Anasayfa / Basın Açıklamaları / KESK Açıklamalar / Ek Zamdan, Sözleşmelilere Kadroya Kamu Emekçilerinin Temel Taleplerini KPDK Gündemine Taşıdık!

Ek Zamdan, Sözleşmelilere Kadroya Kamu Emekçilerinin Temel Taleplerini KPDK Gündemine Taşıdık!

Kamu Personeli Danışma Kurulu’nun (KPDK) 2021 yılı ilk toplantısı bugün Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda gerçekleştirildi.

  • Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Hususlar,
  • Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik

Gündemi ile yapılan toplantıya Konfederasyonumuzu temsilen MYK üyemiz- Mali Sekreterimiz Elif Çuhadar katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk 6. Dönen Toplu Sözleşme öncesi yapılan KPDK toplantısının önemli bir toplantı olduğunu kaydetti.

Konfederasyonumuz adına toplantıya katılan MYK üyemiz Elif Çuhadar, sözlerine pandemi sürecinde yaşamını yitiren başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm kamu emekçilerinin, vatandaşlarımızın ailelerine, yakınlarına başsağlığı, tüm hastalara acil şifalar dileyerek başladı.

Mali Sekreterimiz KPDK toplantısının iki gündemi olduğunu ancak pandemi döneminde KPDK toplantılarında aksamlar yaşandığını, 2020 Kasım KPDK toplantısının da yapılamadığını hatırlatarak:

Aradan geçen zaman için de milyonlarca kamu emekçisinin yaşanan enflasyon karşısında eriyen maaşlarının insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekilmesi, gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesi, COVİD 19’un sağlık emekçileri için illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı diğer kamu emekçileri için iş kazası olarak kabul edilmesi, sadece sözleşmelilerin değil ‘vekil’, ‘ücretli’, ‘4/B’li 4/Cliler’ gibi adlar altında güvencesiz olarak istihdam edilen tüm kamu emekçilerinin kadroya geçirilmesi, kamuda torpilin kapısını sonuna kadar açan sözlü sınav-mülakat hukuksuzluğuna son verilmesi başta olmak üzere sorunları dolayısıyla bu sorunların çözümüne yönelik beklentileri artmıştır.

Milyonlarca kamu emekçisinin beklentilerine cevap vermek başta Çalışma Bakanlığı olmak üzer hepimizin görevidir, sorumluluğudur. Biz KESK olarak bu toplantının iki ana gündem maddesinin yanı sıra kamu emekçilerinin çözüm bekleyen sorunlarının çözümüne ilişkin taleplerimizi de burada ifade etmeyi bir borç biliyoruz.

Öte yandan burada, sınırlı bir süre içinde kamu emekçilerinin yıllardır birken tüm sorunlarını ifade etmenin de imkansız olduğunu biliyoruz. Bu nedenle ‘konuşmanızda neden bizim şu sorunumuzu ifade etmediniz’ diyen kamu emekçileri mutlaka olacaktır. Onlardan şimdiden özür dilerken  aslolanın sorunları sadece bu toplantılarda konuşmak değil bunların çözümü için her platformda mücadele etmek olduğunu, KESK’in de bu mücadeleyi veren gerçek sendikacılık çizgisinden taviz vermeyeceğini bilmelerini istiyoruz”   diye konuştu.

Sözleşmeli- Güvencesiz İstihdama Artık Son Verilmelidir!

MYK üyemiz Elif Çuhadar kamu alanında farklı adlar altında bölünmüş parçalı güvencesiz istihdamın KESK’in her zaman temel gündemleri arasında ön sıralarda yer aldığını kaydederek, “Güvencesiz istihdam konusu yıllardır bu masalarda, çalıştaylarda, toplantılarda temel gündemimiz oluyor. Kamu idaresi yaşanan sorunları da çözümünü de biliyor. Ancak sadece maliyet hesabı yapılarak yıllardır yüz binlerce kamu emekçisi kadro hakkı başta olmak üzere en temel haklarından mahrum bırakılıyor” dedi.

Çalışanların güvenceye en çok ihtiyaç duyduğu pandemi sürecinde bile sözleşmeli, güvencesiz istihdamda ısrar edildiğini dile getiren MYK üyemiz Çuhadar, Çalışma Bakanlığının ve hükumetin güvencesiz-sözleşmeli istihdam edilen kamu emekçilerinin temel talebi olan kadro talebine kulaklarını tıkadığını,  izin haklarının düzenlenmesi,  sadece öğretmenler, sağlık emekçileri ve diyanet personeli için uygulanan kadro karşılığı sözleşmeli süresinin 4+2 denilen sistemden  3+1 sistemine dönüştürülmesi,  yıllık izinlerin bir sonraki yıla devretmesinin sağlanması gibi palyatif düzenlemeler ile yüz binlerce sözleşmeli kamu emekçisini oyalamaya devam ettiğini vurguladı.

MYK üyemiz Çuhadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun (DMK) sözleşmeli personel istihdamını düzenleyen 4 maddesinin B fıkrasının  yıllar içinde yapılan değişliklere adeta delik deşik edildiğine dikkat çekerek yapılan değişikliklerle sözleşmeli personel istihdamına ilişkin istisnaların ortadan kaldırıldığını ifade etti.

2007 yılında yapılan değişiklikte söz konusu maddenin sözleşmeli personel istihdamının istisnalarının yer aldığı bölümünün sonuna ‘bu Ka­nu­na tâbi ka­mu ida­re­le­rin­de’ ibaresinin eklendiğini hatırlatan MYK üyemiz, “Maddede hem sözleşmeli istihdamın hangi istisnai durumlarda olacağı sıralanıyor. Hem de bunun sonuna -bu Ka­nu­na tâbi ka­mu ida­re­le­rin­de- ibaresi ekleniyor. Bunun adı tüm kamuda sözleşmeli istidamın kapsının sonuna kadar açılmasıdır. Sözleşmeli istihdamın kamuda ancak zorunlu durumlarda ve belirli şartlara bağlanmış istisnai bir istihdam şekli olmaktan çıkarılıp genel istihdam haline getirilmesidir” diye konuştu.

‘Sözleşmeli personele yeni haklar getiriyoruz’ denilerek yapılan her düzenlemenin satır aralarına sözleşmeli istihdamın uygulanacağı yeni kamu kurum ve kuruluşları eklendiğine dikkat çeken Çuhadar;

Bugün gelinen noktada sözleşmeli istihdamın hangi kamu kurum ve kuruluşlarında olduğunu artık 657 sayılı Kanundan görmek mümkün değildir. Bunu net olarak görmek için 6 Haziran 1978 tarih ve 15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenlenen Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslara bakmak gerekiyor. Buraya baktığımızda öğretmenden büro personeline, hemşireden destek personeline, aile sosyal destek personelinden orman muhafaza memuruna, anketörden  pilota,  tapu arşivi uzmanından vaize kadar pek çok meslekte, işte sözleşmeli istihdama geçildiğini görüyoruz. İstisnai bir istihdam olması gereken sözleşmeli istihdamın  eğitim ve saplık alanı başta olmak üzere neredeyse tüm asli ve sürekli hizmetleri de kapsar hale geldiğini görüyoruz”  diye konuştu

 Her 100 Kamu Emekçisinden 15’i Sözleşmeli

MYK üyemiz Çuhadar konuşmasına sözleşmeli istihdamdaki artışa ilişkin resmi verileri paylaşarak devam etti.

Sözleşmeli personelin en son 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimler öncesinde kadroya alındığını böylece Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre sözleşmeli personel sayısının 2013 Aralık itibari ile 105 bin 284’e indiğini kaydeden MYK üyemiz Çuhadar:

Bu dönemde yaklaşık 100 bin sözleşmeli personel kadroya geçirdi. Ancak 2014 ve 2015 yıllarında sözleşmeli istihdam tekrar artmaya devam etmiş,  2015 yılı Aralık ayı itibari ile 149 bin 133’e çıkmıştır. 

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kadrolu istihdam durma noktasına gelirken, hatta bazı dönemlerde düşerken sözleşmeli istihdam şişmeye devam etmiştir. Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre kamudaki sözleşmeli personel sayısı 2020 Aralık itibari ile 502 bin 528’e çıkmıştır. Böylece son üç ayı dışında bıraktığımızda son 5 yılda kamuda sözleşmeli personel sayısı 353 bin 395 yani %237 artmıştır. Aynı dönemde kadrolu kamu emekçisi sayısı ise 2 milyon 894 bin 91’den 76 bin 103 artışla yani sadece %2,6 artışla 2 milyon 970 bin 194 olmuştur. Bu durumda 2013 Aralık ayı itibari ile her 100 kamu emekçisinden 4’ü sözleşmeli istihdam edilirken 2020 Aralık itibari ile her 100 kamu emekçisinden 15’i sözleşmeli istihdam edilir hale gelmiştir” diye konuştu.

Sözleşmeli Personel  Temel Haklardan Yoksun

Konuşmasının devamında sözleşmeli personelin yıllardır mahrum bırakıldığı temel hakları sıralayan MYK üyemiz Elif Çuhadar:

“Süresiz sözleşmeli personel bugün tayin haklarından yani eş durumu, eğitim hakkı, sağlık hatta can güvenliği tayin hakkından dahi yoksundur. İstifa ederse geri dönme hakkından, kademe-derece ilerlemesi hakkından ve yeşil pasaport alma hakkı gibi bu duruma bağlı haklardan yoksundur.

Yurt dışı eğitimlere gitme hakkından,  görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarına girme hakkından yoksundur. Bazı iş kollarında sözleşmeli personel kadrolu personelin yararlandığı çeşitli tazminatlardan ve ek ödemelerden, ilave ücretlerden de yoksundur. Kadro karşılığı sözleşmeliler ise bu hakların bir kısmına 3 yıl, tayin hakkına ise 4 yıl sonra kavuşabilmektedir.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi sözleşmeli personelin maaşlarından yapılan gelir vergisi kesintisi kadrolu personelin maaşlarından yapılan kesintiden daha yüksektir” diye konuştu.

Tüm bunlara rağmen zaman zaman, ‘Her yıl zaten sözleşmeleri yenileniyor. Bu nedenle sözleşmeli istihdam güvencesiz bir istihdam değildir’  gibi görüşler ifade edildiğine de dikkat çeken Çuhadar:

“Bu görüşleri ifade edenlere 657 sayılı yasayı açıp 4. Maddenin B fıkrasını tekrar okumalarını tavsiye ediyoruz. Eğer tavsiyemize uyarlarsa  sözleşmeli personelin  Cumhurbaşkanınca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde, ihdas edilen pozisyonlarda, mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri olduğunu ayrıca sözleşme fesih hallerinin,  pozisyonların iptalinin,  istihdamlarına dair hususlar ile sözleşme esas ve usullerinin de Cumhurbaşkanınca belirlendiğini net olarak göreceklerdir.

Dolayısıyla hem birçok temel haktan mahrum bırakılıp hem de her yıl sözleşmem yenilenecek mi endişesi ile görev yapan, sözleşmelerinin içeriğinden feshine her şeyi kurum yöneticilerinin ve Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasına bırakılanların güvencesinden bahsetmek mümkün değildir dedi.

Tek Çözüm Kadrolu-Güvenceli İstihdam

Gelinen noktada gittikçe şişen sözleşmeli personelin yıllardır mahrum bırakıldığı hakları taksit taksit yeniden düzenleyen palyatif yöntemlerle sorunun çözülmesinin mümkün olmadığının tekrar altını çizen MYK üyemiz Çuhadar,

Gidişat ne yazık ki bundan sonra kamuya alınacak tüm personelin sözleşmeli pozisyonda istihdam edilmesi yönündedir. Hatta bunu bir adım daha ileriye götürerek pandemi döneminde zaruri olarak uygulanan uzaktan-esnek çalışmanın sosyal güvenlik başta olmak üzere belirli hak kayıpları ile birlikte sözleşmeli personel üzerinden kalıcı hale getirilmesi tehlikesi kapıdadır.

KESK olarak sözleşmeli, vekil, ücretli gibi her ne ad altında olursa olsun tüm güvencesiz istihdam biçimlerine son verilmesi, tüm kamu emekçilerinin güvenceli- kadrolu olarak istihdam edilmesi için mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu.

 

Görevde Yükselmede Kadrolaşmaya, Ayrımcılığa Son Verilmelidir

MYK üyemiz Çuhadar konuşmasının, “Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik” gündemine ilişkin bölümünde ise söz konusu yönetmeliğin yıllar içinde en çok değişiklik yapılan yönetmeliklerin başında geldiğini kaydederek, yapılan her değişiklikte, özellikle 31 Ağustos 2013 Tarih ve 28751 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmelik değişikliği ile mevcut sorunların daha da içinden çıkılmaz hale getirildiğini vurgulamıştır.

Çuhadar, söz konusu yönetmelikte yıllardır yapılan değişiklikleri tek tek sıralamanın saatler alacağını ifade ederek en öne çıkan değişiklikleri sıralamıştır.

Buna göre ard arda yapılan değişikliklerle kapsam dışında tutulanların genişletildiğini, unvan değişikliği sınavlarının önemli bir bölümünde sınavların yazılı olması düzenlemesinin kaldırıldığını, yazılı sınavda başarılı sayılmak için en az 70 puan alma şartının 60 puana çekilerek sözlü sınavın ağırlığının artırıldığını, hizmet içi eğitim uygulamasından vazgeçildiğini, yöneticiliğe atanmada kamu kurumlarında belirli süre çalışma koşulunun daraltıldığını, kurum içinden değil kurum dışından meslekle ilgisi olmayanların yönetici olarak atamasının tüm kamuda yaygınlaştırıldığını ifade etmiştir.

Bu nedenle sorunun sadece söz konusu sınavların belirli periyotlara açılıp açılmamasından öte kadrolaşmanın, sendikalar arası ayrımcılığın önemli bir unsuru haline getirilmesi olduğunu vurgulayan MYK üyemiz;

Bakanlıklar, kamu kurumları bu genel yönetmeliğe bile aykırı olarak kendi yönetmeliklerini çıkarmaya devam ediyor.

Biz KESK olarak kamu görevlilerinin atanması, yer değiştirmesi ve görevde yükselmeleri için liyakatin temel alınmasını, görevin gerektirdiği nitelikler dışında yol ve yöntemlere, kadrolaşmaya geçit vermeyecek düzenlemeler yapılmasını, bağlı sendikalarımızın üyelerini hedef alan, ‘sınavdan geçmek istiyorsan KESK’e bağlı sendikadan istifa et’ boyutuna ulaşan ayrımcılığa son verilmesini istiyoruz”  diye konuştu.

 

Koşullar Kamu Emekçilerine Ek Zam Yapılmasını Kaçınılmaz Hale Getirmiştir

Milyonlarca kamu emekçisinin KPDK toplantısının gündemi olarak belirlenen iki başlık dışında da onlarca sorunu olduğunu kaydeden MYK üyemiz Çuhadar bunların başında ekonomik kriz ve pandemi koşullarında maaşlarda yaşanan erimenin geldiğini  kaydetti. 

Çuhadar, milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklinin Hakem Kurulu kararı ile 2021 yılı için %3+%3 maaş zammı artışının çarşıda pazarda yaşanan gerçek hayat pahalılığı karşısında bir hükmünün kalmadığı kriz ve pandemi koşullarında her geçen gün daha fazla yoksullaştığına dikkat çeken konuşmasında;

Şubat ayı itibari ile yıllık genel enflasyon %15,61’dir. Ancak gıda enflasyonu yıllık %18,4 – ev eşyası enflasyonu yıllık %23,74 – ulaştırma enflasyonu %22,47 – çeşitli mal ve hizmetler enflasyonu %20,61 – sağlık enflasyonu  %18,11’dir. Yine son iki aylık genel enflasyon %2,60 gözüküyor. Ancak iki aylık gıda enflasyonu %5,12 – sağlık enflasyonu %7,38 – konut enflasyonu %3,64’tür. 

Üstelik bugün bağımız iktisatçıların yaptığı çalışmalar gerçek enflasyonun bu resmi rakamların 2 hatta 3 katı olduğunu gösteriyor. Yani bizim zaten yıllardır söylediğimizi teyit ediyor. 

 2019 Ocak ayından 2021 Şubat ayına kadar olan dönemde  resmi enflasyon %30 artmış bulunuyor. Aynı dönemde hem açlık sınırı hem de yoksulluk sınırı ise %35,5 artmıştır. Buna karşın enflasyon farkını altı ay geriden alabilen kamu emekçilerinin, emeklilerin maaş artışı ortalama %28,5’de kalmıştır. Gittikçe adaletsiz hale gelen gelir vergisi tarifesi de çabası.

15 Ocak 2019 tarihinde en düşük kamu emekçisi maaşı ile 558 dolar alınabiliyordu. Bugün ise en düşük kamu emekçisi maaşı ile alınan dolar 80 dolar azalarak 478 dolara inmiş bulunuyor.

Yine 15 Ocak 2019 tarihinde en düşük kamu emekçisi maaşı ile 8,2 adet çeyrek altın veya 13,5 adet gram altın alınabiliyordu. 15 Mart 2021 tarihi itibari ile söz konusu maaşla 5,5 adet çeyrek altın veya 9,1 adet gram altın alınabiliyor. Yani iki yıl içinde en düşük kamu emekçisi maaşı ile alınan çeyrek altın sayısı 2,7 adet, gram altın sayısı ise 4,4 adet azalmıştır” diye konuşmuştur.

Bu koşullarda milyonlarca kamu emekçisinin, emeklinin  yüzde 3 maaş zammı ile yetinmesinin beklenemeyeceğinin altını tekrar çizen MYK üyemiz, kamu emekçilerinin ve emeklilerin  eriyen maaşlarının insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekilmesi gerektiğini bunun için de maaşlarında ek zam yapılmasının kaçınılmaz hale geldiğini vurgulamıştır.

MYK üyemiz Elif Çuhadar konuya ilişkin taleplerimizi:  

  • “Sadece geçtiğimiz yılın kayıplarını telafi etmek için maaşlarımızın 2021 yılının başından itibaren geçerli olmak üzere seyyanen bin TL artırılmasını,
  • En düşük kamu emekçisi maaşının; kira, yakacak, ulaşım gibi sosyal ödemelerle yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını,
  • Tüm yükün emekçilerin üzerine yıkıldığı vergi adaletsizliğine son verilmesini,
  • Birinci vergi diliminin %15 ten % 10’a düşürülerek, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlardan yapılan kesintinin birinci vergi diliminde sabitlenmesini talep ediyoruz” diyerek özetlemiştir.

 

COVID -19 Sağlık Emekçileri İçin Meslek Hastalığıdır

MYK üyemiz Çuhadar konuşmasında  COVID -19 nedeniyle meslekte kazanma gücünü kaybeden sağlık emekçilerinin vazife malullüğüne bağlı haklardan yararlanabilmesinin hastalığa mesleki faaliyetleri nedeniyle yakalandığının  SGK tarafından kabul edilmesi  şartına bağlanması konusuna da özel bir parantez açmıştır.

Mevcut düzenlenmenin yetersiz, eksik bir düzenleme olduğunu kaydeden Çuhadar, “İnsanüstü bir gayretle çalışmaya devam eden, bugüne kadar 391 çalışma arkadaşını salgına kurban veren sağlık çalışanları illiyet bağı ile ispatlama yükümlüğü ile vazife malullüğü değil,  COVİD 19’un MESLEK HASTALIĞI olarak kabul edilmesini bekliyor. Pandemi döneminde işe gitmeye mecbur bırakılan diğer kamu çalışanları ise COVİD 19’un İŞ KAZASI olarak kabul edilmesini bekliyor. Sağlık emekçileri başta olmak üzere tüm kamu emekçilerinin fazlası ile hak ettiği bu hakkın önüne geçilmekten bir an önce vazgeçilmelidir” diye konuştu.

Ayrıca Çuhadar, sağlık çalışanlarının her geçen gün artan iş yükünün bir nebze hafifletilmesi için bu alanda bir an önce kadrolu  istihdamının artırılması gerektiğini,  salgının tekrar etkili olduğu bu dönemde kişisel koruyucu ekipman yetersizliği, ek ödeme, nöbet  başta olmak üzere bugüne kadar ihmal edilen sorunların acilen çözülmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Yüz yüze eğitime geçilmesi ile birlikte yüz binlerce öğretmenin aşı talebinin de karşılanması gerektiğini ifade eden Çuhadar ayrıca milyonlarca kamu emekçisinin üzerinden yaklaşık 3 yıl geçen 3.600 ek gösterge sözünün tüm kamu emekçilerini de kapsar bir şekilde hayata geçirilmesini beklediğini kaydetti. 

MYK Üyemiz Elif Çuhadar konuşmasının sonunda bugünkü toplantının gündemlerinden birisinin sözleşmeli istihdam olduğunu ancak aslında bugün tüm kamu emekçilerinin  güvencesiz bir çalışma hayatına itildiğini vurguladı. 

KESK’in güvenceyi birbiri içine geçmiş halkalardan oluşan bir zincir olarak tanımladığını ifade eden Çuhadar, “Güvence zinciri bir çalışanın geleceğe güvenle bakmasını sağlayacak unsurlardan, halklardan oluşur. Bu halkaları insanca yaşamaya yetecek bir gelir güvencesi, kamusal emeklilik güvencesi, kamu görevine girmede ve görevde yükselmede kariyer- liyakat-hakkaniyet güvencesi, evrensel sendikal hakları kullanma güvencesi olarak sırlamak mümkündür” diye konuştu. 

Buna karşın kamu emekçilerinin güvence zincirinde yıllar içinde önemli tahribatlar yaratıldığına dikkat çeken Çuhadar; 

 “İnsanca yaşamaya yetecek gelir-maaş güvencemiz çarşıda pazarda yaşanan gerçek enflasyonla uzaktan yakından ilgisi olmayan resmi enflasyonun temel alındığı “toplu sözleşmelerle”, hükumet kanadının üyelerinin oyları ile belirlenen Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları ile adaletsiz gelir vergisi tarifeleri ile sınırlanmıştır.

Kamusal emeklilik-sosyal güvenlik güvencemiz emeklilik yaşının kademeli yükseltilmesi, milyonlarca çalışanın Emeklilikte Yaşa Takılanlara eklenmesi, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi ile ciddi ölçüde yıpratılmıştır. 

Kamu görevine girmede ve görevde yükselmede kariyer-liyakat-hakkaniyet güvencesi KPSS’nin ağırlığının azaltılıp sözlü sınav ve mülakatın ağırlığının artırılması, torpilin, kayırmanın kapısının açılması, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması adı altında fişlemeler ile tahrip edilmiştir. 

Evrensel sendikal hakları kullanma güvencemiz, hak arama yollarımız, grevli toplu sözleşme hakkımız ise  hiç bitmeyen yasak ve baskılarla, 4 bin 267’si bağlı sendikalarımızın on binlerce kamu emekçisinin sorgusuz sualsiz işinden ekmeğinden edildiği OHAL KHK’leri ile ve bu KHK’lerin temel mantığının 657 sayılı kanuna taşınması suretiyle alabildiğine aşındırılmıştır. 

Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında aslında bugün kadrolu, sözleşmeli,  ücretli, vekil  demeden  tüm kamu emekçilerinin güvence zincirinde yıpranmalar, kopmalar yaşanmaktadır.

KESK olarak güvence zincirimizin tüm halklarını eskisinden daha güçlü bir hale getirmek için, insanca yaşamaya yetecek gelir, güvenceli çalışma ve yaşama haklarımız için emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz” diyerek konuşmasını tamamlamıştır. 

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

TÜRKİYE SPOR YAZARLARI DERNEĞİ’NE KAYYUM ATANMASINI ANTİDEMOKRATİK

Gazetecilik toplumun doğru bilgiyle donanabilmesi ve demokrasimizin denge içinde işleyebilmesi için vazgeçilmezdir. Gazetecilerin, bu önemli ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

9 − 4 =

Örnek Resim