ANKARA
25 basın örgütünden oluşan Gazetecilere Özgürlük Platformu öncülüğünde, Kızılay YKM önünde toplanan gazeteciler, “İleri demokrasi ile gurur duyuyoruz. ABD’den özgür basınımız var. Tutuklu gazeteci: 61, Yargılanan gazeteci: 2 bin, Gazetecilere açılan soruşma: 4bin” yazılı pankartla Adalet Bakanlığı’na yürüdü.
İSTABUL
Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun (GÖP) binlerce gazetecinin katılımıyla 4 Mart 2011 tarihinde Taksim Meydanı’ndan Galatasaray’a kadar gerçekleştirdiği protesto yürüyüşünde, GÖP Dönem Başkanı ve TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi tarafından okunan ortak açıklama şöyle:
SUSMAYACAĞIZ
Devlet yönetiminden sorumlu bazı bakanların ileri sürdüğü gibi Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü ABD ile kıyaslanamayacak kadar ileri düzeyde olsaydı eğer, bu çok sevdiğimiz ülkemizde 25’i ulusal düzeyde, 60’ı yerel düzeyde faaliyet gösteren 85 meslek örgütü bir araya gelerek, GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK PLATFORMU kurma ihtiyacı duymazlardı.
Eğer Vedat Kurşun 174 yıl hapis cezasına mahkum olmasaydı, eğer Emine Demir 138 yıl hapis cezası almasaydı, eğer Erdal Süsem’in müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından onanıp kesinleşmeseydi, gazeteci meslek örgütleri bugün Taksim Meydanı’nda toplanma ihtiyacı duymazlardı.
Meslektaşlarını fikri temelde entelektüel olarak eleştirirken, onların bir gün tutuklanmalarına neden olacaklarını akıllarının ucundan bile geçirmeyen çilekeş gazeteci arkadaşlarımız vicdanlarında birazcık bir sızı, akıllarında birazcık bir kuşku, yüreklerinde birazcık bir burukluk hissetmeselerdi eğer, biz bugün Taksim Meydanı’nda vicdanların sesi olarak bir araya gelme ihtiyacı duymazdık.
Gazeteciler, önce birer birer, sonra beşer beşer ve nihayet onar onar gözaltına alınmasaydı; onların meslektaşları bugün İstanbul’da ve Ankara’da meydanlara çıkıp özgür ve bağımsız habercilik ilkelerinden taviz vermeyeceklerini haykırmak zorunda kalmazlardı.
Meslek örgütleri olarak, yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2005 yılından beri yaptığımız eleştiriler dikkate alınmış olsaydı, Terörle Mücadele Kanunu’nda askerlerin istekleri doğrultusunda 2006 yılında yapılan değişikliklere yönelik itirazlarımız göz önünde bulundurulsaydı; Türkiye her sabah yeni bir ev baskını, gözaltı ve tutuklama utancıyla uyanmazdı.
Yargıya güvenimiz elbette sonsuzdur; ama gazetecilere yönelik bu kadar haksız suçlamalarla muhatap olmasaydık, yargılamalar bu kadar uzun sürmeseydi, “tutuklamaların yargısız infaza dönüştürüldüğü” gerçeğiyle yüzleşmek zorunda da kalmazdık.
Hükümet temsilcileri, 5 yıl önce meslek örgütlerinin uyarıları karşısında, “yargılamaların sonucunu bekleyelim, içtihatları görelim” diye oyalanmasalardı eğer, bugün cezaevleri gazetecilerle dolmazdı.
Bugün itibarıyla cezaevlerinde 54’ü tutuklu, 7’si hükümlü olmak üzere toplam 61 basın mensubu bulunmaktadır. 2009 yılının başından bugüne kadar, halen cezaevlerinde bulunan gazetecilerle birlikte toplam 88 gazeteci cezaevi koşullarını bizzat gördü.
Bu sayılara, dün gözaltına alınan gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener, Doğan Yurdakul, Mümtaz İdil, İklim Bayraktar, Sait Kılıç, Müyesser Yıldız ve Coşkun Musluk ile yazar Yalçın Küçük dâhil değildir.
