KESK’ in 25/06/2012 tarihinde Ankara’da yaptığı Basın açıklamasıaşağıdadır.
Türkiye’nin dört bir yanında üye ve yöneticilerimize yönelen keyfi gözaltı ve tutuklamalarla kuşatılmaya çalışılıyoruz. Bugün sabah gerçekleştirilen “şafak operasyonu” ile Genel Başkanımızın da içinde bulunduğu toplam 58 yönetici ve üyemiz gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınan bu arkadaşlarımızın dışında14 üye ve yöneticimizin evlerinde ve iş yerlerinde arama yapılmıştır.
AKP hükümeti baskıcı ve anti demokratik uygulamalarına boyun eğmeyen ve sesini yükselten KESK’in üye ve yöneticilerini gözaltına alarak KESK’i sindirebileceğini ve susturabileceğini sanmaktadır. Uzun bir süredir konfederasyonumuz üzerinde yaratılan baskılar sonucu toplam 39 üye ve yöneticimiz tutuklu iken, bugün yurt çapında gerçekleştirilen şafak operasyonları ile toplam 58 yönetici ve üyemiz daha gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınanlar arasında Konfederasyonumuzun Genel Başkanı Lami Özgen’in yanı sıra bağlı sendikalarımızın MYK üyeleri, Şube Başkanı ve şube yöneticilerimiz ile üyelerimiz bulunmaktadır.
AKP, sendikal hak ve özgürlükler, barış ve demokrasi mücadelesi veren herkesi gözaltına almaya, tutuklamaya adeta karar vermiş durumda. Son dönemde örneklerini sıkça görmeye başladığımız bu tür gözaltıların, demokratikleşme söylemlerinin arttığı, yeni anayasa tartışmalarının yapıldığı, “yargı paketleri”nin hazırlandığı bir dönemde gerçekleşmiş olması dikkat çekicidir. İnsanca bir yaşam ve demokratik bir ülke isteyen herkes hedef tahtasındadır.
Diğer taraftan yaşanan gözaltılar, bizler açısından şaşırtıcı olmadığı gibi, yürüttüğümüz kararlı mücadeleden duyulan rahatsızlığın göstergesidir. Daha öncekiler gibi bugün gerçekleşen gözaltılar da kesinlikle tesadüf değildir. Gözaltına alınan arkadaşlarımızın ortak noktası yıllardır kamu emekçileri mücadelesinin içinde kararlılıkla yer almaları ve Kürt olmalarıdır. AKP, kendisi gibi düşünmeyen Kürt’lerin siyaset yapmasına tahammül edemediği gibi sendikacılık yapmasına da tahammül edememektedir. Sadece son bir yıl içerisinde 26 yönetici ve üyemizin tutuklanmış olması KESK üzerinde yaratılan baskıların sistematik bir hal aldığını göstermektedir.
Peki, bu bir yıl içerinde neler olmuştur?
Kamu emekçileri sendikal hareketinin kurucusu ve sözcüsü olan KESK, her zaman olduğu gibi kamu emekçilerinin talep ve beklentileri doğrultusunda mücadelesini kararlılıkla sürdürmüş, sendikal hak ve özgürlüklerimizi yok sayan düzenlemelere karşı durmuştur. Kamu emekçilerinin geleceklerini çalmaya yönelik 4688 sayılı “sahte sendika yasasında” değişiklik yapan ucube yasaya, eğitimi ticarileştiren ve dinsel içeriğini artırarak kindar nesiller yetiştirmeyi hedefleyen 4+4+4 eğitim yasasına karşı etkin bir şekilde mücadele etmiştir.
Ülkede barış ve demokrasinin acilen sağlanması için 3 Aralık’ta on binlerce insanın emek ve demokrasi güçleriyle birlikte alanlara çıkmasını sağlamıştır. Sadece kamu emekçilerinin değil, kamu hizmetinden faydalanan tüm halkın haklarını korumak için 28-29 Mart eylemini, 21 Aralık ve 23 Mayıs grevini gerçekleştirmiştir.Adı toplu sözleşme olan ancak on yıldır sürdürülen toplu görüşme oyunundan bile daha geri olan düzenlemeye karşı tüm kuşatma ve baskılara rağmen kamu emekçilerinin sesi olmuştur. Bu süreçte AKP’nin yalan ve manipülasyona dayalı politikalarını kamu emekçileri ve halka teşhir etmiştir. KESK’in bu kararlı mücadelesi AKP’yi son derece rahatsız etmiştir ki, Başbakan ve hükümet üyeleri KESK’i hedef gösteren açıklamalar yapmıştır.
KESK’e yönelik olarak gerçekleştirilen bu gözaltı ve tutuklama furyasının tek amacı haklı mücadelemizi yıpratmak ve kamuoyunun kafasında soru işaretleri oluşturmaktır. Bizleri ve mücadelemizi bu tür baskılarla, göz altılarla sindireceklerini sananların büyük bir yanılgı içerisinde olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz.
KESK olarak her şeye rağmen, bizleri baskı altına almaya çalışan, haklı mücadelemizden döndürmeyi amaçlayan her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamaların karşısında geçmişte olduğu gibi, bugün de sessiz kalmayacağız. Örgütlü gücümüzün böylesi sindirme politikalarına boyun eğmeyecek kadar kararlı ve köklü olduğunun bilinmesini istiyoruz.
Üzerimizde yaratılan kuşatmaya karşı tarihsel ve toplumsal sorumluluklarımız çerçevesinde mücadele geleneğimizden aldığımız güçle yolumuza devam edeceğiz. Demokratik, barış içinde, eşitlikçi ve özgürlükçü bir Türkiye yaratma talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Birileri “durmak yok yola devam” diye dursun, bizler de “yılmak yok mücadeleye devam” diyerek dimdik ayakta duracağız. Tüm dostlarımızla birlikte bu baskı ve sömürü düzenine karşı direnmeye devam edeceğiz.
Tek suçları sendikal hak ve özgürlükler, barış ve demokrasi mücadelesi vermek olan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı, KESK üzerindeki baskılara son verilmelidir.
YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN KESK!
YÜRÜTME KURULU