TRT’de Haber-Sen üye ve yöneticilerine yönelik baskılarla ilgili bugün Konfederasyonumuz Genel Merkezinde bir basın toplantısı düzenlendi. Genel Sekreterimiz Emirali ŞİMŞEK, Haber-Sen yöneticilerine yönelik, görevden alma, soruşturma ve sürgün uygulamalarına karşı sendikal ve hukuksal olarak sonuna kadar direneceklerini, Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ’ın konuyla ilgili mutlaka bir adım atması gerektiğini söyledi. Toplantıya katılan Haber-Sen Genel Başkanı Ali YILBAŞI ve Haber-Sen MYK üyesi Osman KÖSE basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet ABAKAY dayanışma amacıyla katıldığı basın toplantısında TRT’nin iktidarın basın bürosuna dönüştürüldüğünü söyledi.Basın açıklamamız şöyle:
KESK’in verdiği emek, demokrasi ve barış mücadelesinden rahatsız olan AKP hükümetinin faşizan yönelimi duraksamaksızın devam ediyor. Sendika yöneticilerimiz işten çıkarılıyor, sürgüne gönderiliyor, açığa alınıyor, hukuksuz gözaltılarla, keyfi tutuklamalarla cezaevlerine konuluyor.
Baştan aşağı hukuksuzluk örnekleriyle dolu bu uygulamalarla emek ve demokrasi mücadelesinin öncü gücü, kamu emekçilerinin gözbebeği KESK’i kamuoyu önünde yıpratmayı, yalnız bırakmayı; KESK’in emeğin hakkı için, demokrasi için, barış için verdiği tavizsiz mücadeleyi sekteye uğratmayı, KESK’lileri yıldırmayı, sindirmeyi amaçlıyorlar.
Bugün, bu yıldırma, sindirme operasyonlarının son halkasını, Sendikamız Haber-Sen’e yönelik baskıları kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz:
Yıllardır, TRT emekçilerinin hak ve çıkarları için mücadele etmenin yanı sıra, halkın haber ve bilgi alma hakkının savunuculuğunu yapan,
Halkın parasıyla yayın yapan TRT’nin halkın sesi, sözü, serbest kürsüsü olması için çabalayan,
Halkın TRT’sinin, halkın denetleyebileceği şeffaf bir kurum olabilmesi için mücadele eden;
TRT’deki eş-dost akraba kayırmacılığını, partizan kadrolaşmayı, usulsüzlükleri, yolsuzlukları belgeleriyle ortaya çıkaran,
Verici ihalesinde, elektron tüp ihalesinde TRT’nin trilyonlarca lira zarara uğratıldığını belgeleriyle ortaya koyan,
Adı sanı duyulmamış bir ajansa 44 milyon TL’nin nasıl aktarıldığına ilişkin belgelerin ortaya çıkmasına katkı sunan,
Haksız kazanç sağlayan usulsüz ihaleleri; adaletsizliğe yol açan usulsüz sınavları iptal ettiren,
Kişisel menfaatlerin önünü keserek, TRT’nin Hükümetlerin borazanı olmadığı gibi, yöneticilerin çiftliği de olmadığını tüm Türkiye’ye gösteren,
Halkın haber ve bilgi alma hakkını savunan,
Özerk, demokratik ve katılımcı bir TRT için mücadele eden, Haber-Sen’e, Haber-Sen yöneticilerine yönelik saldırılar yoğunlaşmıştır.
Ankara 1 no’lu Şubemizin Denetleme Kurulu üyesi Mete Muyan önce bir ay ‘geçici görev’ adı altında Diyarbakır’a gönderildi. Sonra görevi ve görev yeri değiştirildi. Şimdi, çalışma arkadaşlarından farklı, kişiye özel bir nöbet çizelgesi ile haftanın 6 günü saat 06.00–15.00 arasında işe gelmek zorunda bırakılıyor.
Ankara 1 no’lu Şube Başkanı Fatih Eroğlu ‘geçici görev’ adı altında Diyarbakır’a gönderildi.
Ankara 1 no’lu Şube Yönetim Kurulu Üyesi Korhan Rüzgar’ın Nisan 2008 – Mayıs 2009 tarihlerinde görev yeri değiştirildi.
Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Demir 2008 yılında TRT yasası ile ilgili değişiklikler TBMM Genel Kurulu’nda görüşülürken 9 Mayıs 2008 tarihinde Ankara’da bulunduğu için hakkında Parlamento Haberleri Müdürü Kudret Doğandemir ve muhabir Gökhan Gönültaş’a zorla baskıyla tutanak imzalatıldı.
2005/14 sayılı Başbakanlık genelgesinin 9. maddesine gören 20–21 Mayıs 2008 tarihlerinde izinli sayılan Mehmet Demir sendika merkez yönetim kurulu toplantısının olağanüstü nedenlerden dolayı uzaması nedeniyle 22 Mayıs 2008 tarihinde de izin talep etmesine rağmen, bu talebi kabul edilmedi. Üstelik Ankara’da olduğu bilindiği halde 22 Mayıs 2008 günü için görev yazıldı ve daha sonra bu göreve gitmediği gerekçesi ile hakkında soruşturma açıldı ve KINAMA CEZASI verildi.
Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Osman Köse üzerinde 23 Mart 2009 tarihinden bu yana Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanlığı’nda terör estiriliyor.
Osman Köse,
25–30 Nisan tarihlerinde Erzurum, Kars ve Iğdır’da,
11–13 Mayıs tarihlerinde Sinop’ta,
17–20 Mayıs tarihleri arasında Samsun’da görevlendirildi.
