Anasayfa / Basın Açıklamaları / RADYOEVİMİZE GERİ DÖNECEĞİZ!

RADYOEVİMİZE GERİ DÖNECEĞİZ!

TRT İstanbul Radyoevi binası defalarca başka kurumlara verilmeye çalışıldı. 2000 yılında otel yapılmak istendi, direndik 2012 yılında Birleşmiş Milletler Talip oldu. Sendikamız Haber-Sen öncülüğünde, yaptığımız basın açıklamaları ve eylemlerle karardan dönüldü. Şimdi deprem güçlendirmesi ile boşaltılıyor, ama duyumlarımız dönüşte binanın bir bölümünün İletişim Başkanlığına devredileceği… Bina tamamen Radyoevi oluncaya kadar direnmeye devam edeceğiz.

Genel Başkanımız Mesul BALCAN’IN konuşması aşağıdadır.

Bu bina, sadece Türkiye yayıncılık tarihinin değil, aynı zamanda kamu emekçilerinin mücadele tarihinin de çok önemli bir tanığıdır.

KESK Haber Sen olarak TRT’de örgütlenmeye başladığımız 2001 yılından bu yana, TRT’nin (tarihinde görmediği) pek çok eyleme, mücadeleye, kazanıma imza attık.

2004 Eylülünde, istisna akdiyle çalıştırılan sanatçılar kurumdan çıkarılırken yanlarında biz vardık.

2008 yılında TRT yasası adı altında kurumun içini boşaltmaya kalkıştığında, karşısında biz vardık.

Yayınlar sansürlendiğinde hem eylemlerle, hem hukuksal süreçlerle sansürcülere dur diyen yine bizdik.

Ve üçüncü kez, yine bu tarihi binamız için bilmediğimiz senaryolar sahneye konurken, sahnenin en önemli yerinde yine biz varız.

Çünkü, biz olmazsak bu kurum olmaz.

Şimdiye kadar kazandıklarımız, kazanacaklarımızın yanında hiç kalır.

TRT’yi siyasi iktidarların propaganda aygıtı olmaktan kurtarıp; halkına hizmet eden bir yayın kurumu yapıncaya kadar mücadelemiz bitmeyecek.

Bu ülkede yaşayan herkes biliyor ki, kamu emekçilerinin tek bir örgütü var: KESK!

Bugün burada toplananlara da baktığınızda bunu açık ve net bir şekilde anlarsınız.

İktidarların elinde kimi zaman manivela, kimi zaman sopa, kimi zaman borazan, kimi zaman yağdanlık olan sahte örgütlere üye olan arkadaşlarıma da sesleniyorum:

Mücadele edenler her zaman kazanamayabilir. Ama kazananlar, daima, mücadele edenlerdir.

Haklarınızı, yöneticilerin kapısında el pençe divan bekleyen emir kulları değil, bedel ödemeyi göze almış emek örgütleri korur ancak.

Sadece geleceğiniz için değil, onurunuz için de sizleri sendikamızın çatısı altında örgütlenmeye davet ediyorum.

Unutmayın ki, işverenin gözünde ayrıcalıklı emekçi yoktur. Sadece işveren ve emekçi vardır. Ve sizin yeriniz, emekçinin yanındaki emek örgütünün çatısının altıdır.

Yaşasın KESK, yaşasın HABER SEN, yaşasın örgütlü mücadelemiz.

AÇIKLAMA METNİMİZ

BASINA VE KAMUOYUNA

TRT ile ilgili söylenecek ne çok söz var…

Neredeyse 20 yıla yakın süredir bir türlü bitemeyen yapılanma süreci içinde olan TRT’de, en acımasız uygulama ile 2 yıl önce karşılaştık… 2000 yetişmiş TRT emekçisi yönetimin baskısı ile emekli edildi.

Emekli olmamakta direnen arkadaşlarımızdan bazıları, akla aykırı kriterlerle puanlanarak ihtiyaç fazlası personel adı altında başka kurumlara sürüldü.

KESK Haber-Sen olarak bu arkadaşlarımızla birlikte direndik ve kazanma yolunda ilerliyoruz. Onlarcası işbaşı yaptı.

Emekli edilen, sürgün edilen arkadaşlarımız yerine Özel Hukuk Hükümlerine tabi personel adı altında sınavsız binlerce kişi alındı. Bu kişilerin imza attıkları sözleşmeleri paylaşmaları dahi yasak. Hatta kendileri bile neye imza attıklarını bilmiyor. Haber-Sen sorunca da “Ticari sır” …

Kurumda kalmayı başaran arkadaşlarımızın elinden işleri alındı, pasifize edildiler.

Bunun son örneklerinden birini geçtiğimiz haftalarda yaşadık. İnsan kaynakları dahi özel sektöre devredilen kurumda, bir gecede 8 haber montajcısı arkadaşımız sürgün edildi. Yılların birikimiyle yetişen arkadaşlarımızdan bazıları büro işlerinde görevlendirildi. Hiçbir açıklama yapılmadı. Yerlerine, sadece mülakat ile eleman alındı.

Vericilerimiz boşaltıldı, söküldü… Akıbeti merak konusu. Milyonlarca liralık yatırım çöp olmaya terk ediliyor. Vericilerde çalışan mühendis, teknisyen arkadaşlarımız fazlalık muamelesi görüyor; sanki bizim asli işimiz yayın yapmak değilmiş gibi.

Şimdi de İstanbul’daki binalarımız güçlendirme gerekçe gösterilerek boşaltılıyor…

Binalar tehlikeli ise güçlendirilsin, bunun nesine karşı çıkıyorsunuz diyebilirsiniz. Tabi ki haklısınız…

Eğer gerçekten güçlendirme yapıldıktan sonra biz yeniden binalara dönecek isek hiçbir itirazımız olamaz.

Ne yazık ki binalar o kadar çok elimizden alınmaya çalışıldı ki, kurumun iyi niyetine inanamıyoruz.

RANDEVU TALEPLERİMİZ REDDEDİLDİ

KESK Habersen olarak genel müdürlüğe bu konu ile ilgili sorduğumuz hiçbir soruya yanıt alamadık.

Randevu taleplerimiz reddedildi.

Binalarla ilgili çürük raporlarını göremedik, bu raporların nereden alındığını öğrenemedik.

TRT İstanbul Ulus yerleşkesi boğaz ön görünümüyle, değil İstanbul’un, Türkiye’nin en değerli mülklerinden biridir.

1971 yılında hizmete girmiş, televizyon binası olarak inşa edilmiştir.

1999 depreminde bu yerleşkenin hemen karşısında bulunan, şehir dışından gelmiş çekim ekiplerinin konakladığı misafirhane binası ağır hasar aldı. Arsası ile birlikte satıldı. (Sırra kadem bastı)

Harbiye’deki Radyo binamız, 1945 yılında çağdaş Türkiye’nin mimari örneklerinden biri olarak, radyo yayını yapacak şekilde tasarlandı; inşa edildi. Dünyada Radyo binası olarak inşa ettirilen sayılı örneklerden biridir.

İstanbul’a yolu düşenin önünde fotoğraf çektirdiği bir yapıdır.

Radyoevi binası defalarca başka kurumlara verilmeye çalışıldı. 2000 yılında otel yapılmak istendi, direndik 2012 yılında Birleşmiş Milletler Talip oldu. Sendikamızın öncülüğünde, sizlerin desteği ile karardan dönüldü.

Yani söylenenlere kuşku ile yaklaşmayı, tecrübe ile öğrendik.

Kamu yayıncılığı yapmak üzere kurulan TRT, ne yazık ki yıllar içinde, özel radyo ve televizyonlarla yarıştırılmaya çalışılan bir yapıya dönüştürüldü.

TRT’nin asli görevi özerk kamu hizmeti yayıncılığı yapmaktır. Kamu Hizmeti Yayıncılığı, “Halk için yapılan, halk tarafından finanse edilen ve halk tarafından kontrol edilen” yayıncılıktır.

