Kamu emekçilerinin 2020-2021 yıllarındaki ekonomik ve özlük haklarını kapsayan toplu sözleşme dönemine ilişkin TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından 2 Ağustos 2019 tarihinde basın açıklaması yapıldı.
Üç milyonu aşkın kamu emekçisinin 2020-2021 yıllarına ilişkin maaş ve özlük haklarının belirleneceği Toplu Sözleşme süreci 1 Ağustos itibariyle başladı. Kamuda çalışan 100 binin üzerinde mühendis, mimar ve şehir plancısı üyemizle TMMOB, toplu sözleşme sürecinin doğal parçasıdır.
4688 sayılı yasa uyarınca toplu sözleşme süreçleri kamu idaresi adına Kamu İşveren Heyeti ve kamu görevlileri adına Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti arasında yürütülmek zorundadır. Üye sayısı itibariyle Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kamu Görevlileri Sendikaları Heyetinin bileşenlerinden biridir. Yasayla sabit olan bu duruma rağmen, KHK ile ihraç edildikleri gerekçesiyle KESK Eş Başkanları iki dönemdir Toplu Sözleşme masasına alınmamaktadır. Dahası, işyerlerinden derledikleri talepleri ilgili Bakanlığa ulaştırmak için Türkiye’nin dört bir yanında gelen KESK üyeleri polis şiddetine maruz bırakılmaktadır. Bu hukuk dışı, keyfi ve baskıcı tutumu kınıyoruz.
Toplu Sözleşme, tarafların eşit şartlarda masada oldukları ve özgür biçimde tartışarak karar vardıkları bir süreçtir. 3 Milyonu aşkın kamu emekçisinin sesi olan KESK’i Toplu Sözleşme masası dışında tutmak ve süreci yandaş sendika ile danışıklı biçimde sürdürmek, Toplu Sözleşme hukuku ve anlayışıyla bağdaşmamaktadır.
Kamu Emekçilerine İnsanca Yaşayacak Bir Ücret Verilsin!
Grev hakkını içermeyen, tarafların eşit biçimde masada bulunmadığı mevcut toplu sözleşme düzeninde, hükümet ve yandaş sendika arasında imzalanan Toplu Sözleşmeler kamu emekçilerinin ekonomik ve özlük haklarının her geçen yıl daha fazla erimesine neden olmaktadır.
Öncelikle bilinmelidir ki, kamu emekçileri yoksulluk sınırının altında bir maaşla yaşamlarını sürdürmektedir. Mevcut düşük ücretlerde telafi edici bir düzeltme yapılmaksızın enflasyon oranında yapılan maaş artışları, kamu emekçilerinin yaşadığı yoksulluğun devamı anlamına gelmektedir.
Yapılması gereken ilk şey, ülkemizdeki açlık ve yoksulluk sınırları gözetilerek kamu emekçilerinin maaşlarının insanca yaşanacak bir düzeye yükseltilmesidir. Bu sağlandıktan sonra kamu emekçilerinin ücretlerinin enflasyon karşısında erimesi engellenmeli ve her yıl ülkenin büyümesinden payına düşen oran kadar da maaş artışı yapılmalıdır.
Kamu Emekçilerinin Öncelikli Sorunları İvedilikle Çözülsün!
Toplu sözleme süreçleri sadece maaş artışı pazarlığı yapılan değil, emekçilerin çalışma yaşamına ilişkin ekonomik, sosyal ve özlük sorunlarına çözüm aranan süreçlerdir. Bu toplu sözleşme döneminde ivedilikle:
- Haksız ve hukuksuz biçimde ihraç edilen kamu emekçileri tüm haklarıyla birlikte görevlerine iade edilmelidir
- Kamuda sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi yöntemlerle yapılan istihdam biçimlerine son verilerek kadrolu, güvenceli istihdam sağlanmalıdır
- Eşit işe eşit ücret esas alınarak her türden ücret adaletsizliği ortadan kaldırılmalıdır
- Kadınların kamudaki istihdamını artırabilmek ve çalışma yaşamlarını kolaylaştırabilmek için tedbir alınmalı ve tüm kamu kurumlarında kreş açılmalıdır
- Yıllardır süren artan oranlı vergi dilimi uygulamasıyla yıl içinde büyük gelir kaybına uğrayan kamu emekçileri için vergi oranı düşürülmeli ve sabitlenmelidir
- Kamudaki partizan atamalara ve keyfi güvenlik soruşturmalarına son verilerek liyakate dayalı atama ve yükselme kriterleri hayata geçirilmelidir.
Kamuda Çalışan Mühendis, Mimar ve Şehir Plancılarının Özlük Hakları İyileştirilsin!
Uzun yıllardır sistematik olarak uygulanan neoliberal politikalar sonucunda, kamuda çeşitli statülerde çalışan ve farklı ücretler alan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ekonomik ve sosyal koşulları, üstlendikleri sorumluluklara ve almış oldukları eğitime uymayan bir düzeye geriletilmiştir. Kamudaki mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki iş alanları daraltılmıştır.
Ülkemizdeki her projenin, her çalışmanın planlanmasından yaşama geçirilmesine kadar sorumluluklar üstlenen denetleyen, hak edişlere imza koyan, ülke imarının, sanayisinin, tarımının, madenciliğinin, ormancılığının ve üretiminin temel unsuru olan, teknik ve bilimsel temelde yürüttükleri çalışmalarla, ülkemizin kalkınması açısından vazgeçilmez bir yere sahip olan kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının sorunlarının aşılması için:
- Kamuda teknik hizmetler sınıfında çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarının ek göstergeleri ayrımsız 4800-6400 arasında yükseltilmelidir.
- Aynı hizmeti üretirken farklı statülerde çalıştırılma ve arazi tazminatı gibi farklı ücret alma uygulamalarına son verilerek eşit işe eşit ücret verilmelidir.
- Kamuda sözleşmeli personel uygulaması ve kapsam dışı personel statüsü kaldırılmalıdır.
- Kamudaki teknik personel ihtiyacının giderilmesi için kamuda atama bekleyen binlerce mühendis, mimar ve şehir plancısının istihdamı sağlanmalıdır.
- Teknik Hizmetler Sınıfı kapsamında ödenen Özel Hizmet Tazminatının tavan oranı arttırılarak en az %260 olmalıdır ve bu oran emekli aylık ücretlerine de yansıtılmalıdır.
- Kamuda çalışan meslektaşlarımızın aylık ücretleri ve sosyal hakları eşdeğer meslek disiplinleri düzeyine yükseltilmelidir.
KESK’in Talepleri Bizim de Taleplerimizdir!
İktidara yakınlıklarıyla üye sayılarını artıran yandaş sarı sendikaların kamu emekçileri ve toplum açısından hiçbir meşruiyeti bulunmamaktadır. Haklar yasalardan önce gelir şiarıyla kamu emekçileri mücadelesinin meşru temsilcisi olmuş, grevli toplu sözleşme hakkı mücadelesini kararlılıkla sürdüren KESK’in taleplerinin arkasındayız.
Bugüne kadar sürdürdüğümüz mücadele birlikteliğini daha da büyüterek, emek ve demokrasi mücadelesinde yan yana olmaya devam edeceğiz.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı