru bir çözümün üretilemeyeceği açıktır.
Türkiye’de istihdam ve kayıt dışı istihdama ilişkin yıllardır çözüm bekleyen temel sorunlar mevcuttur. İnsan onuruna yakışır bir iş imkânına ulaşmak, başta kadınlar ve gençler olmak üzere birçok nüfus kesimi için günden güne zorlaşmaktadır. Nicel anlamda eğitim imkânlarına daha çok ulaşabilen yurttaşların aldıkları eğitime uygun bir iş bulamama sorunu gün geçtikçe yoğunlaşmaktadır. İş bulabilenler ise yoğun bir şekilde ücretsiz, kendi hesabına veya düşük ücretli işlerde uzun çalışma saatleri ile çalışmaktadır. Türkiye’de emeğe dair resmi veriler incelendiğinde;
- Türkiye’de bağımlılık oranının halen çok yüksek olduğu görülmektedir. Özellikle kadın işgücüne katılma oranının çok düşük olması nedeniyle yıllardır bir kişinin çalışıp 3 kişiye baktığı düzen değişmemiştir. En son açıklanan 2017 yılı TÜİK işgücü piyasası verilerine göre işgücüne katılma oranı genel ortalamada % 52,8 iken kadınlarda bu oran 33,6’dır. 2014-2018 yıllarını kapsayan 10 kalkınma planında kadın işgücüne katılma oranının % 34,9’a genel işgücüne katılma oranının ise % 53,8’e yükseltilmesi hedefleniyor. An itibariyle kalkınma planının bu hedeflerine ulaşılamadığı görülmektedir.
- Aynı şekilde son kalkınma planında işsizlik oranının genelde % 7,2 gençlerde % 13 ve kadınlarda daha düşük oranlarda olması hedeflenmişse de işsizlik oranları genelde iki haneli kadın ve gençlerde ise çok daha yüksek gerçekleşmiştir. 2017 yılı için kadınlarda işsizlik oranı 14,1 gençlerde ise 20,8’dir.
- En önemlisi bu toplantının da ana gündemi olan kayıt dışılıkta kalkınma planında öngörülen azalışın aksine artış olmuştur. Kalkınma planında kayıt dışılık oranı % 30 iken an itibariyle artan ve % 34 bandında gerçekleşen bir kayıt dışılık söz konusudur. Ayrıca OHAL ilan edildiğinden beri kayıt dışılık daha da artmıştır. Son bir yılda işe girenlerin % 47’si sigortasız işlerde işe girmiştir. Kayıt dışılık can almaya devam ediyor. Özellikle tarım alanında kayıt dışı çalışan kadınların oranı %90’ların üzerinde seyretmektedir. Her yıl tarımda onlarca kadın yaşamını yitirmektedir.
- Özellikle kadın nüfusun yoğun olduğu (% 72) ücretsiz aile işçiliğinin halen 3.134.000 kişi olması kadın emeği ve ücretsizliğe ilişkin vahim durumu göstermektedir. Kendi hesabına çalışan 4.815.000 kişi dâhil edildiğinde her 4 kişiden birinin “kırılgan istihdam” kapsamında çalıştığı görülmektedir.
- Eğitimli işsizliğe her yıl yüzbinlerce kişi dahil oluyor. 2017 yılı verilerine göre üniversiteli işsiz sayısı 930.000 kişiye yükselmiştir. 555.000’i kadın olan bu işsizlerin gelecek kaygısı ülkenin geleceğinin de kaygısı olmalıdır.
- Kadın istihdamının önündeki en büyük engellerden biri olan kreş sorunu yarı zamanlı esnek çalışma modelleriyle yine çocuk bakım sorumluluğunu kadınların omzuna yüklemeye çalışan anlayışla çözmeye çalışılmaktadır. Devlet sosyal sorumluluğunu bir tarafa bırakarak, özel sektöre yeni kaynaklar yaratma ve oraya havale etmeye çalışıyor. Tüm bunlar yaşanırken kamuda örgütlü bir konfederasyon olmamıza ve TİS masasında yer almamıza rağmen, kreşler kapatılırken sürecin herhangi bir aşamasında bize sorulmamakta, sosyal diyalog işletilmemektedir. Bırakalım sosyal diyaloğu bugüne kadar Devlet Personel Başkanlığına defalarca resmi yazı yazmamıza ve bilgi edinme hakkımız olmasına rağmen kamu kurumlarında mevcut kaç kreşin olduğuna, kaç çocuğun ve ebeveynin bu hizmetten faydalandığına dair bize bir bilgi verilmedi.