Kamu yayın kurumları hükümet, siyasi parti ya da diğer güç odakları ve çıkar grupları için değil, halka hizmet için vardır.

Yani bugün önünde bulunduğumuz bu bina sizin.

TRT’den vazgeçemezsiniz, boş veremezsiniz. Kötü günler için parasını ödemeye devam ediyorsunuz.

Çünkü bir gün Safiye Ayla’dan ‘Yanık Ömer’i yeniden dinlemek isteyeceksiniz.

Gözünüze uyku girmediğinde, gerçek bir sese ihtiyacınız olacak.

Deprem olacak, sel basacak; belki bir gün savaş çıkacak. Hiçbir telefon çekmese de biz burada olacağız.

Çiftçi ile kalkıp bekçi ile sokak sokak gezmeye devam edeceğiz…

Biz bir avuç kalmış TRT emekçisi, sendikamız Habersen ile Türkiye’nin arşivine (belleğine) sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Ispanak yemeyi, diş fırçalamayı Barış MANÇO ile biz öğrettik. Adile NAŞİT ile uykuya gönderdik. En hararetli tartışma programlarının ilk adresi burasıydı. Türkiye’nin en büyük caz orkestrasının, halk müziği korosunun adresi hala burası. Ali Ekber ÇİÇEK’i, Özay GÖNLÜM’ü taşıyabilir miyiz yeni yapılmış bir binaya.

Bu binaların harcında Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin kumbarası var.

Daha önce vermedik yine vermeyeceğiz…

TRT de örgütlü KESK Haber Sen olarak, Bir kez daha sizin aracılığınızla soruyoruz:

TRT’nin binaları hangi tarihte, hangi deprem testine tabi tutulmuştur? Binalardaki risk nedir?

Raporlar hangi kurumdan alınmıştır?

Güçlendirme ve tadilat süreci nasıl yürütülecek, ne zaman tamamlanacaktır?

Tadilat süresince taşınılacak Ayazağa’daki Katarlı Bein Connect’e ait bina hangi koşullarla kiralanmıştır?

Bu binaya ne kadar alt yapı yatırımı yapıldı?

Biz çıktığımızda bu yatırım ne olacak?

TRT sanatçıları nerede prova yapacak?

Ayazağa’daki bu binanın depreme dayanıklılık raporu var mıdır? Dere yatağındaki bu yapı sel riskine karşı test edilmiş midir?

Açık ofis şeklinde inşa edilen odalar salgın koşullarına uygun mudur?

Tadilat süreci niçin iki binada aynı anda başlamıştır?

Cevaplanması gereken en önemli soru güçlendirme sonrası geri dönülecek midir?

TRT yönetimini tüm bu soruların cevabını vermeye, süreci şeffaf bir şekilde yürütmeye davet ediyoruz.

Biz TRT Haber-Sen emekçileri binalarımızı daha önce vermedik şimdi de vermeyeceğiz.

Çünkü bu binaların harcında Mesut CEMİL’in, Zeki MÜREN’in, Muzaffer SARISÖZEN’in, Nida TÜFEKÇİ’nin nefesi var, muhabir, spiker, teknisyen, kameraman arkadaşlarımızın teri var.

Usta çırak ilişkisi, yayın namusu var. Stüdyolarda çınlayan alkış sesi var. Gecemiz- gündüzümüz, bayramımız, yılbaşımız, evde bıraktığımız hasta çocuğumuz var. Sizin ve bizim çocukluğumuz, gençliğimiz, yaşlılığımız var. Toplumsal belleğimiz var.

Radyo Evimiz… Radyo sesimiz… Radyo, geçmişimiz geleneğimiz.

Gidip döneceğiz…

YAŞASIN KESK

YAŞASIN HABER SEN

KESK HABER –SEN İSTABUL ŞUBELERİ

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

KANUNLARIN OLMADIĞI YERDE KEYFİLİK VARDIR

BASINA VE KAMUOYUNA Kanunların olmadığı yerde keyfilik vardır PTT’nin keyfi uygulamalarını kabul etmiyoruz PTT geçmişinde ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

seventeen − sixteen =

Örnek Resim