Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından iptal edilen güvenlik soruşturması/arşiv araştırması uygulaması, yeni bir düzenlemeyle yeniden yasalaştırılmak isteniyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen tasarının TBMM’de görüşülmesi öncesinde ortak bir açıklama düzenleyen DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, tasarıya olumlu oy vermeyi düşünen milletvekillerine çağrıda bulunarak, “Güvenlik soruşturması adı altında yasal kılıfa büründürmeye çalıştığınız insanları vatandaşlık haklarından mahrum bırakma girişimi, bu ülkeye yaptığınız kötülükler arasında ilk sıralarda yer alacak” denildi.
Ortak basın toplantısı 20 Aralık 2019 tarihinde TTB’de gerçekleştirildi. Basın toplantısına KESK Genel Sekreteri Ramazan Gürbüz, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz ve TMMOB İkinci Başkanı Selçuk Uluata katıldılar. Açıklamayı, Prof. Dr. Sinan Adıyaman okudu.
AYM’nin iptal kararının AKP iktidarını durdurmaya yetmediğine ve iktidarın daha önce onlarca konuda olduğu gibi bu konuda da evrensel hukuk ilkelerini esas almadan, “ikinci sınıf vatandaş” yaratacak şekilde keyfilik, ayrımcılık ve haksızlığı yasalaştırmaya çalıştığına yer verilen açıklamada şöyle denildi:
“AYM’nin uyarıları doğrultusunda, Anayasa’nın hukuk devleti, eşitlik, ayrımcılık yasağı, insan onuru, çalışma hakkı gibi en temel maddelerini ihlal etmeyecek düzenlemeler dışında atacağınız her adımın takipçisi olacağımızı ve tek bir yurttaşımızın bile kamuda işe girme sürecinde mağduriyet yaşamaması için mücadelemizi her türlü araçla büyüteceğimizi buradan ilan ediyoruz.”
Açıklamanın tam metni aşağıdadır:
Güvenlik soruşturması düzenlemesi vatandaşlar arasında ayrımcılığın yasalaşmasıdır!
“GÜVENLİK SORUŞTURMASI”: İktidar Partisi üyeleri ve yandaşları dışında hiç kimsenin kamuda herhangi bir işe giremeyeceği, vatandaşlık haklarının yok edileceği bir ülke hayali,
Düşünün;
binbir emek ve fedakârlıkla oğlunuzu ya da kızınızı okutmuşsunuz. Onlar da sınavlarda başarılı olup, mühendis, doktor, öğretmen, hemşire, hukukçu olacakları üniversitelere girmiş, yine birçok şeyden feragat edilerek harçlar ödenmiş, sınavlar verilmiş, mezun olunmuş. Hep birlikte yüzbinlerce üniversite mezunu arasında işe girme yarışına girmişler.
Ya da şartlar elvermemiş, üniversiteyi okuyacak ortam oluşmamış zorluklarla ortaokul – lise mezunu olmuş, yine milyonlarca yurttaştan biri olarak memur olmak için başvurusu yapmışsınız.
Düşünün;
kızınız, oğlunuz, yeğeniniz ya da kendiniz tüm bu aşamalardan geçmiş KPSS’de ( kamu personeli seçme sınavında) işe alınacak kadar yüksek puanı almışsınız. Kamuda büro memuru, öğretmen, hemşire, doktor, mühendis, teknisyen, avukat, laborant, zabıta görevlisi olabilmeniz, yani kamuda herhangi bir göreve atanabilmeniz için tüm bu emekleri, tüm bu özverileri, tüm bu başarıları bir anda yok sayabilecek; sizi kamuda çalışabilme hakkından mahrum edebilecek bir uygulama “Demoklesin Kılıcı“gibi tepenizde dolaşmaya devam edecek.
Düşünün;
Kimin gerçek makbul vatandaş, kimin kamuda memur olamayacak ikinci sınıf vatandaş olduğuna karar verme yetkisine sahip ve mevcut iktidarca atanmış bir komisyon bu ülkede var olacak. Ve kaderiniz hiçbir kritere bağlı olmayan kişilerden oluşan bu komisyonun iki dudağı arasında olacak.
Düşünün;
Mahalle karakolunuzdaki bir polisin tuttuğu fiş, okul-üniversite yöneticilerinin kişisel “kanaatleri,” isimsiz bir ihbar mektubunda adınızın geçirilmesi, muhbir bir vatandaşın kötülük niyeti, Cimer vb. şikâyet hatlarına adınıza yapılmış bir şikayet, herhangi bir sosyal medya paylaşımınız, şakanız, espiriniz, retweetiniz, mailiniz birilerinin dikkatini çekti, dönemin iktidar partisinin hoşuna gitmedi diye; çocuğunuzun hatta yeğeninizin kamuda göreve başlaması engellenebilecek. Buna itiraz hakkınız olmadığı gibi yılları alan ömür törpüsü dava süreçlerinin nasıl sonuçlanacağı da belirsiz kalacak.
Düşünün;
İşsizliğin tahammül edilemez boyutlara geldiği ülkemizde kendini ülkenin sahibi sanan dönemin iktidar payandaları, 82 milyonun emeği ve birikimi ile oluşan, kaynağı doğrudan ve dolaylı vergilerle hepimizin cebinden sağlanan kamuya beğenmediklerini almayacak. Alınmış olsalar bile hoşlanmadıklarını da işsiz bırakabilecek. Şu anda TBMM’de AKP milletvekillerince aniden, bir oldu bitti ile toplumun bilgisinden ve tartışmasından kaçırarak yasalaştırılmaya çalışılan teklifle “ kerameti kendinden menkul bir komisyon”, yine kendi yanlış politikalarının sonucu olan ekonomik krizin yoksullaştırıcı ortamında milyonlarca insanın hakkını gözünü kırpmadan gasp edebilecek, kamuda işe girmeye hak kazandığı halde onu ve ailesini işsizlikle baş başa bırakabilecek.
Düşünmek ve farkına varmak yetmez! Bu haksızlığı, hukuksuzluğu engellemeliyiz!
2016 Darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal Döneminde Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamuda işe alınacaklara güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması başlamış ve bu uygulamanın nasıl yapıldığı en açık biçimde sağlık alanında devlet hizmet hükümlülüğü olan ve bu yükümlülüğü yerine getiremeyen hekimlerin ve sağlık çalışanlarının çalışma hakkının engellenmesiyle ortaya çıkmıştı.
Kamu kurumlarında mülakatla ya da açıktan atamalarla yapılan işe alımlarda donanım ve gerekli özellikler itibari ile uygun olan başvurucuların elenmesi, güvenlik soruşturmasının etkin bir eleme yöntemi olarak işlediğini ortaya koydu. Güvenlik soruşturması ayrıca valilikler tarafından, kamu içinde yer değiştirmek isteyen tüm çalışanlara da uygulandı.
Olağanüstü Hal ilanı sonrasında yapılan KHK düzenlemeleri ile 657 sayılı kanuna da yapılan müdahale ve keyfi uygulamalar öncesinde; Silahlı Kuvvetler, Emniyet, MİT teşkilatında, Ceza ve infaz kurumlarında görev yapacaklar ile devletin iç ve dış güvenliği yönünden gizlilik dereceli bilgilerin olduğu kamu görevleri yönünden güvenlik soruşturması yapılması zaten 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması Kanununda düzenlenmiş ve uygulanmaktaydı. Bu görevler için bile çok daha eşitlikçi, hakkaniyetli ve hukuki olması gereken bu uygulamayı kamu hizmeti verecek herkes için, bütün kamu emekçileri için uygulamaya koymak başka bir niyetin göstergesidir.
Demokratik kurumların fiili ve hukuki çabaları sonucunda Anayasa Mahkemesi (AYM), 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na OHAL sonrası eklenen ve memurluğa alınma şartlarını ( herkes için uygulanacak bir güvenlik soruşturmasını) düzenleyen 48. maddesinin 8. bendini iptal etti. 4045 Sayılı Güvenlik Soruşturması Kanunu Anayasaya ve İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı buldu.
Kamuda işe alımda “Güvenlik soruşturmaları” adı altında yaşanan keyfilik, ayrımcılık ve haksızlığın Anayasa Mahkemesi kararıyla hukuksuzluğunun ilanı da AKP iktidarını ikna etmeye ve durdurmaya yetmedi. Daha önce onlarca konuda olduğu gibi bu konuda da evrensel hukuk ilkelerini esas almak yerine ”ikinci sınıf vatandaş” yaratma ve kendi yurttaşları arasında en büyük ayrımcılığı kanun yoluyla yasalaştırma girişiminden vazgeçmedi.
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak TBMM’de AKP iktidarınca yasalaştırılmaya çalışılan telafisi zor, mağduriyetlere yol açacak bu ayrımcı yasa tasarısına TBMM’de olumlu oy vermeyi düşünen milletvekillerini bir kez daha uyarıyoruz. Güvenlik soruşturması adı altında yasal kılıfa büründürmeye çalıştığınız insanları vatandaşlık haklarından mahrum bırakma girişimi, bu ülkeye yaptığınız kötülükler arasında ilk sıralarda yer alacak.
Anayasa Mahkemesi’nin uyarıları doğrultusunda, Anayasanın hukuk devleti, eşitlik, ayrımcılık yasağı, insan onuru, çalışma hakkı gibi en temel maddelerini ihlal etmeyecek düzenlemeler dışında atacağınız her adımın her zaman takipçisi olacağımızı ve tek bir yurttaşımızın bile kamuda işe girme sürecinde mağduriyet yaşamaması için mücadelemizi her türlü araçla büyüteceğimizi buradan ilan ediyoruz.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
Türk Tabipleri Birliği (TTB)