25 KASIM, diktatörlüğe başkaldıran kadınların mücadelesidir.
25 KASIM, ataerkil şiddete karşı direnen kadınların isyanıdır.
25 KASIM, sermaye sömürüsüne karşı emeğine sahip çıkan kadınların simgesidir.
25 KASIM, savaşa, militarizme ve ırkçılığa karşı kadınların eşit ve özgürce bir arada yaşama kararlılığıdır.
25 KASIM, erkek egemen sisteme ve tecavüzcülerine karşı mücadele yürüttükleri için katledilen Mirabel kız kardeşlerin direniş mirasına dünyanın dört bir yanında alanlara çıkarak sahip çıkan milyonlarca kadının yarattığı umuttur.
Biz Türkiye’ li kadınlar bu yıl 25 Kasım’ ı faşizmin gölgesinde karşılıyoruz. Darbelerin içi içe geçtiği, içeride ve dışarıda kirli savaş politikalarının yürürlükte olduğu, OHAL ve KHK’ lerle her türlü hukuksuzluğun ve keyfiliğin dayatıldığı, cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği, taciz ve tecavüzün artmakla beraber yasal kılıflarla meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir süreçte erkek-devlet şiddetiyle hayatlarımız üzerinde cinsiyetçi bir abluka kurulmak isteniyor.
Darbe fırsatçılığıyla iş güvencemiz yok edilmek isteniyor. KHK’lerle hukuksuz ve keyfi bir biçimde işimize son veriliyor. Esnek-kuralsız ve güvencesiz çalışma kadın emeğine dayandırılarak yaygınlaştırılmak isteniyor.
Darbe fırsatçılığıyla kadın örgütlülüğü, kadın kurumsallaşması ve kazanımları yok edilmek isteniyor.
Darbe fırsatçılığı ve OHAL bahanesiyle sokaklar ve alanlar kadınlara kapatılarak, sesimizi ve itirazımızı duyurmamız engellenmek isteniyor.
Darbe fırsatçılığıyla seçilmiş siyasetçiler, yazarlar, akademisyenler, sendikacılar, gazeteciler kısaca mücadele eden kadınlar hukuksuz bir biçimde gözaltına alınıp tutuklanarak kadın mücadelesine gözdağı verilmek isteniyor.
Darbe fırsatçılığıyla kamusal alan dinci muhafazakârlıkla yeniden şekillendirilerek kadınlar ev içine hapsedilmek isteniyor.
AKP Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Önündeki En Büyük Engeldir!
Erkek şiddeti artarak devam ediyor. 2016 yılının ilk on ayında en az 220 kadın erkekler tarafından katledildi. AKP hükümeti kadına yönelik şiddetle mücadele etmek bir yana, şiddete uğrayan kadınlarla dayanışma içinde olan ve şiddetle mücadele eden onlarca kadın derneğinin kapısını mühürleniyor, kayyımların ilk icraatı kreşler ve kadın birimlerini kapatmak oluyor. Haksız tahrik indirimleriyle, tecavüzü tıbbi patolojiye indirgeyen hadım yasalarıyla, yakın zamanda ise bir utanç belgesine imza atarak cinsel istismarı aklayan, tecavüzü ve çocuk evliliklerin meşrulaştırılmak istendiği yasa önergesiyle kadın düşmanlığına hız kesmeden devam ediyor. Hükümet temsilcilerinin hemen her gün kadını aşağılayan yeni söylemleri kadına yönelik şiddeti arttırıyor. Kadınların giydikleri kıyafetler nedeniyle sokak ortasında uğradığı şiddet, bizzat başbakan’ın söyleminde övgüyle karşılık buluyor.”Adam gibi ölmek var, bir de madam gibi ölmek var” söylemi, adamlık ölçüleriyle davranıp her gün en az üç kadını katleden katillere davetiye çıkarıyor.
Erkek şiddeti ideolojiktir ve kaynağını erkek egemen anlayıştan, gücünü erkek egemen siyasetten alır. Biz kadınlar, cinsel istismarı aklayan yasa tasarısına engel olduğumuz gibi erkek yargının, erkek siyasetin ve erkek egemen anlayışın hayatlarımızı karartmasına izin vermeyeceğiz.
Biz KESK’li kadınlar,
*Darbeyle mücadele adı altında toplumsal muhalefete yönelik başlatılan susturma, korkuya esir edilme, biat ettirme politikalarına,
*Kamunun piyasacı, tekçi, mezhepçi ve cinsiyetçi biçimde yeniden yapılandırılarak iş güvencemizin ortadan kaldırılmasına,
*Esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın dayanağı yapılan kadın emeğinin sömürülmesine,
*Gazetecisinden akademisyenine, seçilmiş milletvekilinden belediye başkanlarına, siyasetçisinden sendikacısına, muhalif kadınlara dönük geliştirilen baskı, gözaltı ve tutuklamalara,
*Eğitim alanı başta olmak üzere, kamusal alanın tamamında geliştirilen muhafazakâr ve anti laik uygulamalara,
*Hadım yasalarıyla, haksız tahrik indirimleriyle, rıza yaşını düşüren yasal tasarılara, tacizi, tecavüzü ve kadın cinayetlerini meşrulaştıran erkek yargıya,
*Kürtajı fiilen yasaklayan, çocuk yaşta evliliği ve çok çocuk doğurmayı teşvik eden yasal düzenlemelerle kadın bedenini denetim altında tutmayı hedefleyen siyasal anlayışa,
*Cinsel işkence, çıplak arama gibi yöntemlerle gözaltında ve cezaevinde tutuklu kadınlara dönük geliştirilen cinsiyetçi, düşmanca uygulamalara,
*Kadın bedeni üzerinden yürütülen kirli savaş politikalarına,
*Ne giyeceğimizden, ne söyleyeceğimize, hatta nasıl öleceğimize dahi karar veren ” adamlık siyasetine”,
*Hayatımızı zapt u rapt altına almak isteyen OHAL’e ve KHK’lere KARŞI;
İfade özgürlümüze, örgütlenme özgürlüğümüze ve sokaklara sahip çıkıyoruz!
İşimize, geleceğimize ve kazanımlarımıza sahip çıkıyoruz!
Susmayacağız, Yılmayacağız, Direneceğiz ve Biz Kazanacağız!
FAŞİZME KARŞI KADINLARIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ KAZANACAK!