İklim Krizi Çağında Ormanları, Su Kaynaklarını Yok Ediyorlar
Akbelen Ormanı Kömüre Feda Edilmemelidir!
Bugün tüm dünyada Ekolojik kriz küresel bir sorun haline gelmiştir. Söz konusu kriz adeta bir kanser gibi doğal yaşam alanlarından, sulak alanlara, hayvan ve bitki ekosistemine kadar geniş bir yelpazede biyosferin bedenine yayılmaya devam etmektedir. Doğadaki özgürlük alanının sadece insana ait olmadığını; doğadaki her türün çeşitlilik ve özgürlük eğiliminin olduğunu kabul eder. Evrendeki her şey var oluşun parçasıdır, insan da bu varoluşun bir parçası olarak hareket etmelidir. İnsanın doğadaki en üstün tür olduğu fikri ekolojik yıkımlara ve doğa sömürüsüne neden olmaktadır.
Yüzyıllar içinde yetişip var olan ormanlar, iklim krizinin derinleştiği, küresel kuraklıkta herkesin gözünün önünde ve iktidarın desteği, jandarma gözetiminde yok ediliyor. Ormanlara halkın girişinin engellendiği, ormanlarını, derelerini savunmak isteyenlerin gözaltına alındığı bir durumla karşı karşıyayız. Yargı süreci devam ederken, ülkenin her yerinde orman yangınları artarken şirketlerin kar hırsına ormanlarımızın yok edilmesi kabul edilemez.
Yatağan’da 21.000 hektar, Milas’ta 23.000 hektar alan linyit maden ocağı olarak tahsis edilmiş durumda ve işletme ruhsat alanlarının %47’si orman alanı. İşletme ruhsatı verilen alanların tamamı kömür madenciliği için kullanıldığı takdirde 20.000 hektarın üzerinde ormanlık alanın yok olacağı hesaplanıyor. Milas ve Yatağan’daki santralların havaya verdikleri partiküller ve kirletici gazlar nedeniyle ormanlarla kaplı Muğla, Türkiye’nin havası en kirli illerinden biri durumunda; Milas ve Yatağan’daki santralların havaya verdikleri partiküller ve kirletici gazlar nedeniyle ormanlarla kaplı Muğla, Türkiye’nin havası en kirli illerinden biri durumunda; Milas’ta 114 köyün ana geçim kaynaklarından biri zeytincilik. Santrallardan çıkan kül ve tozlar zeytin ağaçlarının yapraklarını kaplıyor, zeytinin niteliğini ve ürün miktarını düşürüyor. Muğla’nın meşhur çam balında yüksek seviyede ağır metale rastlanıyor. Milas’ta 114 köyün ana geçim kaynaklarından biri zeytincilik. Santrallardan çıkan kül ve tozlar zeytin ağaçlarının yapraklarını kaplıyor, zeytinin niteliğini ve ürün miktarını düşürüyor. Muğla’nın meşhur çam balında yüksek seviyede ağır metale rastlanıyor. Dolayısıyla sermayenin kazandığı yerde canlılar ölüyor, yaşamda nefes alma zamanı yok ediliyor.
Sonuç olarak Ekolojik krizin tüm canlı çeşitliliği için olası bir yok oluş anlamına geldiğini söylemek mümkün olup kaçacak yer kalmadığından hareketle Ekosisteme ve iklime ağır tahribatlar veren, insan sağlığına ve sosyal yaşama büyük yıkımlar getiren, emekliye ayrılma yaşı gelmiş olmasına karşın faaliyetlerine devam eden Muğla’nın kömürlü termik santralleri bir an önce kapatılmalıdır ve bölgede kömür ocaklarının genişlemesi durdurulmalıdır.
Tüm yaşam savunucuları dün olduğu gibi bugün de Akbelen Ormanı’nı vermeyecekler, Zeytinliklerini vermeyecekler. Yaşamı savunmaya devam edeceğiz.