Anasayfa / MAKALELER / GELECEĞİMİZ İÇİN ÇOK CİDDİ TEHLİKE VARLIK FONU

GELECEĞİMİZ İÇİN ÇOK CİDDİ TEHLİKE VARLIK FONU

6741 sayılı Kanun ile faaliyetlerine 19.08.2016 tarihinde başlayan Türkiye Varlık Fonu A.Ş. Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanan 2 KHK ile toplam 19 kamu kuruluşu, ve bazı illerdeki kamu gayrimenkullerini denetimi olmayan ve özel hukuk kurallarına tabi olarak  faaliyet gösterecek Varlık Fonu inisiyatifine dahil etmiştir.
Ulusal Varlık Fonları (Soverign Wealth Funds), döviz rezervleri yüksek olan cari işlemler fazlası veren ülkelerin bu birikimlerini değerlendirmek amacıyla oluşturulurlar. Türkçe tam karşılığı olmasa da, Bağımsız Varlık Fonları, Ulusal Yatırım Fonları, Devlet Refah Fonları vb. olarak da isimlendirilmektedir.
Bizde ise hiç bir zaman bütçe fazlası verilmediğinden dolayı böyle bir fon kurmak, ya kötü niyettir yada hayalperestliktir. Milli bütçe içindeki kurum ve kuruluşların bütçe dışına çıkarılarak, ülkenin asırlık kurumlarını ve birikimlerini veya bunların hisselerini rehin edecek, gelirlerini satacak, menkul kıymetleştirecek, haraç-mezat bir biçimde gerçek bir kontrol ve denetimden uzaklaştıracak, böyle bir keyfilik, potansiyel yolsuzluğa ve büyük şaibe iddialarına da kapı aralar. Kısaca “Sınırsız Biçimde Sorumsuz bir Yapıdır” bu fon.
Türkiye kronik olarak cari açık veren ve bu cari açığını da devamlı olarak yeni borç bularak çevirmeye çalışan bir ülkedir. Bu manada varlığı olmayan bir ülkenin varlık fonu kurması da mümkün değildir.
Bu anlamda ülkemizde, Varlık Fonu, dış borç bulabilme fonudur. Artık normal yollarla dış borç bulamıyorlar, sadece bu varlıkları karşılık göstermekle dış borç bulmaya çalışıyorlar. Varlık dönemi bitti, darlık dönemi başladı. Ayrıca devletin mali birliğide bozuluyor, dağılıyor. Hazine ve TVF diye 2 maliyeli bir ülke oluyoruz. Hatta devletin yani hazinenin gelirleri ciddi anlamda düşüyor. Çünkü fona devredilen kurumların gerek vergi gerekse iktisadi faaliyetlerinden doğan ticari kazançları devlet bütçesinin dışına çıkartılmış oluyor. Yani, “kamu mali disiplini” ilkesi altüst ediliyor.
Sıkıntılı sürece giriyoruz. Borç bulmakta zorlanan hükümet, elde avuçta kalan son kurumları da teminat göstererek veya satarak para bulmayı düşünecektir. Çünkü ekonomik gidişat ve verilere göre borcu borçla kapatacağı kesin. Hazine garantisinin teminat vasfı sınırlıdır ama siz arazileri, kamu kurumlarını ve şirketlerinizi teminata koyduysanız alacaklılar gelir bunları çatır çatır üstlerine yapar sizde gık bile diyemezsiniz. Bu fona borç veren finansörler kendilerine teminat olarak verilmiş bu ülkenin kıymetlerine çökeceklerdir. Fondaki 178 yıllık PTT kurumumuz da ciddi tehlikededir. Varlık Fonu işte bu teminatı oluşturma amacını taşımaktadır.
Kurumlarımızın geleceğinin tehlikesi haricinde, TVF A.Ş.’ne devrolan kamu kurumlarında çalışan personelin gelecek durumu ve iş güvencesi de büyük tehlike altındadır. Örneğin PTT’de 37.000 civarı çalışan var ve bunların yalnızca 14.000 civarı devlet memuru yani 399 SKHK’ye göre çalışmakta, kalanları ise güvencesiz çalışan Taşeron işçiler ve PTT’ye has mevzuatta çalışan İdari Hizmet Sözleşmeli personel. Varlık Fonu bu personelin herhangi satışta, teminatta ya da PTT içinde kurulacak şirketlerde nasıl bir statüde çalıştırılacağı hakkında bilgi aktarmamakta olup, TVF mevzuatına baktığımızda ise İş Kanununa tabi yani işçi statüsü belirtilmektedir.