- Öte yandan herhangi bir okul mezunu olmayan milyonlarca kişi halen bulunmaktadır. Kadınlarda % 17 olan bu oran kadın emeği ve statüsünün hangi koşullarda olduğunu gösterirken kadınların eğitime erişebilmesi de çözüm olamamaktadır. İronik bir şekilde kadınlar eğitime kavuştukları oranda işsizlik oranları dramatik bir şekilde yükselmektedir. Ülkede en yüksek işsizlik oranları üniversiteli genç kadınlardadır. İşgücü piyasasının cinsiyetçi ve eril yapısı kadın emeğinin ikincilleştirilmesi, ucuzlatılması ve değersizleşmesi ile sonuçlanmaktadır. Eğitimli kadınlar emeklerini korumak ve eğitimlerine uygun bir iş bulabilmek için daha uzun süreli işsiz kalmaktadırlar.
- İşgücü piyasasında emeğin uğradığı temel kayıplardan biri ise enflasyon altında alınan zamlardır. Gerek şu an içerisinde bulunulan 2018-19 TİS sürecinde gerekse önceki yıllarda başta kamu emekçileri olmak üzere tüm çalışanlar enflasyon oranlarının altında zamlar aldıkları için reel olarak yoksullaşmıştır. En son 2017 yılında asgari ücretlilerin aldığı zam 3,92 puan enflasyon oranının altındadır. Asgari ücretliler % 8 zam almıştır ama enflasyon % 11,92 açıklanmıştır. Daha vahim bir durum kamu emekçileri için geçerlidir. Özetle sadece işsizler değil çalışanlar da yoksullaşmaktan kurtulamamıştır. TÜİK’in açıkladığı son yoksulluk ve gelir verilerine göre de ülkede gelir dağılımı adaletsizliği derinleşmiştir.
- Şu an yaşanan en temel sorunlardan biri de giderek derinleşen ekonomik kriz ve OHAL gerçeğidir. TÜİK verilerine göre asgari ücretin dolar değeri ortalama olarak 480 dolardan 405 dolara inmiştir. Yine OHAL’de enflasyon OHAL’den önce ortalama olarak 7,7 iken OHAL’le birlikte iki haneli olmuştur. OHAL’den önce 3 bandının altında olan dolar bugün 4 bandını zorlamaktadır. Neredeyse tüm dünyada azalan enflasyon ve işsizlik Türkiye’de artış eğilimindedir. Bu durumun faturası tüm topluma kesilmekte daha çok borçlanma, zam ve vergi uygulanmaktadır.
İstihdam ve kayıt dışılık alanında yapısal bir iyileşme ve gelişme hali için önerilerimiz şunlardır;
- OHAL’in kaldırılması ve olağan hukuk uygulaması ile ekonomik yaşama güven verilmesi gereklidir.
- İşgücü piyasasında eril ve cinsiyetçi zihniyeti gerileten bir yaklaşımın esas alınması, kadın emeğinin önündeki engellerin kaldırılması, bu konudaki ayrımcılığın yaptırıma tabi tutulması sağlanmalıdır.
- Okul öncesi eğitimin parasız ve zorunlu olacak şekilde kamu eliyle uygulamaya konulmalıdır.
- Kayıtdışı istihdamı izleme ve önleme mekanizmasının etkinleştirilmesi, kayıtdışılığın nedenlerinin incelenerek nedenlere göre çözümler sunulmalıdır.
- İşsizliği önleme amacıyla eğitim politikalarının emek ve üretim eksenli düzenlenmesi ve son yıllarda eğitime yönelik gericileştirme yaklaşımının terkedilmesi gereklidir.
- Kalkınma planları başta olmak üzere hazırlanan plan, program ve stratejilerin reel duruma uygun ve kendi içlerinde bağlantılı, tutarlı ve geçerli olması sağlanmalıdır.
- Bir istihdam alanı olarak kamunun içerisinde liyakat esaslı şeffaf bir personel sistemi zorunluluğu görülmelidir.