Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği, Anayasa değişikliği ile ilgili referanduma yönelik tutumunu açıklamak üzere Taksim Hill Otel’de “Hayır de! Herkes kazansın” sloganıyla bir araya gelerek, “Hayır” deklarasyonunu kamuoyu ile paylaştı.
Deklarasyon KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse ve TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel tarafından okundu.
Emek ve Demokrasi İçin Güç Birliği’nin deklarasyonunu şu şekilde açıklandı:
“Bizler, bu ülkede demokrasiyi sarsılmaz bir biçimde savunmuş, gelmiş geçmiş her darbeye karşı olmuş, bu darbelerin de en fazla mağduru haline getirilmiş emek, meslek örgütleri, demokrasi güçleri, siyasi partileri, demokratik kitle örgütleriyiz. 7 Haziran seçimlerinden beri yine darbe üstüne darbelerle yüz yüzeyiz. 15 Temmuz darbe girişimini lütfe çeviren AKP, OHAL-KHK uygulamaları ile temel hak ve özgürlükleri rafa kaldırdı, ülke neredeyse yarı açık cezaevine dönüştürüldü, üniversiteler saldırıya uğradı, yüz binin üstünde kamu emekçisi işinden atıldı, binlerce dava açıldı, aydınlar, gazeteciler tutuklandı. Yandaş/havuz medyası dışında neredeyse bütün medya susturuldu. Kamuya ait olan ne varsa el konuldu varlık fonuna devredildi. Daha üç gün önce çıkarılan bir yeni KHK ile hem sendika yöneticileri hem akademinin pek çok hocası, hem de hocaların hocaları görevden alındı. Öğrencilerin eğitim hakkı ve geleceğimiz gasp edildi. Tüm bu yönelimlerin ana nedeninin referanduma götürülecek anayasa değişikliğinin hayata geçirilmesi olduğu bugün tartışma götürmez biçimde netleşmiştir. Adım adım bugünlerin alt yapısı örülmüştür. Şimdi bu anayasa paketi ve referandum dayatmasıyla karşı karşıyayız.
ÜLKENİN GELECEĞİ İÇİN HAYIR DİYELİM
Ama bizler diyoruz ki, Anayasalar toplumun değişmez taleplerine, ülkenin birikmiş ve yakıcı sorunlarına cevap ürettikleri mümkün olan en geniş rıza ve mutabakata dayandırdıkları ölçüde ‘Toplumsal sözleşme’ karakteri taşıyabilirler. Bugün karşı karşıya kaldığımız durum ise tam bir toplumsal ayrıştırma halidir. Mevcut değişiklik paketi toplumun hiçbir kesiminin taleplerini içermeyen, tam tersine bir tek adam sultası yaratma ve cumhuriyet tarihinde ilk kez usul ve esas yönünden bir Anayasasızlaşma, bir diktatörlük dayatmasıdır. Bu dayatmaya razı olmayalım, hep birlikte ülkemizin geleceği için ‘Hayır’ diyelim. Herkes kazansın.
Türkiye’de içinden geçtiğimiz süreçte neresinden bakarsak bakalım asgari düzeyde bile Anayasa yapım ortamı ve koşulları yoktur. Demokratik bir tartışma ortamının bulunmadığı, her türlü muhalefetin ağır bir baskı altına alındığı, ifade ve toplanma özgürlüğünün yok edildiği, sendikal hakların, örgütlenme özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı ve yandaş olmayan medyanın büyük ölçüde susturulduğu bir iklimde anayasa yapım koşullarından söz edilemez. Bu teklif, halkın serbest ve özgür bir tartışma ortamında kanaat ve tercihte bulunma hakkının gasp edilmesidir. Anayasa değişiklik paketi, temel hak ve özgürlüklerimizin KHK’ler ile ortadan kaldırılmasının önünü açma, kim olursak olalım, hangi partiye oy verirsek verelim, süreklileştirilecek bir OHAL ve KHK’ler rejimini onaylatma paketidir.
TEKÇİ SİSTEM OLUŞTURULACAK
Temel hak ve özgürlüklerimizden tek bir kişinin bekası için vazgeçemeyiz. Hayır diyelim. Herkes kazansın. Yıllardır ülkeyi yönetenlerin bu ülkenin her alanında toplumu kutuplaştırarak kavgaya, çatışmalara neden oldukları, kendi iktidarlarını kalıcı kılmak istedikleri, yoksunluk ve yoksulluğu artırdıkları gün gibi ortadadır. Geldiğimiz noktada toplumsal uzlaşma kaygısı baştan güdülmediği için toplumun bilgisinden uzak tutulmuş, mecliste tartışılması engellenmiş bir anayasa değişikliği ile karşı karşıyayız. Anayasa değişikliği teklifinin kabul edilmesiyle, evrensel hukukun ve demokratik ilkelerin temel yaklaşımı olan kuvvetler ayrılığı ilkesi ortadan kaldırılıp yerine kuvvetler birliği geçirilecek, tüm yetkiler elde, tek partide, tek siyasal görüşte toplanacak. Denetlenmeyen, eleştirilemeyen tekçi bir sistem oluşturulacak.
