Basın özgürdür, göstermelik sansür genelgesiyle susturulamaz!
29 Ocak 2022 tarihli Resmi Gazete’de Basın ve Yayım Faaliyetleri konulu bir Cumhurbaşkanlığı genelgesi yayımlanmıştır. (https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/01/20220129-5.pdf) Genelgeyle, yasama organı olan TBMM’nin görevleri gasp edilerek yeni hukuk normları konulmakta, idari özerkliği olan RTÜK gibi kurumlara kanuna ve hukuka aykırı biçimde emir ve talimat verilmektedir. Çocuk ve gençlerin korunması, milli ve manevi değerlerin korunması amacıyla çıkarıldığı ifade edilen genelgede, ilgili kurumların yazılı, sözlü ve görsel basın ve yayım faaliyetleri hakkında bazı önlemler alması istenmektedir.
Hukuka ve kanuna birçok yönden şeklen ve esasen aykırı bu genelgenin içeriğine bakıldığında muğlak, belirsiz kavram ve ilkelere yer verildiği; kamusal sorumluluk ve ciddiyetle de hiç bağdaşmayan özensiz bir dil kullanıldığı görülmektedir. Demokratik bir toplumda ifade özgürlüğü çerçevesinde haber alma hakkının güvencesi olan medya doğrudan tehdit olarak tanımlanmaktadır. Daha vahimi, amaçlandığı iddia edilen çocuk ve gençlerin korunması gibi ilkeler hiç dikkate alınmadan yerli-yabancı içerik konusunda ayrımcılık içeren ve taraflı bir yaklaşım izlenmektedir. Buradan iktidarın, kendi çıkarına göre keyfi biçimde belirlediği milli ve manevi değerler, çocuk ve gençlerin korunması bahanesiyle basın özgürlüğüne bir darbe daha vurmaya hazırladığı gözden kaçmamaktadır.
Genelgeyle, keyfi olarak uygulanan bazı kanunların yanı sıra Anayasa ve kanunlarda yer almayan ve demokratik bir toplumda yeri olmayan hususlarda da kamu kurum ve kuruluşlarının ivedilikle önlem alması emri verilmektedir. RTÜK, BİK(Basın İlan Kurumu), CİB(Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı), TRT ve ilgili kurumların bağımsız medya ve gazeteciliğe karşı hâlihazırda uygulamaya devam ettikleri sansür mekanizmalarını ve taraflı uygulamalarını genişletmesi talimatı da genelgeyle verilmiştir.
Mevzuatta yer alan ve genelgede atıf yapılan bazı hükümler ise medyayı düzenleyen ve denetleyen kurumlar tarafından zaten gazetecilik faaliyetini zor koşullarda sürdürmeye çalışan medyaya ve gazetecilere karşı ağır bir sansür aracı olarak kullanılmaktadır. Buna karşın, iktidara yakın medyanın, çocukların ve kadınların haklarını ve mahremiyetini hiçe sayan, aile içi veya kadına karşı şiddet ve zorbalığı teşhir ederek normalleştiren gündüz kuşağı programları ise RTÜK gibi kurumlar tarafından denetlenmek bir yana bazı kamu kurumları tarafından bizzat teşvik edilmektedir. Radyo ve Televizyon Gazetecileri Derneği Ödül Töreni’nde yılın Reality Haber Programı Medya Oscarı’nı ATV’de yayınlanan Müge Anlı ile Tatlı Sert programı kazanmış ve programın sunucusu Müge Anlı ödülünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın elinden almıştır. (https://www.ahaber.com.tr/video/gundem-videolari/muge-anli-odulunu-baskan-erdoganin-elinden-aldi-video)
Ülkemizdeki genç işsizliği %25’lere ulaşmış, çalışan gençlerimiz ise düşük ücretlere ve insan onuruna aykırı koşullarda çalışmaya mahkûm edilmiş durumdadır. Kamusal eğitime savaş açan iktidar, eğitim çağındaki çocuklar ve gençleri ise kendi yandaşı olan iş adamlarının özel okullarında, makbul saydığı cemaat ve tarikatların kurduğu derneklerde ve özel öğrenci yurtlarında yaşamaya zorlamaktadır. Hükümetin bizzat uyguladığı çalışma, eğitim ve kültür politikasıyla çocuk ve gençlerimizi baskı ve zorbalığa teslim eden ve yaşam hakkı dâhil en temel haklarını ellerinden alan genel yaklaşımı da genelgedeki amacın çocuk ve gençlerin korunması olmadığını göstermektedir. Çocuk ve gençlerin bahse konu okul veya yurtlarda maruz kaldığı şiddet ve baskılarla ilgili haberler ise bizzat iktidar ve ilgili kamu kurumları tarafından sansüre veya oto-sansüre uğramaktadır. Kadın haklarını güvence altına alan İstanbul Sözleşmesi’nden de çekilen iktidar, kadınlara yönelik ayrımcılık ve şiddet konusunda taahhüt ve önlemlerinden de vazgeçmiş durumdadır.
Bilindiği gibi, temel haklar ve özgürlükler ancak anayasada belirtilen sebeplerle ve demokratik bir toplum düzenine uygun olmak kaydıyla sadece kanunla sınırlandırılabilir. Ayrıca, söz konusu genelgede; hukuki belirliliği bulunmayan, hukuki güvenlik ilkesine aykırı, öznel ve yoruma açık ifadeler yer almaktadır. Bu nedenle, çocuk ve gençlerin korunması, milli ve manevi değerlerin korunması bahanesiyle ilgili kurumlara ve medyaya ağır sansür öneren hukuka aykırı bu genelge, yok hükmündedir. Bu genelgeyle ilgili kamu kurumları ve görevlilerine kanunsuz emir verilmektedir.
Hâl böyleyken, çocukların, gençlerin, kadınların ve tüm bireylerin haklarını keyfi biçimde çiğneyen iktidarın; yine bu bahaneyle siyasi çıkarlarına göre basın özgürlüğünü yok etmeye çalıştığı ortadadır. RTÜK ve BİK gibi ilgili kurumların daha önceki uygulamalarında olduğu gibi, genelgede yer alan hukuka aykırı muğlak ilke ve kavramların bağımsız, eleştirel medya ve gazetecilere karşı iktidarın sopası olarak kullanılacağı açıktır.
Biz kamu emekçileri olarak buradan ilgili kurumlarda çalışan yönetici ve çalışanları kanunsuz ve hukuka aykırı bu genelgeye karşı durmaya çağırıyoruz. İktidarın söz konusu politikaları ile özel şirketlerin, derneklerin ve yurtların sömürüsüne bıraktığı çocukların, gençlerin, kadınların ve tüm toplumsal kesimlerin haklarını ve özgürlüklerini savunmaya devam edeceğimizi, bu özgürlükler için vazgeçilmez olan basın özgürlüğüne ağır saldırı içeren söz konusu genelgenin iptali ve uygulanmaması için mücadele edeceğimizi kamuoyuna bildiririz.
KESK/HABER-SEN
MERKEZ YÜRÜTME KURULU