20 Temmuz sivil darbesi sonrası onlarca muhalif basın kurumu kapatılmış, yüzlerce basın emekçisi tutuklanmış, yandaş medya iktidarın Resmi Gazetesi işlevi ile görevlendirilmiş, günlük haber başlıkları dahi tek merkezden belirlenir olmuştur.
Basının %90’ından fazlası kontrol altına alınmasına rağmen geriye kalan birkaç muhalif gazete, TV ve sosyal medya kanalı iktidarın hışmından, baskılarından kurtulamamaktadır. Ardı arkası kesilmeyen davalarla, tutuklamalarla, RTÜK üzerinden sansür ve kapatma cezalarıyla, ilan cezalarıyla vb. her türlü baskı ile susturulmaya, sesi kesilmeye çalışılmaktadır.
Halkın medyaya güveni diplerde seyretmeye başlayıp da yandaş/havuz medyası takip edilmez olmaya başlayınca sosyal medya öne çıkmıştır. İnsanlar seslerini ve taleplerini sosyal medya üzerinden duyurmaya çalışmaktadırlar. Öyle ki, emniyet ve yargı çoğu vakada sosyal medyanın baskısı ve tepkisi sonrası harekete geçmek zorunda kalmaktadır.
Sosyal medya çizilen pembe tabloları dağıttıkça, halkın, emekçilerin gerçek sorunları ve talepleri bu tür platformlarda seslendirildikçe, gençler “oy-moy yok” dedikçe, dijital platformlar iktidarın görülmesini istemediği dizilere/filmlere yer verdikçe iktidar çılgına dönmüş, sosyal medyayı hedefine koymuştur.
Meclise sunulan düzenleme hangi gerekçe ile sunulursa sunulsun iktidarın niyeti ve hedefi bellidir; düşünce ve ifade özgürlüğüne dair ne varsa, hangi kanal kullanılıyorsa susturulmak, ortadan kaldırılmak istenmektedir.
“Organize İşler” İfşa Olunca Çareyi SS’de Buldular!
İktidar, düzenlemeyi “istedikleri gibi para kazanıp Türkiye’de istedikleri gibi operasyon yapmak istiyorlar. Dertleri özgürlükler değil” diyerek sosyal medyada etkin şirketleri denetime almak istediklerini söylese de daha düne kadar, yıllardır trol ordusu ile bu alanı aynı şirketler üzerinden nasıl manipüle ettiklerini unutmuş değiliz! Ne zaman ki, trollere ait binlerce hesap “sahte isimlerle, benzer adlarla, belli politikaların gündemleştirilmesi ve iktidarın politikalarının meşrulaştırılması amacıyla kurulduğu” gerekçesi ile askıya alınınca iktidar bu şirketlere savaş açtı ve trol ordusunu kendisinin kurduğu ve beslediğini de ele vermiş oldu!
Düzenlemede öne çıkarılan “sosyal medya sağlayıcılarına Türkiye’de temsilcilik açma zorunluluğu” olsa da düzenleme özü itibariyle muhalefetin ve özellikle de gençliğin, kadınların susturulmasını amaçlamaktadır.
Sosyal medyada iktidara yakın kesimlerin muhalif kesimlere yönelik yaptığı hakaretler, tehditler yargılama konusu yapılmazken ya da göstermelik tedbirler alınırken iktidara yönelik en ufak eleştirinin dahi “terör” propagandası kapsamına alınması, sulh ceza hâkimlikleri üzerinden cezalar verilmesi, muhalif hesaplara erişimin engellenmesi, vb. baskılar iktidara yetmemiş olacak ki, bu kez sosyal medyanın tümüyle denetime alınması istenmektedir.
İktidar kendisine yönelik sadece bugüne ve geleceğe dair eleştirileri değil geçmişteki politikalarına, suçlarına yönelik paylaşımları da “unutulma hakkı” adı altında sildirmek, kaldırtmak istemektedir. Düzenleme yasallaşırsa kişilik hakları ihlali gerekçesi ile sadece erişim engellenmeyecek, içerikler de çıkartılacak, geriye dönük iktidar eleştirilerini içeren tüm haberlerin silinmesi sağlanacak ve bu içeriklerin adresleri de arama motorlarından çıkartılacaktır. Sosyal medya temsilciliklerinden hesap sahiplerinin kişisel bilgileri istenecek, verilmemesi durumunda yüklü miktarlarda para cezalarıyla diz çökmeleri sağlanacaktır.
Tekçi, Faşizan Zihniyetin Ürünü
AKP+MHP bloğu iktidarı kaybetme korkusuna kapıldıkça baskıları, saldırıları artırmaktadır. Öte yandan iktidar popülist politikalar ile sonuç alabileceğine emin olursa erken seçim ihtimal dâhilindedir. Erken seçim kararı almaları durumunda susturulmuş, kıskaca alınmış muhalif basın ve bu düzenleme sonrası kontrol altına alınacak sosyal medya zemini üzerinden tek yanlı kirli propaganda ile erken seçimi kazanarak iktidarlarını sürdürmeyi isteyeceklerdir.
İktidarın sosyal medya düzenlemesi genel yönelimin parçası olup düşünce ve ifade özgürlüğü hakkımıza pranga vurmayı hedeflemektedir. Bu nedenle tek tek maddeler üzerinden tartışmanın bizleri işin özünden uzaklaştıracağını düşünmekteyiz.
Tekçi, faşizan zihniyetin ürünü olan düzenleme tümden geri çekilmeli, anti demokratik uygulamalardan medet umulmamalıdır. İktidar unutmamalı ki, 21. Yüzyılda ne tür baskı yöntemi uygulanırsa uygulansın özgür ve bilimsel düşünce kendi yolunu bulur ya da kendisine yeni yollar açar.
Konfederasyonumuz düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere ülkemizde ve dünyada emekçilerin, ezilenlerin, kadınların bedeller ödeyerek kazandıkları temel hak ve özgürlüklerin bu tür düzenlemelerle ortadan kaldırılmak, kısıtlanmak istenmesine karşı fiili ve meşru mücadelesini devam ettirecektir.
YÜRÜTME KURULU