HERKESE SESLENİYORUZ
Herkese sesleniyoruz. Mevcut paket iç tüzük ihlal edilerek, gizli oylama kuralı alenen çiğnenerek parlamentodan geçirildi. “Size mi soracağız” denildi. Usul yönünden meşru olmadığını söylüyoruz, geleceğimiz hakkında kendi sözümüzü kendimiz söyleyeceğiz diyerek hayır demeye çağırıyoruz. İnsan hak ve özgürlük alanları daha da daraltılarak demokrasiden tümüyle uzaklaşılacak, ülkemizin her alandaki sorunları ağırlaşacak, toplum kutuplaşmaya itilecek, gerginlikler, çatışmalar artacaktır. Sınırsız yetkilerle donatılmış, denetim mekanizmaları yok denecek kadar az olan bir gücün, tek bir kişide toplanmasını sağlayacak bir tekliftir önümüze getirilen. Onayımıza sunulacak olan süreklileştirilmiş OHAL/KHK’ler rejimidir.
HERKESİ HAYIR’A ÇAĞIRIYORUZ
Oysaki Türkiye olarak, bütün toplumsal dinamikler olarak gerçek ihtiyacımız, çoğulculuğu zenginlik olarak gören, inanç ve vicdan özgürlüğünü tanıyan, din, dil, ırk, etnisite, cinsiyet ayrımcılığına dayanmayan, köklü ve derinlemesine bir demokratikleşme, toplumsal barış, eşit yurttaşlık temelinde, laik, demokratik bir cumhuriyet ve bunu bağıtlayacak bir anayasadır. İçerik yönünden mevcut teklif tam tersidir. Bu ülkeye bir deli gömleği giydirme, mevcut OHAL/KHK’ler rejimini süreklileştirme hamlesidir. Ülkemiz bu cendereye sıkıştırılmaz. Herkesi bu teklife ‘Hayır’ demeye çağırıyoruz.
Bizler bu ülkede yılın 365 günü alın teri dökenleriz, üretenleriz. Biliyoruz ki hayır dersek, bu referandum kendi yaşamımızı ve ülkemizin geleceğini yeniden kurma yönünde karar hakkımızı kullandığımız önemli bir fırsat olacaktır. Türkiye’nin işçiler, kamu emekçileri, kadınlar, gençler ve tüm ötekiler için bir cehenneme dönüştürülmesine, tek bir kişiye, tek bir imzayla sendikaları kapatma, grevleri yasaklama, kıdem tazminatı kaldırma, toplu iş sözleşmelerini askıya alma, gerektiğinde ücretleri dondurma yetkisi veren anayasa değişiklik teklifine her beraber ‘Hayır’ diyelim. Dünyada ücretler açısından en alt sıralarda olmaya, dünyanın en uzun süre çalıştırılan işçileri, emekçileri olmaya, içinde işçilerin, emekçilerin hakları olmayan anayasa değişiklik teklifine ‘Hayır’ diyelim.
SON SÖZÜ BİZ SÖYLERİZ
14 yıldır cinsiyet ayrımcılığının nasıl daha fazla derinleştirildiğine, kadın olarak mücadelemizle kazandığımız haklarımızın nasıl birer birer elimizden alınmak istendiğine tanık olduk. Birlikte mücadele ederek pek çok saldırıyı durdurduk. Bu teklif kadın düşmanlığında sicili bozuk olanlarca hazırlanan, şiddetin, tacizin, tecavüzün, istismarın, kadın cinayetlerinin meşrulaştırılması teklifidir. Yine durdurabiliriz. Kadınlar olarak, emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir. Son sözü biz söyleriz diyerek ‘Hayır’ diyelim. ‘Hayır’ demek için kadın olmak yeter.
HAYIR DE HERKES KAZANSIN
Şimdi işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, bütün ötekiler olarak önümüzde bir fırsat var. Referandum son yüz yıllık tarihimizde yapılan sayısı anayasal değişikliğin çok ötesinde, ülkemizi ve geleceğimizi çağdışına itecek bir rejim değişikliğinin onaylanıp onaylanmaması olarak geçecek. Toplum olarak bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Bunun için geleceğimiz hakkında kararı biz veririz, ‘Hayır’ diyoruz. Herkesi ‘Hayır’da birleşmeye çağırıyoruz. ‘Hayır’ de herkes kazansın.”