Muhafazakarlık Ve Din Örtüsü Altında Yeni Kuşakların Biatçı İşgücü Olarak Yoğurulmasına İtiraz Ediyoruz” İş Bırakma Eylemini Destekliyoruz…

12 Şubat 2015 KESK’ e üye sendikalarımızın Genel Başkanlarının katılımıyla Konfederasyonumuz binasında gerçekleştirilen basın toplantısı ile AKP hükumetinin, Laik-bilimsel-anadilinde eğitim anlayışı ile temelden çelişen, zorunlu din dersi uygulamasıyla ve daha da çağ dışı bir yapıyla eğitim sistemini yeniden biçimlendirilmek istemesine karşı üye sendikamız EĞİTİM SEN öncülüğünde “Laik, Bilimsel, Anadilinde Eğitim ve Demokratik Yaşam” için 13 Şubat’ta boykot ve iş bırakma eyleminin yapılacağı belirtilerek tüm vatandaşlarımızın bugününü ve geleceğini etkileyen ve katlanarak büyüyen bu sorunlara karşı çocuklarını bir gün okula göndermemeye, EĞİTİM SEN’in bir günlük iş bırakma eylemini desteklemeye çağırıyoruz denildi.

Basın açıklamasını Eş Genel Başkanımız Şaziye Köse okudu. Açıklama metni aşağıdadır.

Muhafazakarlık Ve Din Örtüsü Altında Yeni Kuşakların Biatçı İşgücü Olarak Yoğurulmasına İtiraz Ediyoruz”  İş Bırakma Eylemini Destekliyoruz…

Devletin AKP’lileştirilmesi sürecini tamamlayan, yekpare bir iktidar hırsıyla kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran AKP, toplumsal yaşamın da tekçi ve tamamen sağ muhafazakâr değerlere göre dizayn edilmesi çalışmalarını doz artırarak devam ettirmektedir.

Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren, toplumun dini kurallara göre baskı altına alınması örneği yanı başımızda yüz binlerce insanın yaşamına mal olurken ne yazık ki AKP de aynı yolda yürümekte beis görmüyor. AKP, tekçi anlayış üzerinden toplumda ayrıştırma yaratarak kutuplaşmaya yol açmakta ve buradan iktidarını korumayı, sağlamlaştırmayı amaçlamaktadır.

AKP iktidarı dönemlerinde hayata geçirilen politika ve uygulamalar sonucu farklı inanç, mezhep ve kimliklere sahip kesimler üzerindeki fiili baskı artık dayatma haline gelmiştir. “Tek din, tek mezhep, tek cins, tek dil” anlayışının Ortaçağ’da kalmadığı, geçmiş dönemlerde benzer uygulamalar olsa da, AKP döneminde temel bir politika haline geldiği ve yaşamın her alanına indirgendiği görülmektedir.

İktidarın gizleme ihtiyacını duymadığı “dindar nesil” yetiştirme isteği doğrultusunda eğitim alanında sistematik bir politika hayata geçirilmektedir. Uzunca bir süredir eğitim sistemi “tek din, tek mezhep” anlayışına uygun olarak dini kurallara göre biçimlendirilmek istenmektedir.

19. Milli Eğitim Şurası`nda alınan ve laik-bilimsel-anadilinde eğitim anlayışı ile temelden çelişen Şura kararları önümüzdeki dönem hayata geçirilecek dinsel eğitimin nasıl olacağını açığa çıkarmıştır.

12 Eylül askeri darbesi sonrasında uygulanmaya başlanan zorunlu din dersi uygulaması, tüm uluslararası sözleşmelere ve AİHM kararlarına rağmen AKP iktidarı tarafından devam ettirilmektedir. Alevi yurttaşlarımıza yönelik ayrımcı politikaların yanı sıra cem evlerinin “kültür evleri” gibi ele alınarak özünden boşaltılmasında ısrar edilmektedir.

Eğitim sisteminde dinselleşme uygulamalarının yanı sıra piyasalaşma ve sermayenin eleman ihtiyacına uygun programlar hayata geçirmede de ciddi artış söz konusudur. Eğitim alanında güvencesiz ve angarya çalışma neredeyse temel istihdam biçimi haline getirilmiştir.Öğretmen ve derslik açıkları ile atama bekleyen öğretmenler sorunu yıllardır katlanarak devam etmektedir.

Öte yandan, AKP’nin dilinden düşürmediği ancak bugüne kadar gereğine dair en ufak bir adım atmadığı “çözüm süreci”ne rağmen hala anadilinde eğitim verilmemekte, “bölünme” paranoyası ile bir kez daha tekçi politikada ısrar edilmektedir. Vatandaşların anadilinde eğitim için kendi olanaklarıyla yapmaya çalıştığı okullar da yıkılmakta, yasaklanmaktadır. Asimilasyon politikaları güncellenerek sürdürülmektedir.

Sermayenin talepleri doğrultusunda hareket eden AKP,  “yeni güvenlik paketleri”ni devreye sokarak itirazları şiddet ve güçle bastırmaya çalışıyor. Salı günü İzmir Valiliği’nin okullara gönderdiği yazı, “13 Şubat günü yapılacak olan iş bırakma eylemi ile ilgili “Gezi isyanı”na atıfta bulunarak, bu eylemin AKP’ye karşı yapıldığını ve önünün alınması gerektiğini, katılacak olan eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin derhal disiplin soruşturmasına gönderileceğini” ve eylemin yasaklandığını bildiriyor. Toplumun ve öğrencilerinin geleceğini korumak, geleceksizleştirmeye karşı eylem ve etkinlik düzenlemek EĞİTİM SEN’in görevidir. Baskı, soruşturma ve ceza tehditleriyle eğitim alanında yapılan düzenlemelere itiraz eden tek sendika olan EĞİTİM SEN susturulmaya çalışılıyor.

Eğitim alanında yoğunlaşsa da tüm vatandaşlarımızın bugününü ve geleceğini etkileyen ve katlanarak büyüyen bu sorunlara karşı sendikamız EĞİTİM SEN “Laik, Bilimsel, Anadilinde Eğitim ve Demokratik Yaşam” için 13 Şubat’ta boykot ve iş bırakma eylemi gerçekleştirecektir.

Eylemi barış, demokrasi ve özgürlük mücadelemizin bir parçası olarak oldukça önemli buluyor, KESK ve bağlı diğer sendikalarımız olarak destekliyoruz. Sermayenin yeni kuşakları yoğurmak, onları kendi birikim süreçlerinin mantığı içinde devinen ve eyleyen öznelliklere dönüştürmek üzere uygulamakta olduğu beden, disiplin, cinsiyet, üreme ve işgücü rejimi, bizi ilk elden ve doğrudan ilgilendiriyor. Bundan dolayı, bu rejimi çelmeye, ona karşı net bir duruşu temsil etmeye ve tahakküme karşı bütün özgürlük arayışlarını teşvik etmeye, kendi alanımızda etkin bir taraf olmaya devam edeceğiz.

Bunun için: İşçi sendikalarını, meslek örgütlerini, tüm demokrasi güçlerini, velileri, öğrencileri, kendi geleceklerini korumaya, “demokratik, laik, bilimsel ve anadilinde eğitim ve demokratik yaşam” talebini yükseltmek için çocuklarını bir gün okula göndermemeye, EĞİTİM SEN’in bir günlük iş bırakma eylemini desteklemeye çağırıyoruz.