Son yıllarda, özellikle de 20 Temmuz AKP sivil darbesi sonrası, faşizmin sistematik olarak kurumsallaştırılması sürecini yaşamaktayız. AKP’nin herhangi bir politikasını eleştirmek hedef gösterilmek, yargılanmak, gözaltına alınmak, tutuklanmak için yeterli görülmektedir.
TTB’ye yönelik Cumhurbaşkanının tehdidi üzerinden, birkaç gün geçmeden, toplumsal sorunlarda göremediğimiz bir hızla harekete geçen savcıların 12 Eylül’de bile görülmeyen şekilde TTB yönetimini evlerini, iş yerlerini, TTB’yi basarak gözaltına alması tüm barış yanlılarına yönelik açık bir susturma operasyonudur.
Barış talebine soruşturma açılması başlı başına sorunlu olsa da, adresleri belli olmasına rağmen ve çağrılıp ifadeleri alınmaları mümkün iken, evleri, işyerleri basılarak gözaltına alınmaları muhalif tüm kesimlere yönelik bir gözdağıdır, korkutma amaçlıdır.
Hekimlerin görevi yaşatmaktır. Yeminine bağlı kaldığı için hekimler cezalandırılamaz.
İstiyorlar ki, tüm toplum tek sıra halinde arkalarında dizilsin! Dizilmeyeceğiz!
Kimse bizlerden tabutlara yaslanıp poz vermemizi, poz verenleri alkışlamamızı beklemesin!
Gençlerimizin ölmemesi, çocuklarımızın geleceğinin karartılmaması, ekmeğimizin daha fazla küçülmemesi için hemen barış demeye devam edeceğiz.
Üzülerek belirtmek istiyoruz ki, ülkemiz doludizgin uçuruma doğru itilmektedir. Gidişattan kaygı duyanların sıra kendilerine gelmeden emek, demokrasi ve barış talebi etrafında bir araya gelmeleri ve mücadele etmeleri dışında bir yol, bir seçenek yoktur.
Başta düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere, temel hak ve özgürlükleri, hukuku askıya alarak suç işleyen iktidarı bu politikalardan derhal vaz geçmeye çağırıyoruz.
Gözaltına alınan TTB yöneticileri derhal serbest bırakılmalı, başlatılan işlemler sonlandırılmalıdır.
YÜRÜTME KURULU