Devlet Personel Başkanlığı (DPB) ve Türk Kamu İşletmeleri Birliğince yürütülen çalışmalar doğrultusunda, 06-08 Mart 2015 tarihlerinde gerçekleştirilen “II.KİT Çalıştayına” konfederasyonumuz adına katılan Genel Sekreterimiz Hasan Toprak, KİT personelinin yaşadığı sorunları ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerimizi paylaşmıştır.
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin yöneticileri, Maliye Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Kamu Emekçileri Konfederasyonlarının temsilcilerinin katıldığı toplantıya konfederasyonumuzu temsilen Genel Sekreterimiz Hasan Toprak ve uzmanımız Özgür Yılmaz katılmıştır.
Devlet Personel Başkanı Mehmet Ali Kumbuzoğlu ve Başkan Yardımcısı Enes Polat tarafından yönetilen, Devlet Personel Başkan Yardımcısı Adem Dinç ile Daire Başkanları, Fatma Yiğiter Kara, İbrahim İnan, Hanife Özer ile Türk Kamu İşletmeleri Birliği Genel Sekreteri Caner Topkara’nın da hazır bulunduğu çalıştay kapsamında düzenlenen dört oturumda KİT’lerde Personel Alım Sistemi , Ücret Sistemi, Sicil ve Başarı Değerleme Sistemi, Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği konularında mevcut durum, yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri değerlendirilmiştir.
DPB yöneticileri çalıştayda ele alınan konuların ve tarafların önerilerinin 26 Mart’ta yapılması planlanan Kamu Personeli Danışma Kurulu toplantısına sunulacağını kaydetmiştir.
KİT’lerde Personel Alım Sistemi konulu birinci oturumda Devlet Personel Başkanlığı tarafından yapılan sunumda daha çok KİT yöneticilerinin aktardığı bilgiye dayanılarak, personel alımında yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri sıralanmıştır.
“KİT’lerde Yaşanan Sorunların Kaynağında Özelleştirme ve Taşeronlaştırma Politikaları Yatmaktadır”
Oturumda Konfederasyonumuz adına söz alan KESK Genel Sekreterimiz, öncelikle 24 Ocak 1980 kararları ile ülkemizde yaşanan iktisadi dönüşüme paralel olarak 1986 yılından itibaren hayata geçirilen özelleştirme politikalarının KİT çalışanlarının yanı sıra toplum üzerinde yarattığı yıkıma dikkat çekmiştir. Konuşmasında özelleştirmeler sonucunda halkın birikimlerinin ürünü olan KİT’lerin adeta sermayeye peşkeş çekildiğini vurgulayan Genel Sekreterimiz, “Kürek çeken değil, dümen tutan devlet, anlayışıyla başlatılan özelleştirmeler sonucunda ‘devlet et mi satar’ denildi. Et Balık Kurumu satıldı, bugün hayvancılığın da bitirilmesiyle et ithali yapar hale geldik. ‘Devlet kömür mü çıkarır’ denilerek maden ocakları rödavans sistemi ile sermayeye teslim edildi. Madenciliğin, işçi sağlığı ve güvenliğinin temel kurallarını çiğneyerek üretim yapan maden patronlarının aşırı kar hırsının bedeli Soma’da, Ermenek’te iş cinayetlerinde kaybettiğimiz işçilerimiz ödettirildi. Kısacası halkın, kamunun yararına kürek çekmekten vazgeçenler dümeni de gözünü kar hırsı bürüyen sermayeye teslim etmiştir” diye konuştu.
KİT’lerin özelleştirilmesi ile personel sayısında ciddi düşüş yaşandığına dikkat çeken Genel Sekreterimiz, DPB rakamlarına göre 1985 yılında KİT’lerde istihdam edilen toplam personel sayısı 653 bin iken bugün 132 bin civarında olduğunu, diğer taraftan tüm kamu alanında olduğu gibi KİT’lerdede taşeron-güvencesiz istihdam yaygınlaştığını kaydetmiştir. Dolayısıyla aynı işi yapan ancak farklı istihdam türlerine göre istihdam edilen personel arasında ücret, çalışma saatleri, sosyal haklar gibi temel konularda farklıklar yaşandığına dikkat çeken Genel Sekreterimiz bu tabloya rağmen özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarına devam edilmesinin yaşanan sorunları katladığını vurgulamıştır.
