28 Ocak Perşembe günü (bugün) saat 11.00’da Konfederasyonumuz merkezinde sendikalarımızın ve Konfederasyonumuzun kadın MYK üyeleriyle basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasını Kadın Sekreterimiz Gülistan Atasoy okudu. Basın açıklaması metni aşağıdadır.
Kadınları Daha Fazla İstihdama Katmanın Yolu Yarı Zamanlı ve Esnek Çalışma Değildir!
Bilindiği üzere AKP Hükümeti daha önce ”kadın istihdam paketi” olarak topluma ‘müjde’ olarak sunduğu düzenlemeleri sermaye ile uzlaşamadığı için revize etmiş ve 2015 Ocak ayında ”Ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması programı ” adıyla tekrar kamuoyunun gündemine getirmiştir. Kadınlara esnek ve güvencesiz istihdamı dayatacak yasa tasarısının doğum izni ve yarı zamanlı çalışma ile ilgili maddeleri 64.Hükümetin 2016 eylem planında hayata geçirilmek üzere bu kez ”Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” adlı yeni bir torba yasa ile Meclis Genel Kurulu gündemine getirilmiştir.
Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki AKP iktidarının yasadan birebir etkilenen kesimlerin, sendikalar, emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere bu kesimlerin temsilcilerinin hatta gerekli meclis komisyonlarının dahi görüşünü almadan, birbiriyle alakasız düzenlemeleri bir torbaya doldurup adeta oldubittiye getirerek yasa yapma alışkanlığı 13 yıllık antidemokratik yönetim geleneğinin basit bir örneğidir.
TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri devam eden Torba yasa tasarısında yer alan düzenlemeler daha önce kadınlara ‘müjde’ olarak sunulan ”Ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması” programının peyderpey yasalaştırılmasından ibarettir. AKP, kadınların esas görevinin aile içinde konumlandırılması olduğuna ilişkin ideolojik anlayışını geçirdiği maddeler ile yaşamın içinde pratikleştirmekte, kadınları ücretli emek gücü içinde eğreti bileşen haline getirerek kadın emeğinin değerini daha da ucuzlatmaktadır.
Torba yasa tasarısında yer alan düzenlemeler ile sermayenin ana yönelimi olan esnek ve güvencesiz çalışma, doğum ve annelik izni bahanesiyle kadın emekçilerden başlayarak temel çalışma biçimi haline dönüştürülmek isteniyor. Yarı zamanlı çalışma ile kadınlar çocuk bakma bahanesiyle aile içinde konumlandırılıp eve hapsedilmek isteniyor.
Doğum ve annelik gerekçesiyle kısmi ve yarı zamanlı çalışma kadınlar için bir tercih olarak sunulsa da durumun bir süre sonra zorunluluğa dönüştürülmesi, esas olarak çalışma yaşamından kadınların tasfiyesi amaçlanmaktadır.
Yarı zamanlı çalışmanın yaygınlaşması kadın işçiler için eksik sigorta primi ve düşük ücret anlamına gelmekte, kıdem tazminatı ve diğer haklarını olumsuz etkilemektedir. AKP bu sorunu şimdilik ücretin kalan yarısı ve sigorta primi için işsizlik fonunu garanti göstererek çözeceğini söylemektedir. Sermayeye hiç bir yük getirmeden emekçilerin ücretlerinden kesilerek elde edilen fondan kadınlara ödenecek olan ücret bir lütuf gibi sunulmaktadır.
Yasada yer alan yarı zamanlı çalışma ile sonraki torba yasalarda yasalaşmayı bekleyen özel istihdam büroları ile geçici iş ilişkisi kurmanın da önü açılacaktır. Kölelik şartlarının 21.Yüzyıl koşullarına göre yeniden düzenlendiği özel istihdam büroları kadın emekçiler için daha ağır koşullarda, çok daha düşük ücretlerle, sendikasız ve güvencesiz çalışma anlamı taşımaktadır.
