YETKİNİN ASIL SAHİPLERİNİ GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ!
Bilindiği üzere 2020-2021 yıllarını kapsayan 5. dönem toplu sözleşme görüşmelerinde Kamu İşveren Heyeti 16 Ağustos’ta teklifini açıklamıştır. Söz konusu teklife göre 2020 yılının ilk altı ayı için %3,5, ikinci altı ayı için %3, 2021 yılının ilk altı ayı için %3 ikinci altı ayı için %2,5 gibi tüm maaş zammı oranları ile 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi ile açıkça alay etmiştir.
Ayrıca Kamu İşvereni teklifinde sadece 2020, 2021 maaş arışı oranlarına yer verilmiş, kamu emekçilerinin yıllardır çözüm bekleyen onlarca sorununa ve hizmet kolları toplu sözleşmelerine ilişkin tek cümle dahi edilmemiştir.
Dün gece saatlerinde yandaş konfederasyon Genel Başkanı ile görüşen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk Kamu İşvereni adına yeni tekliflerini sunmuştur. Buna göre maaş artış oranları toplamda sadece %2 artırılarak, 2020 yılı için %4 + %4, 2021 yılı için ise %3 + %3 olarak revize edilmiştir.
Günlük bir çay parasına bile denk gelmeyen artışla kamu emekçileri ve emeklileri ile dalga geçilmeye devam edilmektedir. Maaşlarımızın ‘revize’ adı altında sefalet oranlarında artırılmasını öngören bu teklifi kabul etmek mümkün değildir.
Buna rağmen yandaş konfederasyon yönetimi, hükümetin kamu emekçileri ile alay eden teklifini sadece hedeflenen enflasyon rakamlarının altında kaldığı için eleştirmekle yetinmektedir. Söz konusu eleştiri bugüne kadar yaşadığımız kayıpları görmekten uzak, kısır bir değerlendirmeden ibarettir.
Çünkü her şeyden önce yıllardır tüm emekçi kesimler gibi kamu emekçileri ve emeklikleri de TÜİK’in çarpık enflasyon rakamlarına, hiçbir zaman tutmayan enflasyon hedeflerine mahkum edilmiştir.
Oysa her zaman altını çizdiğimiz üzere bizler için asıl olan TÜİK vasıtası ile Ali Cengiz oyunları ile düşük tutulan çarpık enflasyon rakamları değil, mutfakta, çarşıda, pazarda yaşadığı gerçek enflasyondur. Yaşanan gerçek enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı rakamlar arasındaki uçurum yıllardır maaşlarımızı eritmeye devam etmektedir.
Dolayısıyla iktidarın “işçiyi, memuru enflasyona ezdirmedik” sözlerinin hiçbir karşılığı yoktur. Çünkü işçiyi, memuru, dar gelirli, asgari ücretli, emekliyi TÜİK vasıtası ile açıklanan enflasyon değil, hayatın gerçek enflasyonu ezim ezim ezmeye devam etmiştir.
Geçtiğimizi sekiz yılı kapsayan dört dönemde ‘toplu sözleşme’ adı altında yandaş konfederasyon yönetimi ile hükümet arasında varılan mutabakatlarda hedeflenen enflasyon rakamlarına, TÜİK enflasyonuna, hatta 2014 yılında olduğu gibi bu rakamların bile altındaki mutabakatlara imza atılmıştır. “Sizin katkınız olmadan bu büyüme rakamlarına ulaşmazdık” diyenler bizlere bir iki puanlık refah payını bile çok görmüştür.
Böylece kamu emekçileri ve emeklikleri olarak reel gelirimiz son on yıl içinde en az %40 eritilmiştir. Maaşlarımızda yaşadığımız bu erimeyi gidermeyen, temel sorunlarımıza çözüm üretmeyen hiçbir teklifin gerçekte bir karşılığı yoktur.
Sadece son bir yıl içerinde dört kişilik bir ailenin açlık sınırında 350 TL artış yaşanmıştır. İğneden ipliğe zam furyası hız kesmeden devam etmektedir. Son iki ay içinde elektriğe, doğalgaza %15 zam gelmiştir. Tütün ürünleri son iki haftada %20 zamlanmıştır.
Buna rağmen hükümet 1 hafta önce sahnelenen kamu işçileri toplu iş sözleşmesi oyununu kamu emekçileri toplu sözleşmesinde de yenilemenin, açlık sınırının 2.100, yoksulluk sınırının 6.800 TL’yi aştığı, emekçi kesimlerin yaşadığı gerçek enflasyonun %30’ları bulduğu koşullarda toplam 5 milyon kamu emekçisine ve emeklisine, aileleri ile birlikte 20 milyonluk devasa bir kitleye sefalet, yoksulluk, güvencesizlik teklif etmektedir.
Yıllardır sermayenin, patronların bir dediğini iki etmeyenler, Hazinenin ‘kefen parası’ olarak tabir edilen İhtiyaç Akçesine kadar halkın tüm kaynaklarını sermayenin, yandaş müteahhitlerin emrine sunanlar sıra işçiye, kamu emekçisine, asgari ücretliye, emekliye gelince ‘kaynak yok’ demektedir.
Üstelik hükümetin toplu sözleşme teklifi sadece sefalet oranlarında maaş artışı ile de sınırlı değildir. Kadrolu-güvenceli çalışma, gelir vergisinde ve ek göstergede adalet, ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, kayırma ve torpile son verilerek kariyer ve liyakatin temel alınması başta olmak üzere yıllardır yaşadığımız sorunlara, hizmet kolları toplu sözleşmelerine ilişkin hala tek cümle dahi edilmemiştir.
TEKLİF ORTADADIR.
KESK olarak, toplamda beş milyonluk geniş bir kesimin beşte birini üye yaptığı için kendini “yetkili” zannedenleri uyarıyoruz.
Bugün böbürlendiğiniz noktalara nasıl geldiğinizi, sırtınızı nerelere dayadığınızı, mevcut anti demokratik yasalardan, gerçek, evrensel toplu pazarlık sisteminden uzak köhne sistemden nasıl nemalandığınızı dünya alem biliyor.
Ne kadar ‘tarihi başarı’ nutukları atarsanız atın bugüne kadar danışıklı dövüş oyunlarından sonra imzaladığınız mutabakatların bedelini kendi üyeleriniz de dahil beş milyon kamu emekçisi ve emekli ödemiştir. Ödemeye de devam etmektedir. Hiçbir kamu emekçisinin tarihe kara bir leke olarak geçecek yeni bir satış sözleşmesine tahammülü kalmamıştır.
Dolayısıyla hiç kimsenin 3 milyon kamu emekçisine, 2 milyon kamu emekçisi emeklisine sefalet artış oranları dayatan, temel hiçbir sorununu çözmeyen, aksine hepimizle alay edilen bu teklifi kabul etmeye, müzakereye değer görmeye YETKİSİ yoktur.
YETKİ 3 MİLYON KAMU EMEKÇİSİNİN, 2 MİLYON KAMU EMEKÇİSİ EMEKLİSİNİNDİR.
KESK olarak 20 Ağustos Salı günü tüm Türkiye’de “Hepimizle Alay Geçen Sefalet Teklifi Yok Hükmündedir! Yetki 5 Milyon Kamu Emekçisinin Ve Emeklisinindir! “ şiarı ile alanlarda olacağız.
Bunun için yetkinin asıl sahiplerini, sendikalı, sendikasız tüm kamu emekçilerini, sefalete terk edilen emeklileri yeni danışıklı dövüş oyunlarına karşı haklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Halktan Yana Bir Kamu Hizmeti, Güvenceli İstihdam-Güvenli Gelecek, Demokratik- Adil Bir Çalışma Yaşamı, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret ve tüm taleplerin hayat bulması için Gerçek Bir Toplu Pazarlık Hakkı için birlikte mücadele etmeye, yeni bir satış sözleşmesine izin vermemek için yan yana, omuz omuza olmaya davet ediyoruz.
Yürütme Kurulu