7.DÖNEM 2.KADIN MECLİSİ SONUÇ BİLDİRGESİ
21. Yüzyılda kapitalist sistem düzeni, dünya halklarına savaş, yoksulluk, açlık ve ölüm getirmeye devam
ediyor. Emekçiler, işçiler, kadın ve çocuklar bu düzenin mağdur edilenleri arasındadırlar. Kapitalist sistem yaşadığı krizi örtebilmek için, savaş politikalarını ; Ortadoğu’da Ukrayna’da, Afganistan’da ve bir çok dünya ülkelerinde hayata geçirmektedir. Sermayenin çıkarları için talan edilen doğa katliamları da geri dönüşü olmayan ekolojik tahribatlara yol açmaktadır. Dünyada ve Ülkemizde yaşanan ekonomik krizin en büyük yükünü kadınların üzerine yıkan siyasal iktidar; tekçi gerici ve cinsiyetçi bir sistem kurmak için savaş politikalarıyla , cinsiyetçi saldırılarıyla, yolsuzluklarla, adil olmayan bütçe planlamalarıyla tüm emekçileri olduğu gibi aynı zamanda kadın emeğini de hedef almaktadır. Fakat bilinen bir gerçek var ki, zulmün ve faşizmin olduğu yerde de direniş hep var olmuştur. Bu nedenledir ki kadınlar dünyanın her yerinde emekleri, bedenleri ve kimlikleri için direniş halindedirler, bunun örneğini İstanbul Sözleşmesinin feshine karşı direnen Türkiye de yaşayan kadınlarda, Işid terörüne karşı savaşarak direnen Rojavalı kadınlarda, başörtü zorunluluğu için katledilen Jina Masha Amini için direnen İranlı kadınlarda, iki oğlu ve eşi katledilen Emine ŞENYAŞAR’ dan, faili meçhullerle yakınları kaybedilen ve akıbetlerini öğrenmek için direnen cumartesi annelerinden, kürtaj yasağı için sokakları ve binaları ateşe veren kadınlardan, doğa tahribatına karşı direnenlerden ve yüzlerce örneğini verebileceğimiz kadınlardan biliyoruz.
Türkiye’de de AKP-MHP nin tek adam rejimi ekonomik ve politik krizin baş aktörüdür. Kamusal hizmetlere ayrılması gereken kamu bütçeleri içerisinde savaş ve güvenlik politikalarına ayrılan paylar düzenli bir şekilde artarken emeğin milli gelir içerisindeki payı azalmaktadır. Uluslararası sermayeye peşkeş çekilen doğal yaşam alanları birbiri ardına eklenirken, ekolojik denge gözetilmeden betonlaşmaya açılan şehirlerimiz gün geçtikçe çoğalmaktadır. Ekonomik krizde enflasyon oranını gerçek dışı veriler ile açıklayan TÜİK oranlarıyla; emekçi, işçi halkları daha da dar boğaza sürüklenerek açlığa mahkum edilmektedir. İşten çıkarmalarda ise her zaman olduğu gibi kadınlar ilk sıralarda yer almaktadır. AKP-MHP iktidar bloğunun kadınları eve hapseden, sosyal ve kamusal alandan uzaklaştıran evden çalışma, esnek ve dönüşümlü çalışma modeli genelde kadınları kapsamakla birlikte, hayata geçirmek istedikleri politikaları da açık bir şekilde göstermektedir.
OHAL- KHK –Kayyum rejim uygulamaları hala devam etmekte, sendikalara , demokratik siyasete, özgür basın emekçilerine , üniversitelere, kadınlara, LGBTİQ+lere, insan hakları savunucularına ve sivil topluma yönelen saldırı ve kuşatmalar mevcut yasal ve anayasal düzene bile aykırı olmasına rağmen haksız hukuksuzca sürdürülmektedir. 15 Temmuz sözde darbe girişimi sonrası devam eden olağanlaşmış OHAL uygulaması; KHK, 35. madde, yüksek disiplin kurulu kararları, arşiv araştırması vb. İsmi değişse de amacı değişmeyen emekçi ve işçilerin üzerinde kılıç gibi sallanan uygulamalarla devam etmektedir.
Son süreçte AKP-MHP iktidarı 2023 seçimlerine giderken, kadınlardan, işçilerden, emekçilerden ezilen tüm muhalif kesimlerden gelen çığlığı ve itirazı bastırmak için istibdat dönemini aratmayacak dezenformasyon yasasını meclisten geçirmiştir. Sansür yasası ile iktidar bloğu, sosyal medyayı ve ekonomik krize rağmen halkların sesini duyurmaya çalışan muhalif TV, gazete, radyo ve yerel kanalların sesini yasalar ile kısmaya çalışmaktadır. Ancak bu uygulamaya karşı bizler, sesimizi kısmaya, sözümüzü kesmeye çalışanlara karşı her yerde ve alanda hakikatleri söylemeye devam edeceğiz.
