Anasayfa / HABERLER / KESK-AR: Savaşın, Rantın, Talanın Dindar Bütçesi Meclis’te!

KESK-AR: Savaşın, Rantın, Talanın Dindar Bütçesi Meclis’te!

2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı meclise sunuldu.  Bugüne dek “savaşa değil, eğitime sağlığa, emekçiye bütçe” diye haykıran emekçilerin talepleri yine yok sayıldı, bütçede aslan payı ise içeride ve dışarıda sürdürülen savaş politikalarına ayrıldı.

 

Bilindiği gibi gelirlerin hangi kaynaklardan sağlanacağı ve bu kaynakların nerelerde ve nasıl kullanılacağı bütçelerin ana konusunu oluşturmaktadır. Bu anlamıyla da bütçeler hükümetlerin siyasi tercihlerini yansıtmaktadır. Kaynakların toplanmasından dağıtılmasına kadar son derece adaletsiz, sosyal bir tercihi yansıtmayan ve emekçilerin üzerindeki yükü daha da ağırlaştıran bir sistem, yeni bütçenin oluşturulması ve uygulanması ile bir kez daha pekiştirilmektedir. 

Henüz taslak halinde bulunan ve meclise sunulan 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı da, AKP hükümetinin toplumsal muhalefeti baskı altında tutmaya yönelik “güvenlik” harcamalarının, Suriye’ye yönelik izlenen savaş politikaları ile katlanan savaş harcamalarının finansman bütçesini sunmaktadır. Giderek küçülen sosyal harcamaların boyutları, 24 Ocak Kararları ile başlayan emekçilerin üzerinde kemer sıkma politikasının bir devamı niteliğinde olup, emekçilerin yok olmaya doğru sürüklenen kazanılmış haklarındaki daralmanın boyutları artık tolore edilemez noktalara gelmektedir.  

Bütçe AKP Hükümetinin Siyasi Tercihlerini Yansıtıyor, Toplumsal İhtiyaçlara Dokunmuyor!

Hatırlanacağı üzere, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nda 2013 yılı için öngörülen Sağlık Bakanlığı’na ayrılan bütçe payı bir önceki yıla göre yüzde 25 azaltılmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı bütçesindeki değişim ise sadece yüzde 5 ile sınırlı kalmıştı. AKP hükümetinin siyasi tercihlerini somutlaştıran bu rakamlar, bu yıl esas harcama bütçesinin yoğunlaştırıldığı alanlar da dikkate alındığında daha bir netlik kazanmaktadır. AKP hükümeti’nin, devletin tüm şiddet aygıtlarını kendine muhalif kesimlerin üzerinde bir baskı mekanizmasına dönüştürdüğü ve Kürt sorununda izlediği askeri ve siyasi operasyon çizgisini daha da kuvvetlendirdiği alanlardan biri olan Kamu Düzeni Ve Güvenliği Müsteşarlığı harcamalarında 2013 yılı için öngördüğü yüzde 26’lık artış bu yönelimin izlerini taşmaktadır.

 

2011

Ocak-Haziran Gerçekleşen Bütçe Gideri

2012

Ocak-Haziran Gerçekleşen Bütçe Gideri

Değişim (%)

MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI

284.491

360.114

26,6

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

1.650.261

1.997.584

21

KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI

2.910

6.020

106,9

MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI

7.014.544

8.018.046

14,3

JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI

1.941.517

2.234.283

15,1

EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

5.211.835

6.120.758

17,4

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI

17.153.055

19.793.422

15,4

SAĞLIK BAKANLIĞI

8.108.447

3.891.333

-52

Yıllar içerisinde gerçekleşen bütçe harcamaları da AKP hükümetinin toplumun muhalif kesimleri üzerindeki baskıcı ve otoriter anlayışını, Kürt sorununda ve Suriye’ye yönelik izlediği savaş stratejisinin bir yansımasını sunmaktadır. Kamu Düzeni Ve Güvenliği Müsteşarlığı bütçesinin gerçekleşme rakamları da bu minvalde çarpıcıdır. 2012 Ocak-Haziran gerçekleşen bütçe gideri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 107 artmıştır. MİT bütçesindeki gerçekleşen harcama ise bu iki dönem arası yüzde 27‘ye yakın artış yaşamıştır. Tüm bu içeride ve dışarıda savaş harcamaları artarken, Sağlık Bakanlığı bütçesindeki gerçekleşen harcama ise öngörülen bütçenin yüzde 52 altında kalmıştır.

AKP Hükümeti Siyasi Kriz İçindedir, Savaş Harcamalarının Artışı Kaçınılmazdır!

İzlenen son gelişmelerden ve AKP hükümetinin içinde bulunduğu siyasi krizle de anlaşıldığı gibi, Ortadoğu’da emperyalist müdahalelerin taşeronluğunun maliyetlerinin artacağı kaçınılmazdır. Kuşkusuz bu durum son bütçe planlamasına da yansımaktadır. Sosyal harcamaları daraltan oranda savaş harcamalarının arttırılması, gelecekte daha da artacak maliyetlere şimdiden kaynak ayrıldığının da işaretlerini taşımaktadır. Bu kapsamda KESK-AR tarafından 2013 yılı bütçesine ilişkin yapılan tahmin değişikliklerinde içeride ve dışarıda savaş politikalarına ayrılan bütçenin yaklaşık yüzde 50 arttırıldığı tespit edilmiştir. 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısında ise “savunma ve güvenlik” harcamaları bu paralellikte yüzde 36‘ya yakın bir oranda arttırılmaktadır.

AKP hükümetinin daralan ekonomi kazanı ile birlikte, Suriye’ye emperyalist müdahalede üstlendiği taşeronluk görevinin ağır bedeli emekçilerin canını daha da çok yakmakta ve tüm bu ekonomik, siyasi, ideolojik krizlerin faturası yine emekçilere ödetilmek istenmektedir

Emekçilerin Vergileri İle AKP’nin Dindar ve Kindar Nesil Projesi Finanse Ediliyor

2013 yılı için Diyanet İşleri Başkanlığına ayrılan devasa bütçe payı da AKP hükümetinin siyasi tercihlerinin bir parçası olarak karşımızdadır. Dindar nesil yaratma konusundaki ısrarı ve somut adımları 4+4+4 dönüşümünde ortaya çıkan AKP hükümeti, şimdi de bu dönüşümü halkın vergileri ile finanse etme niyetindedir. 4+4+4 gerici eğitim sistemi ile eşit, parasız, bilimsel, demokratik, anadilde ve nitelikli eğitim hakkını, piyasacı, ırkçı ve tekçi eğitim anlayışına terk eden AKP hükümeti, şimdi de bütçede yaklaşık 4,5 milyar TL’lik bütçe ile Diyanet İşleri Başkanlığına pastanın aslan payını vermektedir. 2012 Yılı Bütçe Kanunu’ndaki bütçe payına göre Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu payındaki artık yüzde 22’dir. Geçen seneye göre 2013 yılı için öngörülen bütçe payı ise yüzde 13 arttırılmıştır.

Eğitimi neredeyse Milli Eğitim Bakanlığı’nın alanından çıkartıp, sermayenin ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın konusu haline getirmeye adeta ant içmiş AKP hükümeti, bu fahiş artışların yanında Milli Eğitim Banaklığı’nda ise yüzde 14’lük artışı yeterli bulmuştur. Yeryüzünde eşine ender rastlanır bir durum ile eğitime ayrılan bütçe diyanete ayrılan bütçenin yanında un ufak kalmıştır.

Kamu Harcamalarının Kesilmesi, Kadınlara Daha Ağır Ev İçi Görevleri Dayatıyor!

Bütçe, toplumsal cinsiyet eşitliğinde önemli bir yere sahiptir. Kamu harcamaları, kamu gelirleri ve vergilendirme yapıları, kadınlarla erkekler arasındaki eşitsizliği derinleştirebilir veya bu eşitsizlikle mücadele etmeyi tercih eder.

Bugün demokratikleşme yönünde daha ileri bir çizgide bulunan ülkeler hızla Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme’yi (TCDB) bütçe politikalarının merkezine koymaktadır. TCDB “Kamu bütçelerinin toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına hizmet edip etmediğini belirleyen, bu belirleme sonucunda eşitliğin tesisine hizmet etmiyorsa bu durumun değişmesi için gerekli değişimleri sunan bir süreç” olarak tanımlanmaktadır.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayabilmek için oluşturulacak mali önlemler, eşitsizliğin giderek derinleştiği koşullarla mücadele etmede devletin en ağırlık verdiği uygulamalardan biri olmalıdır. Devletin başındaki hükümetlerin en önemli görevlerinden biri eşitlikçi bir bütçe oluşturmaktır. Fakat ne yazık ki çalışma yaşamında erkek ağırlıklı bir işgücüne sahip ülkemizde, planlanan bütçeler kadınların yaşadığı eşitsizliği gidermek bir yana, var olan kadın-erkek arasındaki gelir uçurumunu arttıran ve eşitsizliği körükleyen bir anlayışa sahiptir.

