Türkiye’de tam 17 gündür süren bir direniş yaşanıyor. Daha fazla rant için gittikçe betonlaştırılan İstanbul’un son yeşil alanlarından birisi olan Taksim Gezi Parkının etrafında oluşturulan sevgi çemberi tüm Türkiye’yi sarmalamış bulunuyor. Evet, her şey ‘3-5 ağaç’ için başladı. Ancak bugün eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye talebi o ağaçların yeşeren dalları gibi tüm ülkeyi sarmış durumda. AKP’nin baskı ve zulmüne karşı birleşen milyonlar her türlü baskıya rağmen kararlılıkla taleplerini savunuyor, teslim olmuyor.
Uyguladığı politikalarla bir korku imparatorluğu yaratmaya çalışan AKP’nin otoriter, dayatmacı ve baskıcı politikalarına karşı ayağa kalkan halk, ‘Artık Yeter!’ demiştir. Buna rağmen milyonların taleplerini görmemekte ısrar eden AKP; insanların öldüğü, yüzlerce insanın ağır biçimde yaralandığı ve sakat kaldığı bir kin ve vahşetle halka saldırmaya devam etmektedir. AKP iktidarı ve Başbakan, halkın demokratik taleplerine kulak vermek yerine “ezmeyi ve yok etmeyi” öngören bir dil ve politikada ısrar etmektedir. Her kürsüye çıktığında yalana sarılan, halkı ayrıştırmaya yönelik argümanlar kullanarak halkı aşağılayan Başbakan’ın hezeyanlarının kaynağı başına geleceklerden duyduğu korkudur. Direnişin asli bileşenlerini sürecin dışında tutmaya çalışarak “sahibinin sesi” kişilerle görüşmeler yapılmasının, medya üzerinden her türden dezenformasyon uygulanmasının sebebi tamda bu korkudan kaynaklanmaktadır.
AKP’ye ve Başbakana bir kez daha sesleniyoruz:
Yanlışta ısrar etmeyin. Ortada Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir sorun vardır. Halk kararını vermiştir. Bu ülkeyi demokratikleştirmek için her türden bedeli göze almıştır. Sorunun çözüm iradesini temsil eden yapı, en başından beri Gezi Parkı direnişinin içerisinde yer alanların en geniş birlikteliğini sağlayan Taksim Dayanışması’dır. Hükümet hiç vakit kaybetmeksizin Taksim Dayanışması’nın temsilcileriyle görüşmelidir. Milyonları tatmin edecek çözüm ancak Taksim Dayanışmasının taleplerine cevap verilmesiyle mümkündür. Bunun dışındaki tüm çabalar ve oyalama taktikleri beyhudedir.
Özellikle son iki gündür Başbakan ve İstanbul Valisi tarafından direnişin merkezi olan Taksim Gezi parkına müdahale edileceğinin sinyalleri verilmektedir. Bilinmelidir ki, böyle bir girişim sorunu içinden çıkılmaz hale getirecektir. Ülkenin her yeri Gezi Parkına çevrilecek ve ortaya çıkacak tüm sorunların tek sorumlusu AKP iktidarı olacaktır.
KESK nasıl ki, kamu emekçilerinin iş ve ücret güvencesine 657 sayılı DMK’da yapılması planlanan değişikliklere karşı 5 Haziran için almış olduğu Grev kararını 4 Haziran tarihinde başlatarak Gezi Parkı direnişiyle buluşturmuş ve 4-5 Haziran tarihlerinde hizmet üretmeyerek tüm şehirlerde merkezi meydanlara akmışsa, Gezi Parkına müdahale tehditlerinin pervasızca dillendirildiği bugünlerde de tepkisini en üst düzeyde gösterecektir. Direnişin başından bu yana halkın yanında ve parçası olan KESK, tarihsel sorumluluğunun gereklerini yerine getirmekte tereddüt etmeyecektir.
Bu kapsamda KESK; tüm kamu emekçilerini başta İstanbul olmak üzere tüm illerde Saat 21.00 itibariyle başlayacak eylemlerde direnişin aktif bir parçası olmaya çağırmaktadır. Yine bu gece Gezi Parkına müdahale edilmesi halinde yarın sabah itibariyle işyerlerine giderek tüm kamu emekçilerini direnişi sahiplenmeye çağıracak ve iş bırakarak şehirlerin merkezi meydanlarına yürüyecektir. Bu kararımız sadece bu gece için değil, Gezi Parkına saldırı yaşandığı an itibariyle de geçerli olacaktır.
KESK olarak; eşit, özgür ve demokratik bir Türkiye’nin kurulması mücadelesinde kamu emekçilerini, işçileri, gençleri, kadınları ve tüm halkımızı direnişin parçası olmaya ve mücadeleyi büyütmek için bir adım daha öne çıkmaya çağırıyoruz.
KESK Yürütme Kurulu