Emek süreçlerine baktığımızda ise iş koşullarının ve çalışma ortamlarının erkeklere göre düzenleniyor olması, kadınları görmezden gelmelerinden, kadın düşmanı politikalarından kaynaklandığını biliyoruz. Örneğin; hizmet ürettiğimiz kurumlar olan PTT TRT ve RTÜK’te kadın emekçi sayısı artarken yönetici kadrosundaki kadın sayısı daha düşük seviyelerdedir. Liyakatin olmadığı bu kurumlarda mülakat uygulaması, torpil, ayrımcılık, güvencesiz çalıştırma, personel eksikliği maalesef ki had safhadadır. Bu duruma itirazlar yükseldiğinde ise baskı, sürgün, mobbinge maruz kalındığı da açıkça ortadadır. Haber-sen kadın meclisi olarak bizler toplumun eril düzenine karşı, bulunduğumuz iş yerlerinden başlayarak toplumsal alanda da kadın kimliğini ve kadın emeğini görünür kılmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.
KADIN MECLİSİMİZDEN GEÇEN ÖNERİLER
1- G9 platformuna bağlı kadın gazetecilerin sahada yaşadığı sıkıntılara, şiddet ve mobbinge karşı kendileriyle dayanışma halinde olunmalı,
2- Kreş sorunu bir ebeveyn sorunu olmasına rağmen büyük ölçüde kadının kamusal alandan çıkarılarak eve hapsolmasına sebep olan bir gerekçedir. Kamu kreşleri kar zarar mantığıyla kapatılmaya devam etmektedir. Buna karşın kreşle ilgili kampanya süreçlerinin başlatılması, eylem ve etkinliklerin geliştirilmesi,
3- Hiper enflasyonun olduğu ülkemizde derin yoksulluk özellikle kadınları etkilemektedir, yoksunluğun
önlenmesi başlıklı çalışmaların sendikamız tarafından da yapılması, farkındalık çalışmalarının yürütülmesi,
4- Geçtiğimiz günlerde İstanbul Saraçhane’de 150 vakıf ve derneğin ‘fikir ve mücadele platformu’ adı altındaki grup tarafından hedefe konulan, ayrımcılığa uğrayan LGBTi+ larla her zaman dayanışma içinde olunması,
5- Örgütlenme çalışmaları kapsamında daha fazla etkinliklerin düzenlenmesi emekçilerle temasın artırılması,
6- Sürgün, ihraç gibi hukuksuzluklara uğramış arkadaşlarımızla dayanışmanın sürdürülmesi,
7- Tüm çalışanların çalışma saatlerinin düzenlenmesi ile ilgili çalışmalar yapılması (çalışma saatlerinin
düşürülmesi)
8- PTT kurumunda, şubelerde tek kişi çalışma evrensel posta hizmetleri gibi uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğu halde devam etmektedir. Bu sorun düzelene kadar çalışmalara devam edilmelidir.
9- Örgütlenme çalışmalarında kullandığımız dilde ayrımcı söylemlerin olmamasına özellikle dikkat edilmesi,
10- Seçim sürecine giren ülkemizde kadınların taleplerini, kırmızı çizgilerini belirten bir manifesto’ya öncülük etmek, çalışmalar yürütmek,
11- Disiplin kurulları oluşturulduğu süreçlerde cinsiyet eşitliğine özellikle dikkat edilmeli (Kadın sayısı ya fazla olacak ya eşit olacak)
12- Kadına yönelik şiddet tanımının tüzüğümüzde gözden geçirilmesi, dijital şiddet de dahil olmak üzere, şiddet türlerinin açık ve şeffaf bir şekilde eklenmesi ve Disiplin kurullarımız göreve geldiğinde bu konuda eğitimden geçirilmeleri gerekmektedir. Kadına yönelik suçlarda kadın meclisinin olağanüstü toplanması, disiplin kuruluna kadın karar ve önerilerinin sunulması. Bu durumun tüzüksel güvenceye de alınması,
13- Disiplin ile ilgili soruşturmalar önce şube disiplin kurulunda tüketilmesi (yani iç işleyişi, tüzükte yazıldığı gibi uygulanması) sonra genel merkezin disiplin kuruluna iletilmesi,
14- Kadın meclislerine gelirken idari izinler alınmasının, sendikalar kanununa girmesi için gerekli çalışmaların yapılması,
15- Haber-sen Kadın Meclisimizin karar organı olarak tüzüğe geçmesi için çalışmalar yürütülmesi,
16- Kadın çalışmaları için en az %10 olacak şekilde kadın bütçesinin oluşturulması, kadın bütçesinin tüzüksel güvenceye alınması
17- Sendikal çalışmalarımızda video ya da fotoğraflarda çocukların resimlerinin kullanılmaması için gerekli özenin gösterilmesi,
18- Dersim Haber-Sen Kadın Meclisi’nin Gülistan DOKU’nun ailesi ne dayanışma ziyaretinde bulunması,
19- 8 Mart’ta öldürülen kadınlar adına ağaç dikiminin önerilmesi,
20- Kamu kurumlarında tuvaletlerde ped kutularının ücretsiz bir şekilde sunulması,
21- Hizmet ürettiğimiz kamu kurumlarda anadilinde hizmet için çalışmalar yürütülmesi.
7. Dönem 2. Kadın Meclisi Toplantısı Snç.Bildirgesi-19.10.22