Bu tarihlerde Yurt Haberleri Müdürlüğü’nde Osman Köse’nin dışında 5 muhabir daha çalıştığı halde bu görevler için özellikle Osman Köse seçildi.
Bütün bu baskıların nedeni elbette Haber-Sen’in TRT’deki gerici, baskıcı ve partizan yönetime karşı durmasıdır.
Haber-Sen, Sesimizin, şarkılarımızın, türkülerimizin susturulmasını engellemiştir.
Haber-Sen, TRT yasasını değiştirip, sanatçıları Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, öteki TRT çalışanlarını başka kurumlara gönderme isteğine direnerek, tasarının değiştirilmesini sağlamıştır.
Haber-Sen, Kapatılmak istenen radyoları mücadele ederek açık tutturmuştur.
Haber-Sen, Halkımızın TRT’ye aktardığı her kuruşun takipçisi olmuştur.
Haber-Sen, Kamu hizmeti yayıncılığının yegâne bekçisi olmuştur.
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ve ekibinin bunlardan rahatsız olması, bunlar karşısında baskılara başvurması şaşırtıcı değildir.
Ekranlarda, sahnelerde, vitrinde BBC yayıncılığını öven, onu örnek aldığını söyleyenler, sahne gerisinde, kamera arkasında bir anda asıllarına rücû ettiler.
Üyelerimiz üzerinde baskı kurdular ve sendikamızdan istifa etmeye zorladılar.
Sendika yöneticilerimiz hakkında soruşturma üzerine soruşturma açtılar.
Yöneticilerimiz aleyhine tutanaklar düzenleyip zorla TRT emekçilerine imzalattılar. Yöneticilerimizi, temsilcilerimizi ‘geçici görev’ adı altına sürgüne göndermeyi alışkanlık haline getirdiler.
Değerli Basın Emekçileri,
TRT yönetimi, sendikamız Haber-Sen’in TBMM KİT Komisyonu görüşmelerini izlemesinden rahatsız olmaktadır.
I. KİT KOMİSYONU VAK’ASI
TRT Yönetimi, Osman Köse’nin Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu üyesi olarak TBMM’de TRT’nin görüşüldüğü KİT Komisyonu toplantısını izlemesinden de rahatsız olmaktadır.
2008 yılında yapılan TBMM KİT Komisyonu toplantısından sonra TRT Dış Yayınlar Dairesi Haber Müdürlüğü’nde çalışan Osman Köse’nin çalışma saatleri değiştirildi. Bu tarihe kadar saat 24.00-07.00 arasında nöbet tutan Osman Köse, bu nöbet diliminden çıkarıldı ve çalışma saatleri 09.00-18.00 arasına kaydırıldı.
II. KİT KOMİSYONU VAK’ASI
4 Haziran 2009 tarihinde TBMM KİT Komisyonunda TRT görüşülecekti. TRT yönetimi bu kez önlemini “testi kırılmadan” almayı kafaya koyduğu için, 15 yıldır hiçbir yurtdışı görevine göndermediği Osman Köse’yi tam da KİT komisyonu tarihinde yurtdışına göndermeye karar verdi.
Osman Köse, 4–6 Haziran tarihleri arasında TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın Hırvatistan ziyaretini izlemek üzere görevlendirildi.
Ancak ne var ki, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın ziyareti son anda iptal edildi.
Osman Köse’yi 4 Haziran tarihinde Ankara’da görmek istemeyen TRT yönetimi aceleyle başka bir görev buldu:
Osman Köse, bu kez Karadağ’a gidecek ve 3-5 Haziran tarihlerinde Güneydoğu Avrupa Devlet Başkanları Zirvesi’ne katılan Devlet Bakanı Mehmet Aydın’ın temaslarını izleyecekti.
Böylece, 20 yıllık meslek hayatında sadece 1 kez yurtdışına gönderilen Osman Köse, 1 haftada iki yurtdışı görevlendirmesini üst üste hak etmeyi başardı.
Osman Köse, Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu’nun o tarihlerde yaşanan bazı olaylar nedeniyle olağanüstü toplanacağını bu nedenle 2005/14 sayılı Başbakanlık Genelgesi gereğince izin talebi olduğunu belirtti.
Bu yöndeki yazıyı Yurt Haberleri Müdürlüğü ile Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanlığı’na iletti. Ancak Haber Dairesi yönetimi görevlendirmeden vazgeçmedi.
Haber-Sen Genel Merkezi’nden gönderilen yazıya rağmen Osman Köse hakkında “göreve gitmediği” için soruşturma açıldı.
Üstelik soruşturma konusuyla Osman Köse’nin yaptığı görevin hiçbir ilgisi olmamasına rağmen, yöneticimiz görevden uzaklaştırıldı.
Buradaki kasıt ve art niyet çok açıktır.
Bu haksız ve hukuksuz görevden uzaklaştırma yargıdan dönecektir.
Değerli Basın Emekçileri,
AKP iktidarının KESK’e yönelik baskıları arttırması, örneklerini sıkıyönetim dönemlerinde, cunta dönemlerinde gördüğümüz faşizan uygulamalardan medet umması AKP’nin emek düşmanı, demokrasi düşmanı yüzünü artık tartışmasız bir biçimde ortaya çıkarmıştır.
Bu tür baskılar, hatta bundan daha ağırları, bugüne kadar ne Haber-Sen’i yıldırabilmiştir, ne de KESK’i. KESK bu tür baskıların çok daha ağırlarını göğüslemiş, fiili ve meşru mücadele geleneğini ısrarla savunmuştur.
Siyasi iktidar içine girdiği bu baskıcı, faşizan yönelimi terk etmelidir.
Yoksa emeğe, demokrasiye ve barışa karşı atacağı her adımda karşısında KESK’i bulacaktır.