“Mülakatın Diğer Adı Torpil, Kayırma ve Kadrolaşmadır “
DPB’nin 21 Ocak 2015 tarihinde KİT yöneticileri ile bir değerlendirme toplantısı yaparak çalıştay sunumunu belirlediğine dikkat çeken Genel Sekreterimiz bu nedenle sunumda KİT personelinin değil daha çok KİT yönetiminin sorunlarının yansıtıldığına dikkat çekmiştir. Genel Sekreterimiz oturumda DPB adına yapılan sunumun ve özelikle personel alımında merkezi yazılı sınav yerine mülakatı daha öne çıkaran değerlendirmelere karşı çıkarak Mülakat yönteminin bugüne kadar yaşanan örneklerinin torpil, kayırma ve kadrolaşmaya hizmet ettiğini açıkça ortaya koyduğunu ifade etmiştir. Buna rağmen Devlet Su İşleri (DSİ) ve Orman Bakanlığının bazı birimlerinde mülakatla personel alımı yapıldığına dikkat çeken Genel Sekreterimiz konuşmasında özellikle DSİ’de ÇED raporu düzenlemekle görevlendirilecek mühendis kadrolarının alımında mülakat yönteminin uygulanmaya başlanmasının manidar olduğunu vurgulamıştır.
KESK Genel Sekreterimiz bu noktada 399 sayılı KHK’nın nakil, fazla mesai, harcırah, ek ödeme adaletsizliği, hülle atama gibi personel aleyhine düzenlemelerini görmezden gelerek “yerleştirilen personel bir süre sonra başka kurumlara geçmenin yolunu arıyor, yerleştiği pozisyonu basamak olarak kullanıyor” gibi değerlendirmeler yapılmasının da karşılığı olmadığının altını çizmiştir.
Personel istihdamında öncelikle taşeron istihdamdan vazgeçilmesi gerektiğini kaydeden Genel Sekreterimiz torpil, kayırma, siyasi müdahalelere açık olan mülakat yöntemi ile personel alınmasına KESK olarak karşı olduğumuzu bir kez daha vurgulayarak mülakat yöntemi ile personel alımının derhal durdurulması gerektiğini kaydetmiştir. Kurumların denetimden uzak şekilde kendi açtıkları sınavlarla personel alımına gitmemesi için KİT Personelinin merkezi sınavla alınması gerektiğinin altını çizmiştir.
“Adaletsizliğin Giderilmesi İçin Mevcutta Beş Olan Temel Ücret Gruplarının Sayısı Düşürülsün”
Çalıştayın “KİT’lerde Ücret Sistemi” başlıklı ikinci oturumunda, DPB adına KİT ve Özelleştirme Daire Başkanı Fatma Yiğiter Kara’nın yaptığı sunumda mevcutta 399 sayılı KHK II sayılı cetvele göre istihdam edilen KİT personelinin 5 ücret grubu olarak düzenlenmesinde yaşanan sorunlara değinilmiş, KİT yöneticilerinin görüşlerine de yer verilen sunumda mevcutta 139 olan unvan sayısının mümkün mertebe birleştirilmesi önerilmiştir. Ücret gruplarının sayısının azaltılmasının da mümkün olduğunun kaydedildiği sunumda KİT personelinin ücretlerinin; yapılan işin tehlike derecesi, iş yerinin olduğu bölge-il koşullarının zorluğu, projenin çapı ( büyük projeler kapsamında çalışanları gözeten), gibi temel üç kıstas gözetilerek belirlenmesini de gündeme getirilmiştir.
Oturumda söz alan KESK Genel Sekreterimiz ise konfederasyonumuzun ve KİT’lerde örgütlü üye sendikalarımızın 5’li ücret gruplandırmasının yarattığı adaletsizliklere başından beri dikkat çektiğini hatırlatarak DPB’nin sunumunda bu durumun bir kez daha gözler önüne serildiğine dikkat çekmiştir.
Hem 399 sayılı KHK’ye tabi personel ile 657 sayılı yasaya tabi personel arasındaki hem de farklı KİT’lerde çalışan personelin kendi arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi için; temel ücretin unvanlara göre belirlenmesi gerektiğini kaydeden KESK Genel Sekreterimiz II sayılı cetvele tabi personel bakımından ücret gruplarının eğitim durumları, vasıfları gözetilerek 3’e düşürülmesi gerektiğini belirtmiştir. KESK Genel Sekreterimiz unvanlara göre belirlenecek temel ücrete işin nitelik, tehlike ve zorluk koşulları gözetilerek ek yapılmasının anlamlı olacağını ancak “büyük projeler” gibi KİT yöneticilerinin hatta siyasi iktidarların kendi kriterlerine göre belirlemesine açık bir kıstasın temel ücrete ek bir kıstas olarak kullanılmasına karşı olduğumuzu ifade etmiştir.