Geçtiğimiz aylarda TBMM’nde İş mahkemeleriyle ilgili yasa tasarısına eklenen bir maddeyle, KİT’lerde görev yapan ancak toplu iş sözleşmesine tabi olmadıkları için “kapsam dışı personel” olarak nitelenen personelin statüsü zayıflatıldı. Türkiye Varlık Fonu bu statüye PTT’de ki İdari Hizmet Sözleşmeli personeli de, özel hukuk hükümlerine tabi olduğundan ve denetimsiz olduğundan dahil edebilir.  Bu hususta kanunun ucu açık.
Varlık Fonu’nun bir diğer sakıncası da bütçe, TBMM ve Sayıştay denetimi dışında adeta paralel bir hazine yaratmasıdır. Burada oluşacak geliri yönetim dilediği şekilde kullanabilecektir. Bu da Varlık Fonu’nu kuranların önemli bir amacı olabilir. Henüz daha yeni Fondaki PTT ve EPT adlı şirket %50 ortaklıkla ve 50 milyon TL sermayeli KULE A.Ş. kurdu bile. Mevcut hukuk kurallarına tabi olmayan KULE A.Ş. 80 radyo ve TV kanalının frekans yayın lisansını RTÜK aracılığıyla bir tekel olarak yürütecek. Bunun gibi şirketler kuracaklar ve özel hukuka tabi ve yine özel muafiyeti olan fon’a ait kamu kuruluşlarının sermayesini kullanacaklar. Ne sorgulama, ne inceleme, ne de denetim söz konusu. Fon çok özel yetkilerde çünkü.
Bu tür uygulamalarla TBMM ve Sayıştay denetimi olmayan, mevcut devlet ihale, taşıt, v.b. Kanunlardan muaf olan bunun yanında yine her türlü vergiden muaf olan, özel hukuk kurallarına tabi ve özerkliği olan bir fon. Nasıl olacak göreceğiz. Bu tür fon uygulamaları Türkiye’de hep hüsranla bitmiştir ve vebali yine emekçiler ödemiştir.
Şimdi fonun idaresi birkaç kişinin eline bırakılmakta ve bir anlamda sınırsız sorumsuzluk ile toplumsal kaynakların yönetilmesi sağlanmaktadır. Fona aktarılan kaynaklarla bütçedeki gelir kalemleri azalırken bu ek yükün faturası da işçi sınıfı ve emekçilere daha fazla vergi olarak yansıtılacaktır.
Bilindiği gibi Hükümet, çok sayıda projeye alım garantisi, geçiş taahhüdü gibi büyük güvenceler sağladı. Sadece 3. köprüden taahhüt edilenler bile Hazine’ye büyük zarar verdi. Örneğin Osmangazi Köprüsü. Devletin günlük 40 bin geçiş garantisi verdiği köprüyü kullananların sayısı bu rakamın ancak dörtte birinde kaldı. Günde 40 bin aracın altındaki her geçiş Türkiye’nin zararına, devlet aradaki bu farkı 15 Temmuz 2035’e kadar (20 yıl)  yüklenici firmaya ödeyecek. Öyle ki köprünün iki haftalık zararı Türkiye’ye 20 milyona mal oldu (yıllık 520 milyon). İşte Varlık Fonu, bu büyük tazminatları karşılayacak büyük bir kaynak olacak.
Türkiye Varlık Fonu AŞ ülkenin bir tür anonim şirket gibi yönetilmesine kapı aralayacaktır. Ancak bu gidişle fatura ise başta emekçiler olmak üzere halkın tamamına çıkacaktır. Sanki bir nevi Düyun-u Umumiye.
İBRAHİM DAMATOĞLU
Haber-Sen MYK Üyesi
Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

PTT’DE KURUMLAR ARASI GEÇİŞE DEĞİL, ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞIYIZ, KAMUSAL HİZMETTEN YANAYIZ

PTT’DE KURUMLAR ARASI GEÇİŞE DEĞİL, ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞIYIZ, KAMUSAL HİZMETTEN YANAYIZ KESK Haber-Sen; Çalışan emekçilerin çalıştığı ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

12 − 3 =

Örnek Resim