Hükümet Hesap Vermeli, Çalışma Bakanı Derhal İstifa Etmelidir!
6 Eylül gecesi İstanbul Mecidiyeköy’de rezidans inşaatındaki asansör kazasında 10 emekçinin yaşamını yitirmesinin sorumlusu AKP Hükümeti ve iktidarı döneminde her türlü destekle palazlanan Torunlar GYO adlı şirket yetkilileridir. Taşeronlaştırma, esnekleştirme ve güvencesizleştirme politikalarıdır. İçinde “insanca ve onurlu yaşam”ın olmadığı adına “büyüme” dedikleri ekonomik politikalardır…
62. hükümetin ilk icraatı Mecidiyeköy’de yaşanan iş cinayetidir! Mecidiyeköy’de olay yerine ambulanstan önce tomaların, çevik kuvvetin gitmesi hükümetin işçi sağlığı ve güvenliğini değil, patronların çıkarlarını ve güvenliğini önemsediğini ve koruduğunu göstermektedir.
Daha birkaç ay önce aynı rezidans yapımında bir iş kazası yaşanmış, bir işçi yaşamını yitirmişti. Ve bu olaydaki ihmali nedeniyle bir cana karşılık 5600 TL ceza ödeyen şirket inşaata kaldığı yerden devam etmiştir! Yine bu son cinayetten önce, iddialara göre, asansörün arıza çıkardığı ve güvenli olmadığı defalarca işçiler tarafından dile getirilmiş olmasına rağmen tıpkı soma’da olduğu gibi, “işler aksamasın, zaman kaybedilmesin” dürtüsüyle hareket edilmiştir. Nitekim Cumartesi geç saatlere kadar çalışılması da bu iddiaları doğrular niteliktedir. Diktikleri rezidansların, maden ocaklarının temelinde emekçilerin kemikleri, harcında kanı vardır.
İş kazalarında özellikle son bir yıldır yaşanan ölümler adeta bir savaşta görülebilecek oranlara ulaşmıştır. Afrika’da Ebola salgınında ölenlerin sayısı ülkemizde iş cinayetlerinde yaşananlardan daha azdır. Doğal afetlerde bu kadar ölüm yaşanmamaktadır.
Yıllardır ısrarla işçi sağlığı ve güvenliğinin bir kamu hizmeti olmaktan çıkarılmasının ölümlere davetiye çıkaracağını söylememize rağmen bu alanı da sermayenin insafına terk etmekten geri adım atmadılar. Taşeron çalışma yasaklanmadığı sürece yeni ölümlerin ve sakatlanmaların kaçınılmaz olduğunu söylememize rağmen şu günlerde Meclis’te görüşülmekte olan torba yasayla taşeronlaşmayı daha da yaygınlaştırdılar. Sendikal örgütlenme önündeki engelleri kaldırmak bir yana var olan kırıntıları bile ortadan kaldırdılar. Sendikalardan kimisini de kendilerinin yan kolu haline getirerek gelişecek tepkileri onlar eliyle minimize etmeyi hedeflediler. Her iş katliamından sonra ölen emekçilerin yakınlarını para ile susturmak istediler! AKP Hükümeti işçi sağlığı ve güvenliği için tedbirler almayı, denetimleri artırmayı, katliamların sorumlularını en ağır şekilde cezalandırmayı değil unutturmayı, kanıksatmayı ve sömürü çarkının devamını sağlamayı ilke edinmiştir.
İş cinayetlerinde sadece Ağustos ayında 158 işçi hayatını yitirdi. Yılın ilk 8 ayında ise 1270 işçi ve emekçi iş cinayetlerinde katledildi. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere işçi sağlığı ve güvenliği alanında sistematik bir ihlal söz konusudur. Taşeronlaştırma, güvencesizlik ve esnek çalışma sistemi bu döngünün devamını sağlamaktadır.
İşçi ölümleri ve aşırı kar hırsı üzerine kurulu taşeron sistemini ve emekçilere kölece çalışma koşullarını dayatan, işyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliği konularında yasal düzenlemeleri yapmayan, yeterli önlemleri almayan, işyerlerini düzgün denetlemeyen hükümet ve onun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ölümlerin siyasal sorumlusudur.
Dolaysıyla Hükümet bunun hesabını vermeli, sadece 2014 yılında yüzlerce emekçinin işçi sağlığı ve güvenliğinde bakanlığının sorumluluğu altında yaşanan ihmaller ve denetimsizlikler sonucu yaşamını yitirmesine neden olan başta Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanı (ÇSGB) olmak üzere hükümet istifa etmeli, bu cinayetin sorumluları hesap vermelidir. Soma katliamından sonra ortalıklarda görünmeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in bu saatten sonra istifa etme dışında söylediği, söyleyeceği her söz pişkinliğin yanısıra emekçilere hakarettir, ölenlere saygısızlıktır. Her gerekçe emekçilerin bir kez daha katledilmesidir.
Başta Torunlar GYO’nun sahibi ve yöneticileri olmak üzere bütün sorumlular ve bunların arkasındaki güç olan AKP hükümetinin ilgili bakanı ve bürokratları gecikmeksizin yargı önüne çıkarılmalıdır.
Yaşamını yitiren emekçilerin ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz.
Konfederasyonumuz olayın takipçisi olacak, AKP ve sermayenin emekçilerin kanı ve canı üzerinden kendi saltanatlarını sürdürmelerine karşı mücadelesini yükseltecektir. KESK Taşeron cumhuriyetine dönüştürülen bu ülkeyi emeğin, özgürlüğün ülkesine dönüştürmek için mücadelesini azim ve kararlılıkla sürdürecektir!