Anasayfa / MANŞET / Hukuki, Fiili, Meşru Ve Örgütlü Mücadelemizden Asla Vazgeçmeyeceğiz! Biz Kazanacağız! Geri Döneceğiz!

Hukuki, Fiili, Meşru Ve Örgütlü Mücadelemizden Asla Vazgeçmeyeceğiz! Biz Kazanacağız! Geri Döneceğiz!

15 Temmuz darbe girişiminin ikinci yıldönümüne bir hafta kala, 8 Temmuz 2018 tarihinde Resmî Gazete ’de yayımlanan 701 sayılı KHK ile aralarında 60’a yakın KESK’linin de olduğu 18.632 kamu görevlisi daha sorgusuz, sualsiz, hukuksuz şekilde işinden ve aşından edildi.

İhraçların hukuksuz olduğunu baştan itibaren söylüyoruz. 701 sayılı KHK’da yer alan bir belge ile bu durum teyit ve itiraf edilmiştir.

KHK’da ihraç edilenler listesinin 43. Sayfasında,  Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü’nde çalışan beş kamu görevl­­­isinin ihraç gerekçeleri OHAL ihraçlarının neye dayanılarak yapıldığının açık bir itiraf belgesi olmuştur.

4 Haziran 2018 tarihinde Bakanlar Kurulunda imzalanan ancak 24 Haziran seçimleri öncesi açıklanmayan 701 sayılı KHK ile ihraçlarda “kurum kanaati, sosyal medya paylaşımları, okul, emniyet” gibi kriterlerin temel kriterler olduğu belgelenmiş oldu.

Böylece hepimizin bildiği, pratikte yaşadığı yargı ve kolluk soruşturmalarının değil ihbarcılığa dayalı istihbarat bilgilerinin geçer akçe olduğu, hukuk devletinin en sıradan, en asgari ölçülerinden bile eser kalmadığı “devlet” belgeleri arasına girmiş oldu. Öyle ki, birbirine kişisel husumeti olanların, görevde yükselmesi önünde engel görülen kişilerin “kurum kanaati” adı altında ihraç edilmelerinin de mümkün hale geldiği bir devlet sistemi ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılmaktadır.

 

Kurum/okul idarecilerinin neredeyse tamamına yakınının yandaş Konfederasyonla “iltisaklı” sendikaların üyeleri olması ise çok daha vahim ve kirli bir durumu gözler önüne seriyor.

Bu dönemin kurum ve okul yöneticileri ciddi zan altındadır. Bunu bizler değil hükümetin yayınladığı 701 sayılı KHK söylüyor. İftiranın adı kurum kanaati olmuştur. İftira, ihbar yasaların, soruşturmaların, yargının yerine konmuştur.

İhbarcılık Emniyet, okul ibareleri ile gizlenmeye çalışılsa da bizler gerçek nedeni biliyoruz. Sırf KESK üyesidir diye, sendikal eylem ve etkinliklere katıldıkları için binlerce arkadaşımız aslı astarı olmayan iftiralarla ihraç edilmişlerdir. Belgesi 701 sayılı KHK’dır.

Bizler er ya da geç ger döneceğiz, ancak iftira sahipleri, hukuksuz uygulamaların altına imza atanlar, sendikal ayrımcılığı onur/haysiyet cellatlığına kadar vardıranlar alınlarındaki kara leke ile kalacaklardır. Sadece KHK ile bizi hukuksuzca ihraç edenlerle değil iftiracılarla da yargı önünde hesaplaşacağız.

  

701 sayılı KHK ile bir kez daha görülmüştür ki siyasal iktidarın darbe ile darbecilerle hesaplaşma gibi bir derdi yoktur. Temel hedef tüm toplumu tek adam iktidarına biat eden kullara dönüştürmektir.

 

İhraçlar aynı zamanda kadrolaşma ve yeni personel rejimini hayata geçirmenin aracı olarak kullanılmaktadır. Bundan sonra da KHK’lar Cumhurbaşkanı eliyle devam ettirilecek, hukuksuzluk devletin yönetim biçimi haline gelecektir.

 

Yeni rejimde OHAL’de kullanılan yetkiler kalıcı hale getirilecektir. OHAL’in sadece adı kalkmış olacak, olağanüstü hal olağan hale getirilecektir. Böylece yeni rejim tüm kural ve kurumlarıyla oturtulacaktır.

 

Nitekim yeni rejimin ilk gününe işinden edilen ve geleceği karartılmak istenen aralarında 60’a yakın KESK’linin de olduğu toplam 18.632 kamu görevlisi ve taşeron düzen ve yandaş sermayeye kaynak aktarımı sonucu yaşanan Tekirdağ tren katliamı ile girilmiştir. Başlangıç nasıl olmuşsa sonrasının da öyle olacağını bilmek için herhangi bir öngörüye gerek yoktur.

İhraç edilen Barış Akademisyenleri onurumuzdur, yüz akımızdır. Her biri kendi alanında akademiye ciddi katkılar sunmuştur. Bilimin, sanatın ve sanatın yeniden üretiminde temel işleve sahip olan üniversitelerde aydın, demokrat, halkçı akademisyenlerin ihracı ile boşaltılan kadroların kimlerle doldurulduğu ortadadır.  Karanlık beyinler varsın bu dönemin ebedi olacağını düşüne dursun, er ya da geç barış akademisyenleri görevlerine geri dönecek, üniversitelerimizi üreten, bilimsel, demokratik ve özerk bir yapıya kavuşturacaklardır.

Tekrar üstüne basa basa vurguluyoruz.  Bir sendikanın, konfederasyonun;  anayasa ile yasalarla, ülkemizin altında imzası bulunan uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla güvence altına alınmış bulunan sendikal hak ve özgürlükleri kullanması “suç” değildir.

Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi yürüttüğü için açığa alınan, ihraç edilen yönetici ve üyelerimiz de “suçlu” değil, sendikalı ve örgütlü olmanın gereğini yerine getiren kamu emekçileri mücadelesinin onurudur.

KESK olarak, hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alarak intikam hırsıyla KHK listelerini oluşturanların ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini bırakmayacağız.

Nereden ya da kimden gelirse gelsin, örgütlü mücadelemizi hedef alan, her türlü yasa dışı girişim ve saldırıya rağmen, hukuki, fiili, meşru ve örgütlü mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.

İhraç edilen, açığa alınan tüm üyelerimiz tekrar görevlerine dönene kadar dayanışmayı daha da büyüterek mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz.

Tüm bu antidemokratik ihraç kararlarına, baskılara karşın bu ülkenin onurlu ve mücadeleci kamu emekçileri olarak boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Tüm kamu emekçilerini bir kez daha tüm baskılara rağmen onurlu mücadelesinden vazgeçmeyen KESK’e bağlı sendikalarımızda örgütlenmeye, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.

 

BİZ KAZANACAĞIZ! GERİ DÖNECEĞİZ!

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

TÜRKİYE SPOR YAZARLARI DERNEĞİ’NE KAYYUM ATANMASINI ANTİDEMOKRATİK

Gazetecilik toplumun doğru bilgiyle donanabilmesi ve demokrasimizin denge içinde işleyebilmesi için vazgeçilmezdir. Gazetecilerin, bu önemli ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

thirteen + twenty =

Örnek Resim