Mecliste görüşmeleri devam eden ve 28 maddesi kabul edilen; sosyal medya ve internet haberciliğine ilişkin düzenlemeler, hangi gerekçe ile sunulursa sunulsun iktidarın niyeti ve hedefi bellidir.
Düşünce ve ifade özgürlüğüne dair ne varsa, hangi kanal kullanılıyorsa kullanılsın, susturulmak ve ortadan kaldırılmak istenmektedir.
Konuya ilişkin Konfederasyonumuz KESK toplantı salonunda gerçekleştirilen Basın toplantısında, KESK Merkez Yürütme Kurulu adına açıklamayı Eş Başkan Mehmet BOZGEYİK okudu.
HABER-SEN Merkez yönetim kurulumuz adına söz alan Genel Başkanımız Mesut BALCAN; “Yasa gündeme geldiği andan itibaren Medya Dayanışma grubunun içerisinde aktif yer aldık. Sansür yasasının tehlikelerinin farkına varılması için mücadele ettik ve etmeye devam edeceğiz. Demokrasilerde ve Anayasal düzlemin olduğu ülkelerde bu gibi yasaların çıkmasının imkansız olduğunu defalarca ifade ettik. İktidar bu yasayla muhalefet eden ve sorgulayan düşünce sahiplerine ve paylaşanlara istediği gibi ceza verebilecek.
Sosyal medya platformları halkın ve nefes aldığı bir alandır. Bu alanlarda soluk kesilirse 1945’de Hitler vari yaşanan durumların Türkiye’de de yaşanabileceğini unutmamak gerekir. Bu gün gerçekleşen bir gelişme Sibel Hürtaş’ın TBMM’ye girişi yasaklanmıştır.” dedi.
BASINA VE KAMUOYUNA
Korku İklimi Yaratma ve Toplumu Susturma Düzenlemesi Geri Çekilmelidir!
AKP+MHP bloğu otoriter, dikta rejimlerin iktidar ömürlerini uzatmak için kullandığı tüm yol ve yöntemleri hayata geçirmeye devam ediyor.
20 Temmuz sivil darbesi sonrası onlarca muhalif basın kurumu kapatılmış, yüzlerce basın emekçisi tutuklanmış, yandaş medya iktidarın Resmi Gazetesi işlevi ile görevlendirilmiş, günlük haber başlıkları dahi tek merkezden belirlenir olmuştur.
Basının %90’ından fazlası kontrol altına alınmasına rağmen geriye kalan birkaç muhalif gazete, TV ve sosyal medya kanalı iktidarın hışmından, baskılarından kurtulamamaktadır. Ardı arkası kesilmeyen davalarla, tutuklamalarla, RTÜK üzerinden sansür ve kapatma cezalarıyla, ilan cezalarıyla vb. her türlü baskı ile susturulmaya, sesi kesilmeye çalışılmaktadır.
Halkın medyaya güveni diplerde seyretmeye başlayıp da yandaş/havuz medyası takip edilmez olmaya başlayınca sosyal medya öne çıkmıştır. İnsanlar seslerini ve taleplerini sosyal medya üzerinden duyurmaya çalışmaktadırlar. Öyle ki, emniyet ve yargı çoğu vakada sosyal medyanın baskısı ve tepkisi sonrası harekete geçmek zorunda kalmaktadır.
Sosyal medya çizilen pembe tabloları dağıttıkça, halkın, emekçilerin gerçek sorunları ve talepleri bu tür platformlarda seslendirildikçe, geçmişte birlikte yol aldıkları kimi kişilerin kanıtlı, delilli ifşalarını on milyonlar takip ettikçe, yargının sessizliğine isyan büyüdükçe AKP+MHP iktidar bloğu çılgına dönmüş, sosyal medyayı hedefine koymuştur.
Çareyi Goebbels’in SS’inde Buldular!
Mecliste görüşmeleri devam eden ve 28 maddesi kabul edilen düzenleme hangi gerekçe ile sunulursa sunulsun iktidarın niyeti ve hedefi bellidir; düşünce ve ifade özgürlüğüne dair ne varsa, hangi kanal kullanılıyorsa susturulmak, ortadan kaldırılmak istenmektedir.
Sosyal medyada iktidara yakın kesimlerin muhalif kesimlere yönelik yaptığı hakaretler, tehditler yargılama konusu yapılmazken ya da göstermelik tedbirler alınırken iktidara yönelik en ufak eleştirinin dahi “terör” propagandası kapsamına alınması, sulh ceza hâkimlikleri üzerinden cezalar verilmesi, muhalif hesaplara erişimin engellenmesi, trol ordusuyla algı oluşturma vb. baskı ve yöntemler iktidara yetmemiş olacak ki, bu kez sosyal medyanın tümüyle denetime alınması istenmektedir.
İktidarın sosyal medya düzenlemesi genel yönelimin parçası olup düşünce ve ifade özgürlüğü hakkımıza pranga vurmayı hedeflemektedir.
İktidardan gidici olduklarına dair işaretlerin artmasıyla korku ikliminin hızla dağılmaya başlaması iktidarın adeta ödünü kopartmıştır. Düzenleme ve diğer polis devleti vb uygulamalarla koyu bir korku iklimi yaratmayı hedeflemektedirler.
AKP+MHP bloğu susturulmuş, kıskaca alınmış muhalif basın ve bu düzenleme sonrası kontrol altına alınacak sosyal medya zemini üzerinden tek yanlı kirli propaganda ile seçimi kazanarak iktidarlarını sürdürmeyi istemektedir.
Ülkemizin ihtiyacı sansür yasası değil; tam aksine basın ve ifade özgürlüğünün, halkın haber alma hakkının en geniş anlamda yaşama geçeceği; demokratik standartları yüksek, çağdaş hukuk normlarına uygun, dünyada hızla değişen ve gelişen iletişim ve haberleşme süreciyle uyumlu, düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı davalar, tutuklamalar gibi mağduriyetleri giderecek bir yasal düzenleme ve bu paralelde fiili uygulamalardır.
Faşizan Zihniyetin Ürünü Düzenleme Geri Çekilmelidir!
Buradan iktidar bloğu partilere sesleniyoruz; toplumun özgürlük talebini hiçbir güç yasalarla, baskılarla engelleyemez. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Bunun en somut ve yakın örneği bugün İran’da yaşanmaktadır.
Unutmamalı ki, 21. Yüzyılda ne tür baskı yöntemi uygulanırsa uygulansın özgür ve bilimsel düşünce kendi yolunu bulur ya da kendisine yeni yollar açar.
Geç kalınmış değildir. Tekçi, faşizan zihniyetin ürünü olan düzenleme tümden geri çekilmeli, anti demokratik uygulamalardan medet umulmamalıdır.
Konfederasyonumuz düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere ülkemizde ve dünyada emekçilerin, ezilenlerin, kadınların bedeller ödeyerek kazandıkları temel hak ve özgürlüklerin bu tür düzenlemelerle ortadan kaldırılmak, kısıtlanmak istenmesine karşı fiili ve meşru mücadelesini devam ettirecektir.