Diğer taraftan her fırsatta müjde olarak sunulan yarı zamanlı çalışma düzenlemesi ile süt izni fiili olarak kaldırılarak, yarı zamanlı çalışma zorunlu kılınmaktadır. Kamuda çalışan kadınların mali ve sosyal haklarında hiç bir kayıp yaşanmayacağı iddia edilse de uzun vadede kıdem alma, terfi, nitelikli işlere getirilerek yükselme imkânının ortadan kalkması ve emeklilik hakkının kaybedilmesi tehlikesi açıktır. Ayrıca kısmi zamana sıkıştırılan yoğunlaştırılmış çalışma ile kadınlar daha fazla mobbinge maruz kalmayla yüz yüze bırakılacaktır.
Torba yasada doğum sonrası analık izni süresi sonunda kadın kamu emekçinin süt izni olmaksızın analık izni bitiminden başlatılmak üzere ilk çocuk için 2 ay, ikinci çocuk için 4 ay, 3.ve sonrası doğumlar için 6 ay olmak üzere, doğum izni sonrası çocuk sayısına göre kademelendirilmiş yarı zamanlı çalışma süresi tanımlaması AKP’nin gerici politikalarıyla özdeşleşmiş ‘en az üç çocuk’ söyleminin yaşamsallaştırılmasına dönük bir uygulamadır.
TBMM Genel Kurulunda görüşülmesine devam edilen torba yasa tasarısının amacı belirtildiği gibi kadınların doğum ve annelikten kaynaklı hak kayıplarının önlenmesi ve kadın istihdamını arttırmak değildir. Aksine, yıllardır Uluslar arası Çalışma Örgütünün (ILO) 183 No’lu Anneliğin Korunması Sözleşmesi’ni imzalamaktan itina eden AKP hükümetinin asıl amacı kadınların var olan kazanılmış haklarını da gasp etmektir.
Kadınları daha fazla istihdama katmanın yolu yarı zamanlı ve esnek çalışma değildir.
Eğer kadın istihdamı gerçek anlamda arttırılmak isteniyorsa yapılacak ilk şey bakım sorumluluğunun kadınların omzundan alınmalı bu sorumluluğun devlet-erkek ve işveren tarafından paylaşılması sağlanmalıdır.
Eğer kadın istihdamı gerçek anlamda arttırılmak isteniyorsa; işyerlerinde ücretsiz, nitelikli gerektiğinde 24 saat açık olabilecek ve anadilinde hizmet üretecek kreşler açılmalıdır.
Eğer kadın istihdamı gerçek anlamda arttırılmak isteniyorsa; esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştırmak yerine tam istihdamlı güvenceli çalışmanın sağlandığı, grevli toplu sözleşme hakkının hayata geçirildiği yasal düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmeli, kadın emekçilerin insana yaraşır çalışma koşullarına kavuşmasının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.
Her defasında torbalara ve çuvallara doldurulan sadece yasalar değil, geleceğimizdir.
AKP hükümetinin son 6 aydır yürüttüğü kirli savaş politikası ve meclis komisyonlarına getirdiği 2016 bütçe taslağı göstermektedir ki ne kadınların istihdamı ne de emekçilerin sorunları hükümetin umurunda değildir. Yine Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeleri süren 2016 Bütçe Yasa tasarısından da bir kez daha görüldüğü üzere hükümet savaşı derinleştirmekte kararlı, sermayeyi büyütmekte kararlı ve kadın emekçileri daha fazla mağdur etmenin yollarını bulmakta kararlıdır. Bizler, başta kadınlar olmak üzere AKP nin çalışma yaşamında ve toplumda yarattığı tüm tahribatlara karşı örgütlü bir karşı duruşun savunucusu ve örgütleyicisi olacağız.
Cinsiyetçi politikaların derinleştirilerek kadın emeğinin ve bedeninin kontrol alınmak istenmesine karşın KESK ‘li kadınlar olarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin çalışma yaşamı başta olmak üzere yaşamın her alanında sağlanabilmesi için mücadelemize devam edeceğiz.