HABER-SEN İnternet Sayfamıza Hoş Geldiniz
TRT’ de yapılacak olan 2013 yılı giyim yardımı konusunda sendikamızın görüşü aşağıdadır.
Bilindiği üzere 30.04.2012-21.05.2012 tarihleri arasında Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti ile Kamu İşveren Heyeti arasında gerçekleştirilen Toplu Sözleşme görüşmeleri uyuşmazlık ile sonuçlanmış; itiraz başvuruları üzerine harekete geçen Kamu Görevlileri Hakem Kurulu da uyuşmazlık konularını değerlendirerek 1 Haziran 2012 tarihli resmi gazetede yayınlanan 29.05.2012 tarih ve 2012/1 sayılı kararı ile süreci neticelendirmiştir.
Anılan kararın “Basın, Yayın ve İletişim Hizmet Koluna İlişkin Hükümler” arasında sayılan “Giyim yardımı” başlıklı 49. maddesi;
“1/1/2013 tarihinden geçerli olmak üzere, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünde yayında ve verici istasyonlarında çalışan personelden, Kurumca hizmetin gereği olarak görev esnasında giyilmesi gerektiği belirlenen giyim malzemeleri verilir. Giyim malzemelerinin standartları ile hangi personele, ne kadar süreyle verileceği ve buna ilişkin usul ve esaslar kurum ile yetkili sendika tarafından belirlenir.”
şeklinde düzenlenmiş ve yürürlüğe girmiştir.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.
Söz konusu metnin, özensizce ve ayrımcı bir yaklaşımla kaleme alındığı aşikârdır. Metindeki bu ayrımcı yaklaşımın, ister istemez komisyon çalışmalarına da yansıdığı ve söz konusu giyim yardımından bir kısım personelin yararlanamayacağı (dava açıp kazanmaları durumunda yararlanabilecekleri) söylentileri üzerine, oluşturulan Komisyona çağrılmayan sendikamızın konu hakkındaki görüşlerini açıklama ve ilgilileri uyarma zorunluluğu doğmuştur.
Sendikamızın, her türlü “ayrımcılık ve şovenizm” ile mücadele ettiği ve bu yaklaşımlara karşı “eşitliği” savunduğu herkes tarafından iyi bilinmektedir. Dolayısıyla giyim yardımı konusunda da aynı tutumu sergilemekte, Kurum çalışanları arasında hiçbir ayrım yapılmaksızın tüm çalışanları kapsayacak bir uygulamanın hayata geçirilmesi gerektiğini savunmaktadır.
Metindeki problemli/ayrımcı çerçeve, yürürlükteki yasal mevzuatın “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yöneticileri, mahiyetindeki personel arasında ayrım yapamaz” hükmü (eşitlik ilkesi) doğrultusunda esnetilmeli ve tüm Kurum çalışanlarını kapsayacak hale getirilmelidir. Zira yayıncılığın bir “ekip” işi, tüm çalışanların da bu ekibin bir parçası olduğu ve çeşitli şekillerde/oranlarda (ama mutlaka) katkı sağladığı unutulmamalıdır.
Aksi halde, zaten ücret cetvelinin alt sıralarında yer alan idari personelin mağduriyeti artacak, mali haklar açısından uçurum daha da derinleşecektir.
Anılan komisyon üyelerinin “dava açıp alsınlar” yaklaşımına gelince; öncelikle mevcut metnin ayrımcı içeriği, böyle bir davanın kazanılmasını neredeyse olanaksız kılmaktadır. Dava kazanılsa bile, bu durum sadece dava açanlar açısından geriye işleyecek ve dava açmayanlar geriye dönük haklarını alamayacaktır. Ayrıca, karar tarihinden itibaren tüm Kurum çalışanlarını kapsayacak şekilde uygulanması (sadece ileriye dönük olarak mümkün olabilir), ancak Kurum yönetiminin iyi niyetli yaklaşımı ile gerçekleşebilir. Zira yönetim istemezse, dava açmayanlar (dava açma süresi olan 60 günlük süreyi de kaçırmış olacakları için) bu haktan yararlanamayacaktır.
Kurum yönetimi, olası iyi niyetli yaklaşımını (davanın kazanılmasını beklemeksizin) şimdi ve derhal ortaya koymalı, idari personeli dava açma yoluna sürüklemek yerine, tüm çalışanları kapsayan bir uygulamayı hemen hayata geçirerek mağduriyeti engellemelidir.
Aksi halde birçok işyerinde çalışma barışının bozulacağı ve mağdur edilen personelin çalışma şevkini kaybedeceği unutulmamalıdır.
