Dün gerçekleştirilen kabine toplantısından sonra Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamada sözleşmelilerin uzun bir süredir beklediği kadro konusuna yer verilmiştir.
Hemen başta ifade etmek gerekirse Cumhurbaşkanının açıklaması uzun süredir “amasız, fakatsız, koşulsuz kadro” talebi için mücadele eden sözleşmelilerde hayal kırıklığı yaratmıştır.
Daha da önemlisi sözleşmelilere “müjde” olarak sunulan düzenleme bundan sonra kamuya alınacak personel açısından önemli tehditler içermektedir. Bilindiği üzere geldiğimiz noktada kamuya kadrolu alım oldukça sınırlanırken sözleşmeli personel alımı çok daha artmıştır.
Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamaların hayata geçirilmesi durumunda tüm personel alımlarının bundan sonra kadrolu olarak değil, sadece 3+1 sistemi ile sözleşmeli personel alımına dönüştürülmesinin kapısı sonuna kadar açılmaktadır.
Dolayısıyla yeni işe başlayacak tüm kamu emekçileri 4 yıl boyunca eşit işe eşit ücret, iş güvencesi, tayin hakkı başta olmak üzere mali, sosyal, özlük haklardan mahrum kalmaya devam edecek, kadro ve tayin hakkı kazanma bakımdan amirlerinin insafına bırakılacaktır.
Açıklamanın ayrıntılarına geçmeden önce tıpkı taşeron, geçici personel (4/C’ liler) sorunu gibi sözleşmeli istihdamın da 20 yılı aşkın süredir ülkeyi yöneten AKP iktidarları-hükümetleri döneminde çok daha derinleşen, içinden çıkılmaz hale getirilen bir sorun haline getirildiğinin altını çizmekte fayda görüyoruz.
Buna rağmen son dönemlerde pek çok konuda defalarca şahit olduğumuz üzere sözleşmeli istihdama ilişkin çözüm önerileri de Cumhurbaşkanı tarafından sanki bir muhalefet partisi lideri edası ile sunulmuş, seçim yatırımına dönüştürülmek istenmiştir.
Hafızlarımızı tazeleyecek olursak; istisnai olarak uygulanan sözleşmeli istihdam AKP’li yıllarda asli ve sürekli tüm işleri de kapsayan süreklilik arz eden, dolayısıyla gittikçe şişirilen bir istihdam şekline dönüştürülmüştür.
İlk yıllarda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun (DMK) 4/b maddesinin 1 inci fıkrasında sözleşmeli personelin zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde istihdam edileceği hüküm altına alınmıştır. Ancak söz konusu düzenlemede yıllar içinde değişiklikler yapılmıştır.
2006 ve 2007 yıllarında, yani AKP hükümetleri döneminde yapılan değişikliklerle sözleşmeli istihdamın kapısı sonuna kadar açılmıştır.
Sözleşmeli öğretmenlik AKP ile başlamıştır.2006 yılında 657 sayılı DMK’nun 4.maddesinin b fıkrasına eklenen düzenleme ile sözleşmeli öğretmenliğe geçilmiştir.
En önemli değişiklik ise 2007 yılında yapılmıştır. 2017 yılında 657 sayılı DMK’nun 4.maddesinin b fıkrasına bu kez “bu kanuna tabi kamu idareleri” ibaresi eklenmiştir. Başka bir deyişle “657 sayılı kanuna tabi kamu idareleri” denilerek sözleşmeli personel istihdamının madde çerçevesindeki sınırları kaldırılmıştır. Böylece sözleşmeli istihdam eğitim ve sağlık başta olmak üzere kadrolu personel eliyle verilmesi gereken tüm asli ve sürekli hizmetleri de kapsar hale gelmiştir.
Öğretmenden büro personeline, hemşireden destek personeline, Aile Sosyal Destek Personelinden Orman Muhafaza Memuruna kadar pek çok meslekte, işte sözleşmeli istihdama geçilmiştir.
Kamu personel alım ilanlarının tamamı sözleşmeli personel alım ilanlarına dönüşmüştür. Şişirilen sözleşmeli istihdam AKP iktidarı tarafından 2011 ve 2014 seçimleri öncesinde de seçim yatırımı haline getirilmiştir. Ancak sözleşmelilerin bir kısmı seçim öncelerinde kadroya alınsa da sözleşmeli istihdama son verilmemiş, bir sonraki seçimin yatırımı olarak kullanılmak üzere sözleşmeli istihdamın şişirilmesine devam edilmiştir.
En son 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimler öncesinde; 2 Ağustos 2013’te Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6495 sayılı Torba Yasa ile kadroya geçirmeden sonra kamudaki toplam sözleşmeli sayısı 2013 Aralık itibari ile 105 bin 284’e inmiştir.
