Anasayfa / MANŞET / Yoksullaşmaya, İşsizliğe, Güvencesizliğe Karşı Birlikte Mücadeleye!

Yoksullaşmaya, İşsizliğe, Güvencesizliğe Karşı Birlikte Mücadeleye!

Saray birinci ağızdan “kriz mriz yok, nereden çıkarıyorsunuz yahu, bunlar manipülasyon” dese de kronik hale gelen işsizlik ve enflasyondan Türk Lirasında yaşanan aşırı değer kaybına, katlanan dış borçtan sene başına göre 3 kat artan Merkez Bankası politika faiz oranına kadar tüm resmi veriler bile ülkenin uçurumun eşine sürüklendiğini fazlasıyla ispatlıyor.

İnsanlık dışı koşullarda çalışmaya ve yaşamaya mahkum edilen emekçiler olarak iğneden ipliğe her şeye ardı ardına gelen zamlarla, kabaran faturalarımızla, ödediğimiz vergilerle,  iflas eden kapanan işyerleriyle, artan işsizlikle,  krizi iliklerimize kadar yaşıyoruz.  Dolayısıyla birilerinin ‘kriz, miriz yok’ demesi hatta kriz kelimesinin kullanılmasını adeta yasaklaması yaşadığımız gerçeği değiştirmiyor.

Bugün ülkemizde derinden hissettiğimiz bu kriz, kapitalizmin yapısal krizlerinden biridir.

Küresel kapitalizme uyum sağlamak adına 1980 askeri darbesi ile hayata geçirilen,  ülkeyi ucuz emek cennetine çevirerek uluslararası mali sermayenin yağmasına açan ekonomik model hızla çöküyor.

Emeğe yönelik saldırılarını arttıran neoliberalizmin ülkemizde hegemon kılınması için saldırganca politikalar uygulayacak özne olarak işbaşına ge(tiri)len AKP’nin 16 yıllık ekonomi politikaları bu çöküşü daha da derinden yaşamamıza neden oluyor.

Ülkemiz ithal girdiye dayalı üretim, betona, ranta, finansallaşmaya, tüketime dayalı ekonomi anlayışıyla, ihraç ettiğimiz en temel maddeleri dahi ithal eder konuma getirildi; emperyalist güçlere bağımlılığı derinleştirildi. Sermayenin yürütme organı olarak çalışan, CEO bakanlarıyla hangi sınıfın egemenliğine hizmet ettiği çok açık ortada olan AKP, emekçilerin haklarını gasp ediyor, kamusal kaynakların yağma ve talanına devam ediyor.

AKP ve tek adam diktatörlüğü kendisine muhalif olarak gördüğü tüm kesimleri zapturapt almaya çalışıyor, her türlü hak alma eylemlerini, muhalif sesi faşizan yöntemlerle bastırmaya çalışıyor. İktidarın, başta KESK olmak üzere tüm toplumsal muhalefeti susturmaya, etkisizleştirmeye çalıştığı bir süreçten geçiyoruz.

Türkiye tek adamın iki dudağı arasından çıkan her sözün kanun kabul edilip tüm devlet kurum ve kuruluşlarının buna göre harekete geçirildiği bir ülke durumuna getirilmiştir. Emekçilerin sofrasına giden lokmadan, cebine giden kuruşa kadar göz dikildiği, doğanın, ülkenin her türlü yer altı yer üstü zenginliklerinin emperyalistlere ve onların yerli işbirlikçilerine peşkeş çekildiği ülkemiz büyük alt üst oluşların yaşanacağı bir türbülansa girmiştir.

Konfederasyonumuz KESK ve bağlı iş kolu sendikalarımız açık bir saldırıyla ve baskıcı politikalarla karşı karşıyadır; sendikal hak ve özgürlükler KHK’ler yoluyla yok edilmek istenmektedir. Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın üyeleri asılsız ihbarlar, önceden hazırlanmış listelerle sorgusuz sualsiz işten atılmış, iş güvencemiz ortadan kaldırılmış, güvencesiz, esnek istihdamı hakim istihdam biçimi haline getirecek adımlar hayata geçirilmiştir.

Neoliberal politikaların önündeki her tür engeli kaldırmak için sendikalaşmaya, örgütlü mücadeleye, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırılarını yoğunlaştıran AKP, yıllardır verdiğimiz kararlı mücadelemizin kazanımlarını ortadan kaldırmak istemektedir.

AKP ve saray rejiminin uyguladığı ekonomik ve siyasal politikalarla temel hedef tüm toplumu tek adam iktidarına biat eden kullara dönüştürmek olmuştur. Yüzbinlerce kamu emekçisi, AKP ve Saray’ın, darbe girişimi ve OHAL’den istifade çıkardığı KHK’ler eliyle haksız ve hukuksuz işten atılırken, bu aynı zamanda kadrolaşma ve yeni personel rejimini hayata geçirmenin aracı olarak kullanılmaya çalışılmaktadır.

