Anasayfa / MANŞET / 15 Temmuz’un 4. Yılında Nereden Gelirse Gelsin Darbelere, Baskıcı Yönetimlere Karşı Demokrasiyi ve Özgürlükleri Savunmaya Devam Edeceğiz!

15 Temmuz’un 4. Yılında Nereden Gelirse Gelsin Darbelere, Baskıcı Yönetimlere Karşı Demokrasiyi ve Özgürlükleri Savunmaya Devam Edeceğiz!

251 vatandaşımızın hayatını yitirdiği, iki binden vatandaşımızın yaralandığı 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden tam dört yıl geçti. Aradan geçen dört yıla rağmen 15 Temmuz darbe girişimi hala aydınlatılmamış, siyasi ayağı ortaya çıkarılmamış karanlık bir sayfa olarak karşımızda duruyor.

15 Temmuz darbe girişimi başarısız olsa da dört yıldır kalıcı hale getirilen OHAL rejiminde en temel hak ve özgürlüklerimizi, sendikal hak ve özgürlüklerimizi hedef alan saldırı dalgası sürüyor.

15 Temmuz darbe girişiminin başarısız olmasında, bir girişim olarak kalmasında toplumun tamamının,  tüm siyasi partilerin darbe karşıtı tutumu belirleyici olmuştur. Ancak topluma ve parlamentoya yansıyan bu geniş birliktelik yıllardır ajandasında tuttuğu planları hayata geçirmeyi hedefleyenler tarafından görmezden gelinmiştir.

15 Temmuz darbe girişimi demokrasi, özgürlük ve barış talep eden tüm kesimleri hedef alan bir saldırı dalgasının fırsatı haline getirilmiştir.  

“Birkaç aya kalmaz kaldırırız, vatandaşa değil, kendimize ilan ediyoruz” denilerek ilan edilen OHAL yedi kez uzatılmıştır. İki yıl süren OHAL ile parlamento işlevsiz hale getirilirken, tek adam rejimi adım adım kurumsallaştırılmıştır.

OHAL döneminde çıkarılan KHK’ler ile hukuk ayaklar altına alınmış,  anayasa rafa kaldırılmıştır. En temel hak ve hürriyetlerin, sendikal hak ve özgürlüklerin alabildiğine sınırlanması, grevlerin yasaklanması, halkın oyları ile seçilen milletvekillerinin, belediye başkanlarının hukuksuzca görevden alınması, tutuklanması, kayyım atamaları olağan hale getirilmiştir.

Sessiz, tepkisiz bir toplum yaratma hedefi ile darbe girişiminde bulunan yapı ile hiçbir alakası olmayan yüzlerce medya kuruluşu, dernek ve vakıf kapatılmıştır. Ülkemiz dünyada en çok tutuklu gazetecinin, siyasetçinin bulunduğu bir ülke haline getirilmiştir.

Kamu hizmetleri alanında kariyer ve liyakat tamamen ortadan kaldırılmış, torpil, kayırma ve hukuksuz güvenlik soruşturmaları ile siyasal kadrolaşmanın kapısı sonuna kadar açılmış, güvencesiz istihdam temel istihdam biçimine dönüştürülmüştür.

On binlerce kişi herhangi bir yargı süreci olmadan sorgusuz, sualsiz hukuksuz bir şekilde OHAL KHK’leri ile işinden ekmeğinden edilmiş,  aileleri ile birlikte açlığa, sosyal ölüme terk edilmiştir.

Darbe girişimine adı karışan yapıya ne istedi ise verdiklerini itiraf edenler, 10 yıl boyunca kol kola girip “beraber yürüdük biz bu yollarda…” nakaratını tutturanlar, OHAL sürecinde çıkardıkları KHK’ler ile söz konusu yapıya karşı en başından beri mücadele ettiği tüm kamuoyunca bilenen KESK’i de hedef tahtasına koymuştur.

Birçoğu sendikalarımızın yöneticisi olan 4649 KESK’li savunmaları bile alınmadan herhangi bir yargı kararı olmaksızın ömür boyu meslekten ihraç edilmiştir.

Özerk, demokratik, özgür üniversite mücadelesi veren, barış talep eden akademisyenler ardı ardına açılan davların, gözaltı ve tutuklama operasyonlarının, hukuksuz ihraçların hedefi haline getirilmiştir.

Tüm toplumu kuşatan baskı ortamında gidilen referandum ile OHAL rejimi kalıcı hale getirilmiştir.

Kalıcı hale getirilen OHAL rejiminde en temel hak ve özgürlüklerimizi, sendikal hak ve özgürlüklerimizi hedef alan saldırı dalgası sürüyor.

Bir kişinin ağzından çıkan her sözün ferman kabul edildiği otoriter rejim toplumsal rıza azaldıkça halkları kutuplaştırıcı, şoven, fetihçi politikalara daha fazla sarılıyor. Her geçen gün daha fazla otoriterleşiyor.

Bu koşullarda 15 Temmuz darbe girişimini daha ilk günden  “Allahın lütfu” olarak nitelendiren bir zihniyetin darbelerle hesaplaşması mümkün değildir.

Nitekim her fırsatta darbe karşıtlığını ağızlarına pelesenk edenler 15 Temmuz’un aydınlatılmasına, siyasi ayağının açığa çıkarılmasına ilişkin parlamentoya sunulan her araştırma önergesini reddetmeye, soru önergelerini cevapsız bırakmaya devam ediyor.

20 Temmuz OHAL süreci ile başlayan sivil darbe duvarına her gün yeni bir tuğla eklenmesi her geçen gün çürüyen sisteme olan toplumsal itirazı daha fazla güçlendiriyor. Demokrasiden, özgürlükten, adaletten, barış ve kardeşlikten yana olanların mücadelesi tüm engellere rağmen büyüyor.

KESK olarak 15 Temmuz’un 4. yıldönümü vesilesiyle darbe girişimini bir kez daha lanetliyor,  askeri ve siyasal darbelere hayır, acil demokrasi” diyoruz. Başta siyasi ayağı olmak üzere darbenin tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını ve sorumluların yargı önünde hesap vermesini istiyoruz.

Darbelerin panzehirinin gerçek bir demokrasi, adil bir hukuk devleti, örgütlenme ve ifade özgürlüğü, güçler ayrılığı ilkesi, toplumun özne olduğu katılımcı- güçlü gerçek bir demokrasi olduğunun altını bir kere daha çiziyoruz.

KESK olarak nereden gelirse gelsin, adı ister askeri ister sivil darbe olsun tüm darbelerin, baskıcı-otoriter yönetimlerin karşısında tutum almaya devam edeceğiz.

Baskının, zulmün ve sömürünün hüküm sürdüğü bir ülke yerine, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın ve adaletin egemen olduğu bir Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz.

                                                                                                              YÜRÜTME KURULU

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

TÜRKİYE SPOR YAZARLARI DERNEĞİ’NE KAYYUM ATANMASINI ANTİDEMOKRATİK

Gazetecilik toplumun doğru bilgiyle donanabilmesi ve demokrasimizin denge içinde işleyebilmesi için vazgeçilmezdir. Gazetecilerin, bu önemli ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

17 − twelve =

Örnek Resim