Bu uygulamalar, basın ve ifade özgürlüğünün açıkça ihlali anlamına gelmektedir. Gazeteciler üzerindeki baskıların giderek artmasından duyduğumuz endişeler artık tahammül edilemez bir noktaya ulaşmıştır.
Cezaevlerindeki gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden dolayı değil de, terör örgütü üyeliği ya da terör örgütü propagandasından dolayı tutuklu olduğunu iddia edenler, Türk Ceza Kanunu’na göre “iftira” suçunu işlemektedirler. Bu tür suçlamalarla yargılanan basın mensuplarını, hakkında uygulanacak cezayı, suçun ağırlaştırıcı nedeni olan “basın ve yayın yoluyla işlendiği” gerekçesiyle üçte bir oranında artırırken “gazeteci” saymak, ancak cezaevlerindeki basın mensupları hesabında “sıradan bir suçlu” olarak kabul etmek mümkün değildir!
Haklarında kesin delillere dayalı bir suçlama olmayan meslektaşlarımızın evlerinin “isnat edilen” suçlar için “kanıt bulmak” ya da “kanıt yerleştirmek” amacıyla genel aramaya tabi tutulması hukuk dışıdır.
Cezaevlerindeki gazetecilerin yazdıkları haberler; meslek örgütleri olarak eleştirdiğimiz kanun hükümlerindeki muğlâk kavramlar nedeniyle “terör örgütü propagandası” ya da “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” olarak yorumlanmakta, bunun devamında da tutuklanmalarına gerekçe gösterilmektedir.
Avrupa Birliği üyeliğine aday olma iddiasındaki Türkiye bu hukuksuzlukla demokrasisini ilerletemez!
Cezaevlerine giren, gözaltına alınan, haklarında soruşturma ve dava açılan gazetecilerin sayısının her geçen gün daha da artmasından duyduğumuz kaygı; gazetecilerin şahsına yönelik değil, halkın gerçekleri öğrenme, bilgi edinme ve haber alma hakkı adınadır. Meslektaşlarımız, tamamen mesleki faaliyetlerinden dolayı, gazetecilik meslek ilkelerine uygun habercilik görevlerini en iyi biçimde yapmaya çalışmalarından dolayı suçlanmaktadırlar, yargılanmaktadırlar. Türkiye, mesleğini iyi yapan gazetecileri yargılayan bir ülke haline dönüşmüştür. Bu utanç, gazetecilere değil, ülkeyi yönetenlere aittir.
Gazetecilere yönelik bu iftira kampanyasının, haksız yargılamaların ve hukuk dışı uygulamaların bir an önce sona ermesini istiyoruz.
Cezaevlerindeki gazetecilerin derhal özgür bırakılmasını talep ediyoruz.
Gazeteciler üzerinde yaratılan baskı, korku ve sindirme ortamını ortadan kaldıracak demokratik adımların atılmasını, ceza yasalarında köklü değişikliklerin acilen yapılmasını bekliyoruz.
Bütün bu beklentilerimiz karşılanana kadar, halkın haber alma hakkı için görevimizi en iyi biçimde yerine getirmekten vazgeçmeyeceğimizi, susmayacağımızı, korkmadığımızı bir kez daha ilan ediyoruz.
ÖZGÜR GAZETECİLİK VARSA, ÖZGÜR TOPLUM VARDIR!
GAZETECİLERE ÖZGÜRLÜK PLATFORMU:
Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği,
Basın Enstitüsü Derneği – IPI Ulusal Komite (BED-IPI),
Basın Konseyi,
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD),
Diplomasi Muhabirleri Derneği (DMD),
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD),
Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD),
Gazete Sahipleri Derneği,
Gazeteciler Cemiyeti (Ankara),
Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı,
Haber-Sen,
İletişim Araştırmacıları Derneği (İLAD)
İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC),
Kültür Turizm ve Cevre Gazetecileri Derneği (KÜLTÜRÇEV),
Medya Etik Konseyi (MEK),
Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD),
Profesyonel Haber Kameramanları Derneği (PHKD),
Eğitim ve Sağlık Muhabirleri Derneği (ESAM)
Turizm Çevre ve Kent Gazetecileri Derneği (TURÇEV),
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD),
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC),
Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF),
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS),
Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD),
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG).