Anasayfa / MANŞET / Eş Genel Başkanımız Mehmet Bozgeyik DİSK’in 16. Genel Kurulu’nda

Eş Genel Başkanımız Mehmet Bozgeyik DİSK’in 16. Genel Kurulu’nda

Eş Genel Başkanımız Mehmet Bozgeyik, konfederasyonumuz ve sendikalarımızın MYK üyeleriyle, “Emeğin Türkiyesi ve Emeğin Dünyası için” İstanbul’da DİSK’in 16. Genel Kurulu’nda konuşmasını gerçekleştirdi:

Kardeş Örgütümüz, Sınıf Mücadelesinde Omuz Omuza Mücadele Ettiğimiz DİSK’in Değerli Yönetici ve Üyeleri,

Kemal Türkler’in, 1 Mayıs ve Diğer İşçi Sınıfı Şehitlerinin Mirasına Layık Olma Çabasındaki Siz Değerli Yoldaşlar,

53 Yıllık Çınar’ın Değerli Çalışanları, Emektarları,

Emek ve Meslek Örgütlerinin,

Siyasi Parti ve Demokrasi Güçlerinin Değerli Temsilcileri,

Hepinizi Konfederasyonum KESK adına Saygıyla sevgiyle selamlıyorum  

Yoldaşlar,

Dostlar,

Maalesef bir kez daha savaş tamtamlarının ve hamasi nutukların eşliğinde gerçek sorunlarımızın, ekonomik krizin, yolsuzluğun, çürümüşlüğün, gericiliğin, faşizan baskıların unutturulmaya çalışıldığı, asıl gündemimizden koparılmak istendiğimiz bir dönemden geçmekteyiz.

Emeğin gündemi güvencesiz, esnek, sözleşmeli, taşeron çalışmanın özelde ve kamuda yaygınlaştırılmasıdır.

İşsizliktir, işten çıkarmalardır!

Daha fazla kar hırsı ve denetimsizlik nedeniyle yaşanan işçi cinayetleri sonucu işyerlerinin mezarlığa dönüşmesidir.

Performans adı altında iş barışının bozulmasıdır.

Açlık ve yoksulluk sınırında reva görülen ücretlerdir. İstihdam yaratmayan ekonomi politikalarıdır.

İğneden ipliğe yapılan zamlardır.

Haksız hukuksuz ihraçlardır. İhraç edilenlerin mahkûm edilmek istendiği sosyal ölümdür.

Her gün bir ilimizde ekonomik kriz yüzünden kendini yakanlardır, intiharlardır.

Kadına yönelik çığ gibi artan şiddet, cinayet, taciz ve tecavüz vakaları ve bunun fetvasını veren gerici tarikat, cemaatlerdir.

Geleceği karartılan, hayalleri yıkılmak, umutları bitirilmek istenen gençlerimizdir.

Göz dikilen kıdem tazminatımızdır bizim gündemimiz. İşsizlik fonunun yağmalanması yetmiyor gibi BES adı altında yeni ganimet alanı açılmak istenmesidir.

Ülkenin stratejik işletmelerinin, fabrikalarının birkaç yıllık kârı karşılığında, arazileri ile birlikte satılıp çalışanlarının işsiz bırakılmasıdır. Şekerden, tütüne, enerjiden kâğıda, etten samana ülkemizin dışarıya bağımlı hale getirilmesidir.

Reform adı altında temel haklarımızın tek tek ortadan kaldırılmasıdır.

Kariyer ve liyakatin ortadan kaldırılmasıdır. Siyasal kadrolaşma hedefiyle hem işe almada hem görevde yükselmede mülakatın ağırlığının artırılması yoluyla torpilin, kayırmanın kapısının sonuna kadar açılmasıdır.

Grevli gerçek toplu sözleşme hakkımızın, örgütlenme ve siyaset yapma hakkımızın engellenmesidir.

Başta Taksim olmak üzere aynı zamanda işçi sınıfının, ezilenlerin hafızası olan alanların, meydanların, hatta ve hatta neredeyse tüm alanların, sokakların yasaklanmasıdır.

Dostlar,

Yoldaşlar,

Emeğin gündemi bu iken iktidarın ve iktidarın nimetlerin faydalanan eş, dost, akraba kapitalizminin gündemi ise daha fazla rant, daha fazla ihale, gericiliğe daha fazla kaynak aktarılmasıdır. Ama artık mızrak çuvala sığmıyor. Tüm gizleme çabalarına, ört bas etme girişimlerine, yayın yasaklarına rağmen her gün bir yerden bir pisliğin kokusu yükseliyor.

Çürüme kronik bir hal alırken faşizan yol ve yöntemlerle iktidarda bir gün daha fazla kalmanın hesapları yapılıyor.

Bunun için mezhepçi, milliyetçi, etnik politikalarla halklarımızı, toplumu tehlikeli bir kutuplaşmaya, gerginliğe itiyorlar. Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştiren politikalar tüm hızıyla devam ediyor.

Cezaevlerinde hak ihlalleri darbe dönemlerini aratmıyor. Binlerce tutsak ölümcül hastalıklar nedeniyle yaşam savaşı verirken bir tekine bile uygulanmayan af yetkisini Sivas’ta ozanlarımızı, aydınlarımızı, Alevi vatandaşlarımızı elindeki benzin bidonuyla cayır cayır yakan “dedeleri” için kullanıyorlar.

Gerici politikalar ve laiklik karşıtı eğitimin sonucu olarak kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, istismar olayları artarak devam ediyor.

Değerli Dostlar,

İçeride bunlar yaşanırken dışarıda da savaş politikalarını çok tehlikeli şekilde tırmandırmaya devam ediyorlar. Şunu açıkça belirtmek isteriz ki, İdlip’te adı konmamış savaştan ülkemiz emekçilerinin, halklarımızın hiçbir çıkarı yoktur. Öne sürülen gerekçelerin hiçbiri başka bir ülkenin topraklarında bulunulduğu ve tüm dünyanın lanetlediği çetelerin resmi garantörlüğüne soyunulduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

Ekmeğimizden, aşımızdan kesip kaynaklarımızı savaşa aktarmalarının kendi siyasal ve sermaye çıkarları için olduğunu açıkça belirtmemiz ve bu savaşa karşı sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Sessiz ya da etkisiz kaldığımız her saniye karanlığın biraz daha büyümesine yol açıyor. Bir an önce savaş karşıtı bir mücadele hattını örmemiz ve bunun eylemlerini hayata geçirmemiz gerekiyor. Bizler harekete geçmez isek iktidarın emeğe ve demokrasi güçlerine yönelik baskılarının, yönelimlerinin daha da artacağı açıktır. OHAL koşullarında üç yıldır temel hak ve özgürlükleri askıya almaları yetmiyormuş gibi şimdi de “savaş koşullarındayız” diyerek toplumsal muhalefeti bir süre daha nefes alamaz halde tutmayı hedefliyorlar.

Dostlar,

Yoldaşlar,

Emek karşıtı sermaye yanlısı neo liberal politikaların esas alındığı, gericiliğin ideolojik olarak yaygınlaştırıldığı ve sermaye olarak finanse edildiği, barış karşıtı politikalar nedeniyle kaynakların savaşa aktarıldığı bir ülkede hepimiz kaybediyoruz. Dolaysıyla asgari müştereklerde tüm toplumsal kesimlerin birlikte mücadele etmesinin yol ve yöntemlerini geliştirmek dışında bir seçeneğimizin olmadığının altını bir kez daha çizmek gerekiyor.

Ekonomik krizin faturasının emekçilere yıkılmadığı,   emeğin sömürülmediği, herkesin güvenceli ve insanca çalıştığı bir işinin olduğu,  kimsenin cinsiyetinden, kimliğinden, inancından dolayı ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmediği,  eşit yurttaşlığın, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu, sendikal hak ve özgürlüklerin, hak arama yollarının önünün açıldığı, grevlerin yasaklanmadığı,  düşünmenin, düşünceyi ifade etmenin,  itiraz etmenin cezalandırılmadığı, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin, barışın, laikliğin hâkim olduğu bir ülke hedefi etrafında kenetlenip bir mücadele hattı ördüğümüz an eminiz ki faşizmin esamesi bile okunmayacaktır.

KESK olarak, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da kardeş örgütümüz DİSK ile bu hedef doğrultusunda demokrasi ve barış mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimize, birlikte ve ortak hareket etme anlayışını tüm emek ve demokrasi güçlerini de dahil ederek geliştireceğimize inancımız tamdır.

Yoldaşlar,

Dostlar,

Sözlerimi sonlandırırken; “2020’LERİN DİSK’İ EMEĞİN TÜRKİYE’Sİ” şiarıyla gerçekleştirdiğiniz 16. Olağan Genel Kurulunuzun hedefinize uygun bir motivasyon ve kararlılıkla sonuçlandıracağınıza olan inancımla kolaylıklar ve başarılar diliyorum.

YAŞASIN DİSK!

YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI!

YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ!

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

TÜRKİYE SPOR YAZARLARI DERNEĞİ’NE KAYYUM ATANMASINI ANTİDEMOKRATİK

Gazetecilik toplumun doğru bilgiyle donanabilmesi ve demokrasimizin denge içinde işleyebilmesi için vazgeçilmezdir. Gazetecilerin, bu önemli ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 × four =

Örnek Resim