Dün akşam saatlerinde Elazığ’dan gelen deprem haberi ile ülke olarak bir kez daha sarsıldık.
Resmi açıklamalara göre; Elazığ’ın Sivrice ilçesinde saat 20.55 sularında meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde Elazığ’da 18, Malatya’da 4 kişi yaşamını yitirmiş, 1030 kişi yaralanmıştır. Çevre il ve ilçelerden Irak ve Suriye’ye kadar hissedilen depremde enkaz altında kalanları kurtarama çalışmaları sürmektedir.
KESK olarak, Elazığ depreminde hayatını kaybeden tüm insanlarımızın yakınlarına baş sağlığı, yararlılara acil şifalar diliyoruz. Yaşanan acı ve yıkımı yüreğimizde hissediyoruz. Can kaybının daha fazla artmamasını, yaşanan felaketin boyutlarının daha fazla büyümemesini temenni ediyoruz.
Şimdi Dayanışma Zamanı!
Şimdi can ve mal kaybı yaşayan insanlarımızın acılarına ortak olmak için vakit kaybetmeden hemen harekete geçme zamanıdır.
Felaketin meydana geldiği bölgedeki sendika şubeleri ile iletişimde olan Konfederasyonumuz ve üye sendikalarımız kış koşullarında depreme yakalanan yurttaşlarımızın acil ihtiyaçlarını karşılamak, yaşanan acının yaralarını sarmak için tüm imkân ve olanaklarını seferber etmeye hazırdır.
Böylesine derin ve büyük acıların ardından söz söylemenin, baş sağlığı dileklerinde bulunmanın yaşanan acılar karşısında ne kadar kifayetsiz kaldığını biliyoruz. Ancak bazı gerçekliklerin altını tekrar çizmekte fayda görüyoruz.
Bilindiği üzere bilim insanlarımız, meslek odalarımız, konunun uzmanları özellikle binlerce yurttaşımızın hayatına mal olan 17 Ağustos Marmara felaketinin ardından Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğuna dikkat çekerek depremle birlikte yaşamayı öğrenmek için alınan tedbirlerin artırılması gerektiğinin altını çizmektedir.
Yıllardır bilim insanlarımız ve meslek odalarımız tarafından yapılan açıklamalarda, uyarılarda depremin büyüklüğü ve şiddeti kontrol altına alınmayan bir doğa olayı olduğu ifade edilerek bu doğa olayının felakete dönüşmemesinin başta devletin daha sonra vatandaşların alacağı önlemlerle engellenebileceği, depremin değil, yanlış politika ve uygulamaların kayıplara neden olduğu vurgulanmaktadır.
Ancak ne yazık ki yıllardır başta 17 Ağustos 1999 Marmara ve 23 Ekim 2011 Van felaketi olmak üzere binlerce insanımızın hayatına mal olan depremlerden yeterince ders çıkarıldığını ve önlemlerin artırıldığını söylemek mümkün değildir.
Dün Elazığ ve Malatya’da yaşanan felaket ülkemiz için önemli bir uyarıdır.
Başta ülkeyi yönetenler olmak üzere herkes olası depremlerde can ve mal kayıplarının önüne geçmek için bilim insanlarımızın, meslek odalarımızın yıllardır yaptığı uyarılara kulak vermelidir. Depremin can ve mal kayıplarını artıran bir felakete dönüşmesini sağlayan, plansız ve çarpık kentleşme ile sonuçlanan ranta dayalı imar politikalarından, imar affı gibi kaçak yapılaşmayı olağan hale getiren politikalardan derhal vazgeçilmelidir. Halkın can güvenliğini temel alarak bu yanlış politikaları eleştirenleri her fırsatta hedef tahtasına koyan söylem terk edilmeli, bilim insanlarımızın, meslek odalarımızın ve konunun uzmanlarının görüşleri alınarak acilen bir deprem politikası oluşturulmalıdır. Yürütme Kurulu