Ölüm sınırında olan, sendikamız EĞİTİM SEN üyeleri Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevi direnişlerinde kritik eşik aşılmış olup yaşamları büyük bir risk altına girmiştir. Nuriye ve Semih’i kaybetme ile yüz yüzeyiz.
Bizler yaşamaları ve diğer ihraç edilen tüm kamu emekçileri gibi her iki üyemizin de işlerine geri dönmeleri için mücadele ederken iktidar ve iktidara bir şekilde destek olan kesimler ölüm üzerine politika yapıyorlar.
Bu anlamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Nuriye Gülmen ve Semih Özakça hakkında “Hayati tehlike doğuracak ciddi ve onarılamaz hasar riski oluşmadığı” kararı ne hukuki, ne de insanidir.
AİHM’in, ihraçlara ilişkin yapılan başvuruları bir iç mekanizma olarak tanımladığı OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunu işaret ederek reddetmesi ne kadar siyasi bir karar ise bu karar da o kadar siyasidir.
AİHM, kuruluş değerlerine ve amacına gölge düşüren bir karar almıştır. AHİM, olumsuz bir durumun yaşanması halinde suç ortağı olacaktır.
Bu süreçte hazırlanan 10 sağlık raporunun sekizinde hayati tehlikeye dikkati çekilmesine rağmen AİHM’in sadece Sincan Cezaevi Kampüs Hastanesi ve Numune Hastanesi raporlarını esas alması manidardır! AİHM kararını gözden geçirmeli, bir süredir siyasi iktidarı rahatlatmaya yönelik tarafgir kararlarından ve tutumundan vazgeçmelidir.
Hükümet, sağlıklı biçimde yaşamlarına devam edebilmeleri için hiç gecikmesizin, derhal harekete geçmelidir. İşe iade talebiyle açlık grevine başlayan ve sağlık durumları kötüleşen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutukluluk halleri derhal sonlandırılmalı, telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkmadan, bir an önce görevlerine iade edilmeleri sağlanmalıdır.
Giderek içine sürüklendiğimiz bu karanlık girdaptan kurtulmak için OHAL ve KHK rejimine derhal son verilmelidir. KHK’lar iptal edilmeli, ihraç edilenler ve açığa alınanlar bütün haklarıyla birlikte işlerine iade edilmelidir.
Aksi halde gelişebilecek tüm olumsuzluklardan hukuk dışılığı ve keyfiyeti OHAL/KHK’lar yoluyla bir yönetim biçimi olarak hayata geçiren, “yaşamı ve yaşatmayı” değil kendi siyasal amaçlarını öncelleyen AKP iktidarı ve aynı doğrultuda hareket edenler sorumlu olacaktır.
Bizler; ihraç edilen kamu emekçileri işlerine iade edilinceye kadar mücadelemizi kesintisiz olarak sürdürmeye devam edeceğiz.