“KİT Personelinin Ücret Konusunda Yaşadığı Sorunlar Sadece Ücret Gruplarından İbaret Değil”
Oturumun KİT yöneticilerinden gelen talepler dikkate alınarak sadece ücret gruplarında yaşanan sorunla sınırlanmasının doğru olmadığını vurgulayan KESK Genel Sekreterimiz, KİT personelinin ücret başlığı altında yaşadığı temel sorunları: Fazla Çalışma Ücreti ve Ek Ödemelerde Yaşanan Adaletsizlik, Vergi Dilimi Sonucu Ücretlerde Yaşanan Erime, Gece Çalışması Yapan Personele Yıpranma Payı Ödenmemesi, Vekaleten görev yürüten personele “Vekalet Ücreti” Ödenmemesi, Sahada çalışan personele Arazi ve Yeraltı Tazminatı ödenmemesi, MKE ve TCCD Personeline 2008 yılına kadar ödenen Filli Hizmet Süresi Zammının Ödenmemesi, Veznedar olarak çalışan personele Kasa Tazminatı Ödenmemesi, Personelin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olan Harcırah oranları ana başlıklarında ifade etmiş ve çözüm önerilerimizi paylaşmıştır.
“II Sayılı Cetvele Tabi Çalışan Personelin Sicil Notu Uygulaması Ve Buna Bağlı Olarak Başarı Ücreti kaldırılsın. En Yüksek Başarı Ücreti Tutarı Temel Ücrete Dahil Edilsin”
Çalıştayın “KİT’lerde Sicil Ve Başarı Değerleme Sistemi konulu” oturumunda DPB uzmanı Mehmet Saydam tarafından yapılan sunumda 399 sayılı KHK II sayılı cetvele göre istihdam edilen KİT personeline başarı ücreti ödenmesinde amirleri tarafından verilen sicil notunun temel alındığı, buna göre amirinden A notu (90-100 puan) alan personele temel ücretinin %8’i, B notu (76-89 puan) alan personele temel ücretin %4’ü, C notu (60-75 puan) alan personele temel ücretin %2’si tutarında başarı ücreti ödemesi yapıldığını hatırlatmıştır. Yapılan araştırmaların personelin %99,72’sine A notu verilerek temel ücretin %8 ‘i tutarında başarı ücreti ödendiğini gösterdiğinin aktarıldığı sunumda KİT yöneticilerinin bir bölümünün ‘başarı ücreti ile personelin başarısı arasında bir bağlantı olmadığı’ noktasından hareketle performansa dayalı yeni bir sisteme geçilmesini savundukları kaydedilmiştir. Ardından Eti Maden İşletmeleri Genel Müdür Yardımcısı Muhsin Ganioğlu ve İnsan Kaynakları Yönetimi Dairesi Başkanı Hızır Günindi tarafından konu hakkında “Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde Uygulama Örneği” sunumu yapılmıştır.
Oturumda konfederasyonumuz adına söz alan KESK Genel Sekreterimiz 399 sayılı KHK II sayılı cetvele göre istihdam edilen KİT personelinin ücret kalemlerinin temel ücret, başarı ücreti ve kıdem ücretinden oluştuğunu hatırlatarak personele amirin subjektif değerlendirmelerine bağlı sicil notu sistemi ile başarı ücreti ödenmesinin yanlış olduğunu ifade etmiştir. DPB sunumuna göre personelin %99,72 sine verilerek temel ücretinin %8’i tutarında başarı ücreti ödendiğine dikkat çeken Genel Sekreterimiz “Eğer Devlet Personel Başkanlığının bu rakamları doğruysa, yani fiiliyatta personelin %99,72 si temel ücretinin %8’i oranında başarı ücreti ödeniyorsa geriye kalan %0,28 ‘sini amirlerin subjektif kriterlere dayalı verdiği sicil notu ile cezalandırmanın ne anlamı var? Zira uyarı ya da kınama cezası alan ya da yazılı olarak dikkati çekilen personelin, bir sonraki yıla sicil notu ve buna bağlı olarak başarı ücreti %4 oranından düşmekte ve bu sebeple de söz konusu cezalar her ay aylıktan kesme cezasıymış gibi mükerrer sonuçlar doğurmaktadır” diye konuşmuştur.