Ancak ilerleyen yıllarda tekrar artan sözleşmeli istihdam, Strateji Bütçe Başkanlığı tarafından açıklanan Eylül ayı verilerine göre 590 bin 294’e çıkmıştır. Başka bir ifade ile yaklaşık 9 yıl içinde sözleşmeli istihdam 485 bin kişi, %461 artmıştır. Buna karşın aynı dönemde kadrolu personel sayısı ise 2 milyon 719 bin 967’den 3 milyon 60 bin 60’a ulaşmış, sadece %12,5 artmıştır.
Diğer bir ifade ile 9 yıl önce kamuda istihdam edilen her 100 kamu emekçisinden 4’ü sözleşmeli personel iken bugün kamuda istihdam edilen her 100 kamu emekçisinden 16’sı sözleşmeli personeldir. Bu muazzam bir artıştır.
Cumhurbaşkanı tarafından dün yapılan açıklama AKP iktidarının kendi eliyle büyüttüğü işte bu muazzam artışı önümüzdeki seçimlere dönük bir yatırıma dönüştürme hamlesidir.
Ancak bu hamle başta sözleşmeliler olmak üzere kamuoyunda hayal kırıklığı yaratmıştır.
Çünkü:
- Cumhurbaşkanı tarafından yapılan “kadro” açıklaması mevcutta sadece süresiz sözleşmeli olarak çalışan personelin tamamını değil, bir kısmını kapsamaktadır.
- Mahalli idareler dahil olmak üzere sözleşmelilerin kadroya geçişinde ise üç yıl bu statüde çalışmış olma şartı aranacaktır. Ayrıca bir yıl da aday memurluk süresi olacaktır. Dolayısıyla sözleşmeliden kadroya geçiş 3 +1 yıllık bir süre sonunda gerçekleşecektir.
- Hali hazırda 3+1 adı verilen sistemle kadro karşılığı çalışan başta öğretmenler ve sağlık çalışanları olmak üzere on binlerce sözleşmelinin durumunda herhangi bir değişiklik yapılmayacaktır.
- Başta Eylül ayı rakamlarına göre sayıları 41.681’e ulaşan 233 sayılı KHK kapsamında yer alan KİT’ler sözleşmeli personeli olmak üzere, sözleşmeli akademik personel, sözleşmeli askeri personel, sözleşmeli sanatçı, sözleşmeli Meclis danışmanı, sözleşmeli sağlık yöneticisi ve tamamı sözleşmeli kurum çalışanı olanlar kapsam dışında tutulacaktır.
Öte yandan kendisine bağlı Strateji Bütçe Başkanlığı tarafından en son açıklanan Eylül ayı verilerine göre kamuda toplam 590 bin 257 sözleşmeli personel bulunmasına rağmen Cumhurbaşkanı’nın toplam sözleşmeli sayısını 520 bin olarak ifade etmesi, ardından yapılacak düzenleme ile bunlardan 424 binin isteğe bağlı olarak kadroya geçebileceğini söylemesi dikkatlerden kaçmamıştır.
Buna göre sayıları 26 bin 869’a ulaşan “Özel kanunu bulunan kuruluşlarda” istihdam edilen sözleşmeli personel, PTT bünyesinde çalışan 11 bin 212 İdari Hizmet Sözleşmeli Personel (İHS), TRT’de Özel Hukuk Hükümlerine Tabii (ÖHT) olarak çalışan personelin, vekil ebe olarak çalışan on binlerce sözleşmeli personelin düzenlemenin kapsamı içinde olup olmayacağına ilişkin bir belirsizlik yaratılmıştır.
Kısacası AKP iktidarı kendi eliyle büyüttüğü sözleşmeli istihdam sorununa kalıcı bir çözüm getirmek yerine sözleşmelilerin adeta yamalı bohçaya dönüştürülen düzenlemelerle yetinmesini beklemektedir.
Diğer taraftan yukarıda da altını çizdiğimiz üzere “müjde” gibi duyurulan açıklama hayata geçmesi durumunda bundan sonra kamuya alınacak personelin 3+1 sistemi ile sözleşmeli olarak alınması, dolayısıyla 4 yıl boyunca iş güvencesi, tayin hakkı başta olmak üzere mali, sosyal, özlük haklardan mahrum kalması gibi küçümsenemeyecek bir tehdit içermektedir.
KESK olarak sürecin yakından takipçisi olacağımızı ifade ederken kalıcı çözümün sadece sözleşmelilerin değil geçici, taşeron, vekil, ücretli, İHS’li, ÖHT’li gibi onlarca parçaya bölünmüş güvencesiz istihdama son verilmesinden geçtiğinin altını tekrar tekrar çiziyoruz.
Kamuda asli ve sürekli işler başta olmak üzere tüm alanlarda her türlü güvencesiz istihdama son verilmesi, tüm kamu çalışanlarının güvenceli-kadrolu olarak istihdam edilmesi mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.
YÜRÜTME KURULU