İşgücüne katılım oranının yüzde 50,8 olduğu ülkemizde, erkeklerde işgücüne katılım yüzde 71,9, kadınlarda ise yüzde 30,3’tür. Ev içi görünmeyen emeklerinin ekonomiye katkısı da düşünülürse vergi politikasında kadınların teşvik edilmesi, çalışma hayatına girmelerinde destekleyici olması beklenmektedir. Fakat yine ne yazık ki AKP hükümeti bünyesinde oluşturulan bütçeler böyle bir niyet ve anlayışla hazırlanmamaktadır.

Önceki bütçelerde de olduğu gibi 2013 yılına ilişkin oluşturulan bütçede sosyal harcamaların budanması ve kamu hizmetlerinin bir hak olmaktan çıkarılması bu hizmetlerin evde kadınlar tarafından sağlanmasını kadınlara dayatmaktadır.

 

AKP hükümetinin meclise sunduğu 2013 yılı Bütçe Kanun Tasarısında kamuya ait kreşlere, misafirhanelere ve spor tesislerine hiçbir şekilde yeni personel alınmayacağı ve bu alanlara hiçbir şekilde bütçeden ödenek aktarılmayacağına ilişkin madde de kadınların yükünü daha da ağırlaştıran hamlelerden birini oluşturuyor.

Sağlık, eğitim harcamalarının kısılması, yaşlı, hasta ve çocuk bakımlarının artık kamusal bir hizmet olmaktan çıkarılması ile evde kadınlara yüklenen görev de ağırlaşmaktadır.

Kamusal hizmetlerin ticarileştirilmesi ve bir kamusal hak olmaktan çıkarılması sonucu buradan doğan açık kadınların ev içi emeğinin daha fazla sömürülmesi ile kapatılmak istenmektedir. Bu sayede sundukları karşılıksız hizmet de erkeklerin ücretlerinin daha düşük tutulmasını mümkün kılmaktadır. 

Emekçilere Kaynak Yokken, Yağmaya ve Talana Kaynak Akıyor!

AKP hükümetinin ülke ekonomisinde derinleştirdiği dış kaynak bağımlılığına dayalı büyüme modeli, küresel alanda yaşanan kapitalizmin bunalım süreci karşısında çökme riski ile karşı karşıyadır. AKP hükümeti ise bu riske karşılık, yarattığı ranta dayalı satış stratejisi ile ülke kaynaklarını hızlıca satma sürecini Kentsel Dönüşüm ve “Çılgın Projeler” ile hızlandırmaktadır. Yoğunluklu olarak yoksul emekçilerin yerleşim mekanlarını ve konutlarını yık-yap-sat modeli üzerinde yükselen Kentsel Dönüşümün maliyetinin 400 milyar doları aşacağı bilinmektedir. Her ücret zammı döneminde emekçilerin karşısına “kaynak yok” bahanesiyle çıkan AKP hükümetinin bu kaynağı “kimler” için sakladığı gerçeği, bu projeler ile netliğini korumaktadır. 

Oysaki Kaynak Var!

Sosyal harcamaları sürekli bir daralmaya sürükleyen, ücret artışlarını sefalet düzeyine indiren AKP hükümetinin oluşturduğu bütçede, “Yok” dediği kaynak Vardır! Hem de Fazlası ile vardır!

2011 yılı Ocak-Eylül dönemi için 221 milyar TL gerçekleşen bütçe gelirleri, 2012 yılı aynı döneminde 244 milyar TL’ye yükselmiştir. Vergi gelirlerinde aynı dönem içindeki artış ise yüzde 7’dir. Sadece Özel Tüketim Vergileri’ndeki artış yüzde 6 olarak gerçekleşmiştir. Yine vergi gelirlerinde 2012 yılsonu gerçekleşme tahmini 279 milyar TL olurken, 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’nda 318 milyar TL’ye doğru bir artış beklenmektedir.

Devletin görevi, topladığı vergilerle kamu hizmetlerini toplumsal ihtiyaçları gözeterek yerine getirmektir. Devlete verilen vergi toplama hakkı, bu görevin sağlanmasına yönelik dağıtım ve paylaşım sorunlarının adil ve eşitlikçi bir düzlemde çözülmesi içindir. AKP hükümetinin ise görevini yapmadığı, hatta kendi iktidar çevresinin çıkarları kapsamında verilen görevi “kötüye” kullandığı açıkça izlenmektedir. AKP hükümeti, belli grup ve sınıfların çıkarlarını korumak üzere elindeki tüm araçları dilediği şekilde kullanmaktadır. Bütçe de bunlardan bir tanesidir.

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

TÜRKİYE SPOR YAZARLARI DERNEĞİ’NE KAYYUM ATANMASINI ANTİDEMOKRATİK

Gazetecilik toplumun doğru bilgiyle donanabilmesi ve demokrasimizin denge içinde işleyebilmesi için vazgeçilmezdir. Gazetecilerin, bu önemli ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

18 − eight =

Örnek Resim