İngilizce mektup 28-29 Kasım 2018 tarihlerinde Avrupa Konseyi Genel Sekreteri
Thorbjørn Jagland’ın ofisine faksla gönderilecektir. Faks Numarası : 00 33 388 41 27 99
Avrupa Konseyinin WEB sayfasının sağ kösesinde mesaj gönder butonu (Contact form)
bulunmaktadır. (https://www.coe.int/en/web/secretary-general/private-office) “Your
Message” bölümüne İngilizce mektup kopyalanıp yapıştırılarak oradan da
gönderilebilecektir.
Ayrıca, metin bireysel ve kurumsal twitter hesaplarından genel sekreter etiketlenerek
yaygınlaştırılacaktır. Twitter adresi: @TJagland
Gönderilecek İngilizce Mektup için tıklayınız.
Mektubun türkçesi (bilgilendirmek amaçlıdır) aşağıdadır:
Türkiye’de emek mücadelesi veren Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) olarak aşağıda ifade ettiğimiz hususların ciddiye alınmasını ve onbinlerce kamu çalışanını medeni ölü halinden çıkarılmasına katkı sunmanızı talep etmekteyiz. Konfederasyonumuza bağlı 11 sendikanın ……..üyesi OHAL KHK’ları ile kamu görevinden çıkarılmıştır. Konfederasyonumuza üye sendikaların üyeleri hiçbir şekilde darbe teşebbüsü ve bu teşebbüsün arkasında olduğu iddia edilen Fethullah Gülen örgütü ile ilişkili olmadığı halde kamu görevinden çıkarılmıştır. Kamu görevinden çıkarma gerekçesi olarak milli güvenliği tehdit edilen yapı veya terör örgütleri ile iltisaklı olmak gösterilmiştir. Aşağıda eleştirisini yaptığımız OHAL Komisyonunun değerlendirme kriterlerinin arasında “iltisaklı olmak” kavramı yer almaktadır.
OHAL ilan edildikten sonra kamu görevinden çıkarılanlarla ilgili olarak ilk çıkarılan 672 sayılı KHK’nın eki listesinde yer alan kişilerden birisinin Türkiye iç hukukunda başvurulacak yol olmadığı için AİHM’e açtığı davada, AİHM’in 59061/2016 başvuru numaralı Zihni/Türkiye Davasında 08.12.2016 tarihinde verdiği kabul edilmezlik kararı oldukça ilginçti. Çünkü Türkiye’de gerçekten başvurulacak iç hukuk yolu yoktu ve daha OHAL Komisyonu kurulmamıştı. AİHM bu kararından önce de OHAL ilanından sonra haksız tutukluluk ile ilgili olarak 56511/2016 başvuru nolu Mercan/Türkiye Davasında 17.11.2016 tarihinde iç hukuk yollarının tüketilmemesi nedeni ile kabul edilmezlik kararı vermiştir. AİHM benzer başvuruların tamamında kararlarını sürekli olarak tekrarlamış, Türkiye Hükümetine adeta cesaret vermiştir.
Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu’nun 865/2016 sayılı ve 12 Aralık 2016 tarihli raporu ile Türkiye’ye çeşitli tavsiyelerde bulunulmuş ve kamu görevinden çıkarılanların itiraz edebileceği bir komisyon kurulması önerilmiştir.
Türkiye’de bu öneriyi şeklen uygulayacak biçimde OHAL İnceleme Komisyonu’nu kurmuştur. Ancak bu komisyon hiçbir şekilde Venedik Komisyonu’nun tavsiyelerini karşılamamıştır. Bu konuda akademisyenler Kerem Altıparmak’ın görüşlerine bakılabilir.(http://www.ihop.org.tr/wp-content/uploads/2017/03/IS-THE-STATE-OF-EMERGENCY-INQUIRY-COMMISSION.pdf.).
AİHM’in kabul edilmezlik kararları, AK Venedik Komisyonu’nun görüşü dikkate alınarak 23 Ocak 2017 günü 685 sayılı OHAL KHK’sı ile OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu kurulmuştur. Bilindiği gibi bu komisyon Temmuz 2017 tarihinden itibaren başvuru almaya başlamıştır.
Türkiye Anayasa Mahkemesi de kendisine yapılan bireysel başvurularda kabul edilmezlik kararı vermiştir. OHAL KHK’sı ile ihraç edilen öğretmen Remziye Duman ile ilgili başvuruda (2016/25923 başvuru nolu) 26 Temmuz 2017 tarihinde verdiği karar ile OHAL KHK’ları ile tesis edilen hususlarda inceleme yapamayacağını belirtmiştir.
Kamu görevinden çıkarılan üyelerimiz OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’na süresi içerisinde başvuru yapmışlardır. Komisyonunun açıkladığı verileri göre 9 Kasım 2018 tarihi itibarı ile 125 bin kişinin başvuru yaptığı, bu başvurulardan 3 bininin kabul, 39 bininin red edildiği, 83 bin başvurunun incelemeyi beklediği anlaşılmaktadır (https://ohalkomisyonu.tccb.gov.tr/).
OHAL KHK’larından 31’i kanunlaşmış olup bunlar yürürlüğe girmiştir. Anayasa’ya göre OHAL KHK’larının OHAL süresi boyunca uygulanması gerekmektedir. Ancak bu KHK’ların içeriğine baktığımızda kalıcı ve geleceğe dair sonuç doğurucu hükümler içermektedir. Bu nedenle henüz OHAL devam ederken CHP’nin 670 sayılı OHAL KHK’sının iptali için Anayasa Mahkemesi’ne açtığı davada, Anayasa Mahkemesi’nin 2016/171 E, 2016/164 K sayılı ve 02.11.2016 tarihli 8 Kasım 2016 tarihli resmi gazetede yayımlanan kararı ile OHAL KHK’larının Anayasal yargıya tabi olmadığı kararı verilerek iktidara oldukça geniş ve keyfi bir alan açılmıştır.OHAL KHK’ları yasalaştıktan sonra ana muhalefet partisi CHP’nin bu kanunların iptali için Anayasa Mahkemesi’ne açtığı davalarda da Anayasa Mahkemesi ret kararı vermiştir. Bu kararların tamamı 29-30 Haziran 2018 tarihli resmi gazetelerde yayımlanmıştır. Bu durumda Türkiye iç hukukunda Anayasa Mahkemesi dahil olmak üzere OHAL KHK’larının sadece OHAL dönemi ile sınırlı tutulabileceğine dair bir tespit bulunmamaktadır. Şu andaki durum kanunlaşan bu KHK’ların uygulanacağı yönündedir.
Hükümetin yasal düzenlemesi ile kamu görevinden çıkarılan kamu görevlileri OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu’nun red kararından sonra bu konuya özgü kurulmuş Özel yetkili Ankara İdare Mahkemesi’ne dava açabilir. Özel yetkili bu İdare Mahkemeleri’nin çeşitli usulü eksiklikler dışında bugüne kadar lehte karar vermedikleri ve etkili yargılama yapmadıkları anlaşılmaktadır.
OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu;
- Komisyonun oluşma şekli Venedik Komisyon görüşüne aykırı olup Cumhurbaşkanlığının komisyon üyelerini görevden alma yetkisi nedeni ile komisyonun tarafsız ve bağımsız çalışma olanağı yoktur.
- Komisyon kararlarında sübjektif olarak değerlendirilebilecek “iltisaklı olma” halini göz önüne aldığından devlet istihbarat örgütlerinden gelen bilgiye göre hareket etmektedir. Silahların eşitliği ilkesine aykırı olarak başvurucuların hiçbir aşamada ne ile suçlandıklarını bilmeden, aleyhlerine olan delilleri görmeden ve savunma haklarını kullanmalarına olanak tanınmadan Komisyon başvuruları neticelendirmektedir.
- Komisyonun çalışması ile ilgili süre sınırı bulunmadığından bir belirsizlik hali söz konusudur.
- Komisyon kararının verilme süresi, Özel yetkili Ankara İdare Mahkemesi’nin ve akabindeki iç hukuk yollarının çalışma süreleri göz önüne alındığında kararın AİHM önüne gelmesi en az 6 yıl alacaktır. Bu durumda kamu görevinden ihraç edilenlerin adeta birer medeni ölü olarak yaşamalarının beklenmesi insan haklarına aykırıdır.
Avrupa Konseyi’nin bu duruma daha fazla seyirci kalmayarak AİHS, Avrupa sosyal Şartı, BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, İLO’nun 111 ve 158 sayılı sözleşmeleri uyarınca Komisyonun ve Türkiye İç Hukukunun etkili olmadığını kabul etmesi gerekmektedir. Ayrıca Konseyinizi, OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonunun etkinliğini denetlemeye davet ediyoruz. İhraç edilen kamu emekçilerinin adalet ve onarım hakkına derhal ulaşabilmesi için tüm siyasi diyalog ve müzakerelerinizde, KHK ile ihraç edilenlerin öncelikle görevlerine iadesinin sağlanılarak bağımsız ve adil yargılama yapabilecek yargı mercilerince haklarındaki iddiaların soruşturulmasının sağlanmasının önemine vurgu yapılmasını diliyoruz.