KESK Genel Sekreterimiz bu noktada konfederasyonumuzun 657 sayılı DMK’da sicil notu uygulamasının kaldırılmasından hareketle, II sayılı cetvele tabi çalışan personelin sicil notu uygulamasının ve buna bağlı olarak Başarı Ücretinin kaldırılmasını ve en yüksek başarı ücreti tutarının temel ücrete dahil edilmesini önerdiğini ifade etmiş, bugüne kadar yaşanan örneklerinden hareketle iş yükünü daha da artırmakla kalmayıp çalışanları birbiri ile rekabete sürükleyen performans sistemine şiddetle karşı çıktığımızın altını bir kez daha çizmiştir.
“Hülle Atamaya Son Verilmeli, Görevde Yükselmede Sözlü Sınav Kaldırılmalı”
Çalıştayın “KİT’lerde Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği” başlıklı son oturumunda DPB uzmanı Mehmet Saydam konu hakkında yaşanan sorunlara ve bu sorunlara ilişkin KİT yöneticilerinden gelen çözüm önerilerine yer verilen bir sunum yapmıştır.
Oturumda konfederasyonumuz adına söz alan KESK Genel Sekreterimiz konu hakkındaki özet görüşlerimizi aşağıdaki başlıklarda ifade etmiştir.
KİT’lerin her 2 yılda bir görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı açmasının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vekalet suretiyle yürütülen bütün görevlerin en geç 1 yıl içinde sınav açılarak asil kamu emekçisi eliyle gördürülmesi konusunda yasal zorunluluk getirilmelidir.
KİT’lerde taşra müdür yardımcılığı (grup müdür yardımcılığı veya işletme müdür yardımcılığı gibi) kadroları görevde yükselmeye tabi kadrolar değildir. Bu sebeple de kurumlar bu kadroları hülle atama için basamak olarak kullanmaktadırlar. Önce bu kadroya sınavsız atama yapılmakta ve bu şekilde I sayılı cetvele geçirilen kişiler, I sayılı cetvel içinde başka kadrolara sınavsız atanarak sınavdan muaf tutulmakta, böylece hem yönetmeliğin etrafı dolanılmakta, hem de liyakate uygun yükselme gerçekleşmemektedir. Bu sebeple de I sayılı cetvele dahil tüm kadro ve pozisyonlar görevde yükselme sınavına tabi olmalıdır.
Görevde yükselme sınavları bakımından sözlü sınav kaldırılmalı; denetime açık, şeffaf şekilde yazılı sınav yapılmalıdır. Şayet sözlü sınav yapılacaksa sınavlar kamera sistemi ile kaydedilmeli ve sınava giren tüm adayların bu kayıtlara erişim ve denetimi mümkün olmalıdır. Yine sözlü sınav ile yazılı sınavın ortalamasında, yazılı sınavın ağırlık oranı sözlü sınavın en az iki katı olmalıdır.
Çalıştayın kapanışında tekrar söz alarak oturumların genel olarak KİT yöneticilerinin beklentilerine göre planlandığına bir kez daha dikkat çeken Genel Sekreterimiz konuşmasında KİT personelinin diğer sorunlarına ilişkin konfederasyonumuzun önerilerini ise aşağıdaki başlıklarda ifade etmiştir.
- Lojman dağıtımında görev tahsisli lojman uygulaması ortadan kaldırılmalı, tüm lojmanlar sıra tahsisli hale getirilmelidir. Şayet bunun yapılmaması halinde görev tahsisli lojman sayısı, sıra tahsisli lojman sayısının %25’i ile sınırlandırılmalıdır.
- Ayrıca Sivil Savunma Uzmanı gibi kadrolar I sayılı cetvele tabi olduklarından, bu personel için sicil notu kaldırılmıştır. Ancak sicil notu sıra tahsisli lojman puanlamasına esas alınan bir kriter olduğundan bu durumdaki personel, sicil notu 0 şeklinde kaydedilerek sıra tahsisli lojman sıralamasında geri plana düşmektedir. Bu bakımdan sicil notunun lojman puanlaması için bir kriter olması uygulamasına son verilmelidir.
- Yine II sayılı cetvele tabi personele eş, sağlık ve eğitim özrüne göre nakil hakkı tanınmalıdır. Özellikle EŞ Durumu özrü, mutlaka düzenlenmeli; bu durumdaki personele başka KİT’e veya genel bütçeli kurumlara atanma hakkı tanınmalıdır.
- Ait olduğu yıl içinde kullanılmayan yıllık izinler, sonraki yıllara aktarılmalı veya o yılın sonunda kullanılmayan izin süreleri için kişilere ücret ödenmelidir.
- Hukuken hiçbir geçerliliği olmayan “sendika yasağı” ve “idarenin koşulsuz fesih hakkı” KİT personelinin TİP sözleşmesinden çıkartılmalıdır.