Anasayfa / Basın Açıklamaları / 28-29 Mart’ta Ankara’dayız!

28-29 Mart’ta Ankara’dayız!

25 Mart’ ta Eğitim Sen Genel Merkezinde sendikalarımızın Genel Başkanları ve MYK üyelerinin de katıldığı basın açıklaması ile 4+4+4 ve 4688 sayılı yasalara karşı eylem programımız açıklanmıştır.

Basın açıklamasını okuyan KESK Genel Başkanımız Lami ÖZGEN’in basın açıklaması metni aşağıdadır.

AKP Hükümeti, kamuoyunu uzunca bir süredir meşgul eden ve yoğun tepkilere neden olan yasal düzenlemeleri 27 Mart Salı gününden itibaren Meclis genel kurul gündemine getirme kararı almıştır. Gerek çocuklarımızın, ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi, gerekse sendikal alana yönelik önemli değişiklikler içeren düzenlemelerle ilgili olarak bugüne kadar yapılan bütün itirazlar kendi bildiğini okuyan iktidarca yok sayılmıştır. Sendikaların ve bu düzenlemelerden doğrudan etkilenecek olan toplumun geniş kesimlerinin görüşleri hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır. Attığı her adımda sadece kendi siyasal çıkarlarının hesabını yapan hükümetin, bu tavrının yasa tasarılarının Meclis genel kurulunda görüşülmesi sırasında da süreceği anlaşılmaktadır.

Her kademesi paralı hale getirilip piyasalaştırılarak emekçi, yoksul halk kesiminin çocukları için bir nevi kesintili halde olan mevcut eğitim sisteminin çözülmemiş yüzlerce sorunu bulunduğu bilinmektedir. Yıllardır öğretmen, derslik, bina açığını gidermeyen, ırkçı, gerici, anti demokratik ders müfredatının değiştirilmesi için kılını kıpırdatmayan AKP iktidarı, 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesi ile yaşanan sorunları çözmek yerine daha karmaşık hale getirmektedir. Halkın büyük bir bölümünün ve bilim insanlarının kaygılarının giderilmediği bir ortamda, tamamen “rövanş alma” zihniyeti üzerinden yapılacak bir yasal düzenlemenin başta çocuklarımız olmak üzere bu topluma yarar sağlamayacağı açıktır.

AKP, tüm toplumu olduğu gibi, sendikal alanı da kendi çıkarları doğrultusunda biçimlendirmek istemekte, bütün enerjisini örgütsüz, tepkisiz ve itaatkâr bir toplum yaratmak için harcamaktadır. Önümüzdeki birkaç gün içerisinde TBMM Genel Kurulunda görüşülecek olan Toplu İş İlişkileri yasa tasarısı ve 4688 Sayılı yasada değişiklikler öngören yasa tasarısı ile mücadeleci sendikalar etkisizleştirilmek istenmektedir.

Toplu İş İlişkileri Yasası ile sendikal hareket işkolu, işyeri ve işletme barajları ile kuşatılmaktadır. Ekonomik Sosyal Konsey üyesi konfederasyonlara üye sendikalar dışındaki bağımsız sendika kurulmasını engellemek için yüzde 3 işkolu barajı getirilmekte, grev yasakları ve anti demokratik düzenlemeler büyük ölçüde korunmaktadır.

Benzer bir durum 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununda yapılacak değişikliklerde yaşanmaktadır. Bilindiği üzere 12 Eylül referandumundan bugüne kadar geçen 18 aylık sürede bu yasada değişikliklerin yapılması bekletilmektedir. Yasa tasarısının aylarca Bakanlar Kurulunda, komisyonlarında bekletilmesi sonucunda cumhuriyet tarihinde ilk defa, kamu emekçileri 4 aydır zamsız maaş almak zorunda bırakılmıştır.

4688 sayılı yasada yapılmak istenen değişiklikler kamu emekçileri sendikal hareketini tamamen yandaş sendikalar üzerinden şekillendirmek üzerine kurgulanmıştır. Hatırlanacağı üzere, daha yasa tasarısı hazırlıkları sürerken Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bu kurguyu zaten açık bir şekilde itiraf etmişti. İktidarlarına oy toplamak için, 12 Eylül referandumunda boy boy gazete ilanı veren,  il il dolaşan yandaş konfederasyon dışında kimseyi dikkate almayacaklarını açıklayan Arınç’ın herkese ileri demokrasi dersi! verdiği açıklamalar hafızalardaki tazeliğini korumaktadır.

Bugün geldiğimiz noktada, yandaş konfederasyonu dışındakileri azarlayarak” oturun oturduğunuz yerde her şey benim ve yandaşımın istediği gibi olacak” diyen Arınç’ın açıklamalarında karşılığını bulan, “ucube” demenin bile övgü sayılacağı bir yasa tasarısı ile karşı karşıyayız.

