Cezaevlerinde başlayan açlık grevlerinin 56. gününe geldiğimiz bugün, çözüme dair hiçbir adımın atılmaması duyduğumuz kaygıyı daha da arttırmaktadır.
Dün 72 cezaevinde 10 bine yakın siyasi tutuklu ve hükümlü daha açlık grevine başlamıştır. Siyasi ve insani taleplerle yapılan açlık grevlerine bugün katılım giderek daha da büyümektedir. Çünkü AKP hükümeti içeride çığlığa dönüşen seslere kulağını tıkamakta, çözümsüzlüğün siyasetini yapmaya devam etmektedir. Şüphesiz açlık grevleri, bugün hala sorunların ve taleplerin ifade edilmesinde bir protesto yöntemi olarak kullanılıyorsa, bu çözümsüzlüğün, inkarcılığın ve faşizmin hakim olduğu bir düzenin sonucudur. Bu, tüm toplumsal muhalefete rağmen, tüm büyüyen seslere inat, ısrarla bu düzeni inşa edenlerin suçudur.
12 Eylül faşist darbesinden bu yana Türkiye sayısız açlık grevlerine tanık olmuştur. 12 Eylül’ün en büyük mirasçısı olarak iktidarı ele alan AKP hükümeti ise 12 Eylül’den de daha büyük bir karanlığı kendi baskıcı ve otoriter rejimi altında inşa ederek günümüze taşımaktadır. Savaşın, şiddetin, baskının ve inkarcılığın üzerinden beslenen AKP rejimi, bugün birçok insana “insanca yaşam” için açlığa, ölüme yatmayı çözüm olarak göstermiştir. Geçmişte darbecilere karşı yapılan açlık grevleri, bugün daha karanlık bir geleceğin ufkunu işaret eden AKP hükümetine karşı yapılmaktadır.
İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda, insani diyalogların, demokratik yaklaşımların hala bir çözüm yolu olarak görülmüyor olması, yaşanan sorunları sadece daha da büyütmekte, toplumun vicdanında telafisi mümkün olmayacak derin yaralar açmaktadır. Yıllardır acı ve ölümlerle dağlanmış bu topraklarda artık bu kadar acı yeter!
Kürt sorununda barış ve kardeşliğe, bir arada yaşam umutlarına karşı örülen barikatlarla geldiğimiz bugünkü süreçte, AKP hükümeti ısrarla çözümsüzlük politikalarını sürdürmekte, Kürt halkının demokratik taleplerine silah ve şiddetle yanıt vermektedir. Niteliğini siyasi ve insani taleplerin belirlediği açlık grevleriyle seslerini duyurmak isteyenlerle de “Aç kalan falan yok, herkes her şeyi yiyor” ifadeleri ile adeta dalga geçmektedir. Yetmezmiş gibi Kürt halkının seçilmiş temsilcilerini çözümün bir parçası yapmak yerine tasfiye etmeyi amaçlamaktadır. Kuşkusuz bugün demokrasi tarihinde başka hiçbir yerde eşine rastlanmayan olaylar ülkemizde yaşanmakta, içlerinde milletvekillerinin de bulunduğu, açlık grevlerinde yükselen sese ortak olmak isteyenlere gazla, copla yanıt verilmektedir. AKP hükümeti, artık rutinleşen tutumuyla, bir yandan kendine karşı büyüyen muhalefeti baskı ve şiddetle bastırmaya çalışmakta, diğer taraftan adeta rehavet içinde soğukkanlılıkla ölümleri beklemektedir.
AKP hükümetine sesleniyoruz, bugün kendinizi bir nebze de olsa tarih sahnesinde aklama günüdür, çok geç olmadan üzerinize düşen insani sorumluluğu yerine getirin ve açlık grevlerine artık son verin! Aksi takdirde sizlerin de altından kalkamayacağınız sonuçlar ortaya çıkacak, yaşanacak olan ölümlerin, sakatlıkların ve gerilimin sorumlusu sadece siz olacaksınız!
Artık insanlık tarihinde ölümle sonuçlanabilecek açlık grevlerine yer yoktur. Bu konuda, insani ve vicdani sorumluluğu yerine getirmeyenler, olumsuz herhangi bir sonucun bedelini çok ağır ödeyecek, tarihe zalimlikleri ile geçeceklerdir. Bu tarih de, bu halk da elbette ölümlerin, acıların, yitirilen umutların hesabını çok geçmeden bu zalimlerden soracaktır.
İnsan yaşamını hiçe sayan yaklaşımlarla ölümün değil yaşamın galip gelmesi için, bizler de emek ve demokrasi güçleri olarak, AKP hükümetini sorumluluklarını yerine getirmeye çağırıyoruz. İNSANI YAŞATMAK İÇİN BU KEZ ÖLÜM DEĞIL, YAŞAM KAZANSIN!
KESK