Biz KESK olarak, sendikal hak ve özgürlüklerimizi yok sayan bu yasa tasarısı hakkında söylenebilecek her şeyi söyledik. Bulunduğumuz her ortamda,  Üçlü Danışma Kurulları dâhil, katıldığımız tüm toplantılarda görüşlerimizi ifade ettik. Bunun için,  kamu emekçilerinin hak ve özgürlüklerini yok sayan, bizi kapı kulu olarak gören zihniyetin aynen devam ettirildiği bu tasarı hakkında detaya girmeyeceğiz.

Sadece şu kadarını söylemekle yetinelim. Geçmişte olduğu gibi bugün de, “Oturun oturduğunuz yerde” diyenlerin talimatıyla hareket edenler olabilir. Ancak biz KESK olarak, bugüne kadar kimsenin emriyle ve talimatıyla hareket etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz.

Tüm kamu emekçilerinin ortak faydası yerine, şahsi menfaatlerinin peşinde koşarak, nokta kadar çıkarları için virgül kadar eğilenlerden olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Kamu emekçileri sendikal hareketinin bu ülkedeki kurucusu ve sözcüsü olan konfederasyon olarak bizim talimat alacağımız tek yer kamu emekçilerinin örgütlü gücüdür.  Hak verilmez alınır ilkesinin rehberliğinde sürdürdüğümüz fiili ve meşru mücadelemizin yarattığı ortak değerlerler bu örgütlü gücün temel dayanağıdır. Tam da bu nedenle, grev hakkımızın yasal güvence altına alınmadığı, örgütlenmenin önündeki engellerin korunduğu, tamamen anti demokratik yöntemlerle belirlenen Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti ve Hakem Kurulu gibi  “toplugörüşme” düzeninden bile geri olan değişiklikleri onaylamamızı kimse bizden beklemesin.

Siyasi iktidar, bugüne kadar defalarca yaptığı gibi, oldu-bittiye getirmeye çalıştığı bu yasa düzenlemelerinde de toplumun genel çıkarından çok, kendi siyasal çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir. Başbakan’ın “hangi dilden anlıyorlarsa o dilden” ifadesinde anlamını bulan şiddet dili ve en demokratik tepkilere bile tahammül edememe durumunu birlikte değerlendirdiğimizde birilerinin AKP hükümetine yetkilerinin sınırsız olmadığını hatırlatması gerektiği açıktır.

AKP hükümeti hak ve özgürlüklerimizi yok sayan gerici, piyasacı ve otoriter politikaları uygulamakta ne kadar kararlıysa bizim de haklarımız ve geleceğimiz için mücadele etmekte en az o kadar kararlı olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.  Sadece bizim sendikal hak ve özgürlüklerimizi değil, insanca bir yaşamı hak eden bu ülkenin bütün insanlarının haklarının gasp edilmesini hedefleyen yasa tasarlarının geri çekilmesi için,

KESK olarak Türkiye’nin dört bir tarafından gelen on binlerle 28-29 Mart tarihlerinde Ankara meydanlarında olacağız. Sendikamız Eğitim Sen’in 4+4+4 kademeli eğitim düzenlemesine karşı aynı tarihlerde hayata geçireceği Grevi sonuna kadar sahiplenecek, yıllardır sorunlarla boğuşan eğitim sisteminin Başbakanın “dindar nesil” yetiştirme sevdasına kurban edilmesine seyirci kalmayacağız.

Mecliste vekiller tasarıları görüşürken biz asiller, emekçiler olarak başta Ankara meydanları olmak üzere Türkiye’nin tüm meydanlarında, alanlarında görmeyen gözlere, duymayan kulaklara inat taleplerimizi bir kez daha haykıracağız. “Durmak yok yola devam” diyerek, emek ve halk düşmanı yasa tasarılarıyla, baskı ve şiddetle tüm toplumu tahakkümü altına almak isteyenlere karşı  “yılmak yok mücadeleye devam” diyerek dimdik ayaktayız. Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğinden kaygı duyan herkesi, AKP’nin giderek artan zulmü karşısında omuz omuza olmaya, sesimize ses katmaya çağırıyoruz.

4+4+4 ve 4688 sayılı yasa tasarıları geri çekilsin!

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE VE ULUSLARARASI DAYANIŞMA GÜNÜ AFİŞ, BROŞÜR, VE DERGİMİZİ YAYIMLADIK

“Haklarımız ve Hayatlarımız için Mücadelede Birleşiyoruz” şiarıyla gerçekleşecek 25 kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 × 4 =

Örnek Resim