24 Haziran seçimlerinden sonra KHK’ler Cumhurbaşkanı eliyle devam ettirilmiş, hukuksuzluğun devletin yönetim biçimi haline geldiği seçimlerden hemen sonra OHAL yapılan düzenlemelerle kalıcılaşmıştır. Bu dönemde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle kullanılan yetkiler daha kalıcı hale getirilmeye çalışılmakta, yeni rejim kurumsallaştırılmakta, her türlü muhalif hareket susturulmaya, ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

Kamu emekçileri, yeni istihdam politikalarıyla farklı statü ve ücret uygulamalarıyla parçalanmış, emekçiler bireysel kurtuluşu çare görmeye itilmiştir veya sendikal mücadele güdümlü konfederasyonlarla boğulmaya çalışılmaktadır. Yandaş işçi, memur sendika ve konfederasyonları, işveren kuruluşları AKP ve Saray’ın uyguladığı ekonomik ve siyasal politikalara karşı gelişebilecek tepkileri yok etmede  koltuk değnekliği görevi görmek  üzere seferber edilmiştir.

Özelleştirmelerle emekçilerin, çalışanların ve halkın tüm birikimleri, kamusal alanların tamamının birer birer sermayeye peşkeş çekilmesi, AKP etrafında kümelenen bir sermayedarlar grubuna aktarılması söz konusudur.  “Paran kadar hizmet” anlayışıyla yaşam hakkının dahi paraya sahip olmayla ilişkilendirildiği, parası olmayanınsa kölelik koşullarında yaşamaya mahkûm edilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz.

Ülke ekonomisinin sanayiden tarıma, enerjiden gıda ürünlerine kadar her alanda dışa bağımlılığı derinleştirilmiş, ekonomi giderek kırılgan hale getirilmiştir. Her geçen gün AKP ve Saray’ın efradına, akraba ve yandaşlara sermaye ve kaynak aktarımı haline getirilen bozuk sistem toplumun yüzde 99’unu sefalet koşullarına mahkum etmiştir.

AKP ve saray rejimi halkın gelirini, toplumun tüm kesimlerinin birikimini har vurup harman savurarak yüzde birin hizmetine sunarken, yarattığı krizin faturasını ise geriye kalan yüzde 99’un üzerine yıkmaya çalışmaktadır. AKP ve Saray rejimi ülkeyi hızla uçuruma sürüklemektedir. Halka bedelinin ödettirilmeye çalışıldığı bu ekonomik kriz giderek derinleşmekte ve bunun yükü halkın sırtına yıkılmaya çalışılmaktadır.

İş güvencesi KHK’lerle fiilen kaldırılmış, sözleşmeli, esnek çalışma ve güvencesizlik dayatılan kamu emekçileri, açlık sınırının altında asgari ücretle kölelik koşullarında, taşeron çalıştırılan işçiler sefalet koşullarına itilmiştir. Giderek parçalanan ve güvencesizleştirilen istihdam koşullarına karşı sınıfın çıkarları doğrultusunda KESK’in diğer sınıf ve emek örgütleriyle birlikte ortak bir mücadele geliştirmesi bir zorunluluktur.

Eylül ayından bu yana konfederasyonumuz, DİSK, TMMOB ve TTB ile birlikte tüm emek ve demokrasi güçleriyle bir araya gelerek ortak bir mücadele zemini yaratmak amacıyla çeşitli toplantılar düzenlemiştir. Bu doğrultuda “Krizin bedelini emekçiler değil krizi yaratanlar ödesin” anlayışıyla tüm emek ve meslek örgütleri, demokrasi güçleriyle Ankara ve İstanbul’da toplantılar yapılmış, bu toplantıların sonucunda ortaya çıkan genel eğilim ortak bir mücadele programının oluşturulması olmuştur. Geçtiğimiz günlerde tüm illerde emek ve meslek örgütlerinin, demokrasi güçlerinin en geniş katılımını sağlayacak bir anlayışla hareket edilmesi noktasında bir referans oluşturacak olan ortak deklarasyon yayınlanmıştır.

Her emek ve meslek örgütünün kendi bağımsız, özgün programını da oluşturması kararı doğrultusunda Konfederasyonumuz 12-13 Ekim tarihlerinde önceden gönderilen gündemlere bağlı olarak Danışma Meclisi’ni toplamıştır. Burada yürütülen tartışmalar doğrultusunda ortaya çıkan öneriler 14 Ekimde toplanan KESK Genel Meclisi’nin kararlaşmalarında temel alınmıştır. KESK Genel Meclisi’nde bu doğrultuda yaşanan kararlaşmaların takvimlendirilmesi için KESK Merkez Yürütme Kurulu yetkilendirilmiştir. Buradan hareketle oluşturulan ve Ocak 2019 ikinci yarısına kadar uygulanacak olan kısa vadeli programımız şu şekildedir:

  • “Krizin bedelini emekçiler değil krizi yaratanlar ödesin” anlayışı doğrultusunda kamu emekçilerinin kayıplarını içeren bildiri ve afişler hazırlayarak en hızlı şekilde  işyerlerine ulaştıracağız.
  • Tüm illerde düzenli olarak emek ve demokrasi güçleriyle birlikte belirlenen noktalarda (kitlesel basın açıklaması, yürüyüş vb.) açılan stantlarda, işyerlerinde, mahalle ve pazar yerlerinde, işçilerin servis duraklarında vb. yerlerde bildiri ve broşür dağıtımı sağlayacağız.
  • “Krizin bedelini emekçiler ödemeyecek” konulu mücadele programımıza hazırlık kapsamında  metropol iller başta olmak üzere mümkünse tüm illerde panel, çalıştay, forum gibi aydınlatma faaliyetleri düzenleyeceğiz.
  • Hem 2017 yılında imzalanan toplu sözleşme hem de maaşlarımıza enflasyon farkı yansıtılması uygulaması AKP iktidarının ve yandaş sendikaların emekçilere yaşattığı kayıplar ve krizin yarattığı yoksullaşma karşısında hükmünü yitirmiştir. Bu nedenle derhal yeni ve gerçek bir toplu sözleşme yapılması ve maaşlarımızda yaşanan gerçek enflasyon temel alınarak artış yapılması talebi ile Kasım ve Aralık ayı içerisinde büyük kurumların önünde, kentlerin meydanlarında basın açıklamaları yapacak, işyerlerinde bildiriler okuyacağız.
  • OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun işleyişi hakkında avukatlarımızın hazırladığı hukuksal metin temel alınarak İhraç edilen üyelerimiz tarafından 5-9 Kasım tarihleri arasında Kamu denetçiliğine bireysel başvuru kampanyası yapacağız.
  • 5-9 Kasım tarihleri arasında tüm üyelerimizin katılımı ile yapacağımız faks gönderme eylemi ile Hukuk büromuzun hazırladığı “OHAL İnceleme Komisyonu lağvedilip hukuksal süreç başlatılsın” konulu hukuksal metni cumhurbaşkanlığına ulaştıracağız.
  • 8 Kasım 2018 tarihinde 10 Ekim Ankara Katliamı davasının firari sanıklarının yargılanacağı duruşmaya, bağlı iş kollarımızın merkez yürütme kurulu üyeleri ile Ankara’daki şubelerimizle birlikte katılım sağlayacağız.
  • Neoliberal politikaların, ataerkil yapının ve gericiliğin “mükemmel uyumu” en çok kadınların hayatlarını etkilemektedir. Güvencesiz, esnek istihdam önce kadınları vurmakta, ekonomik krizin en çok kaybedenleri kadınlar olmakta, AKP’nin dinci-gerici politikalarıyla birlikte kadınlar kamusal alandan dışlanmaktadır. Kadınların bu karanlıktan çıkış yollarını da tartışmak ve birlikte çözüm yolu aramak üzere 9-10 Kasım 2018 tarihinde Kadın Emeği ve İstihdamı Çalıştayı düzenleyeceğiz.
  • Ekonomik krize ilişkin mücadele programı çerçevesinde, 15 Kasım-31 Aralık tarihlerinde, tüm illerde KESK’e bağlı sendika şube-temsilcilik binalarına “Yoksullaşmaya, işsizliğe güvencesizliğe karşı birlikte mücadeleye” şiarının yazıldığı pankartlar asacağız.

 

  • Krize karşı mücadele programımız doğrultusunda 17 Kasım’da İzmir’de, Aralık’ın ilk haftasında İstanbul’da, 9 Aralık’ta Samsun’da, 15 Aralık’ta Adana’da, 16 Aralık’ta Diyarbakır’da tüm emek ve demokrasi güçlerinin en geniş katılımını sağlamayı hedefleyen bölge mitingleri gerçekleştireceğiz.
  • 19-25 Kasım tarihleri arasında, paylaşılacak detaylı program çerçevesinde ve “Yoksulluğa, güvencesizliğe, şiddete karşı kadınlar mücadelede buluşuyor” şiarıyla 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü kapsamında tüm illerde alan eylem ve etkinlikleri gerçekleştireceğiz, tüm iş yerlerinde yaygın faaliyet yürüteceğiz.
  • 29 Kasım 2018 tarihinde KESK MYK üyelerinin savaşa karşı barıştan yana tutumunun yargılanacağı davanın ilk duruşması için Danışma Meclisi’mizle Ankara Adliyesindeki duruşmaya katılım sağlayacağız.
  • OHAL KHK’leri ile işten atılan üyelerimizin 30 Kasım tarihinde AİHM’e Hukuk büromuzun hazırladığı, “OHAL İnceleme Komisyonu”nun yargı merci gibi davrandığına, savunma hakkını ortadan kaldırdığına, bir oyalama aracına dönüşerek etkin iç hukuk yolu olmaktan çıktığına, üyelerimizde sosyal ve ekonomik olarak telafisi imkânsız büyük mağduriyetler yarattığına ilişkin hukuksal bir metnin mektup olarak yazılmasını kampanya şeklinde gerçekleştireceğiz.
  • Bağlı iş kolu sendikalarımızın yaptıkları üye toplantılarını, iş yeri ve il gezileri programlarını da gözeterek, “bölgesel ve merkezi eylem-etkinliklere ilişkin öneriler” konulu iş yeri ve il gezileri yapacağız; KESK bütünselliği içinde bölge mitinglerinin yapılacağı il ve buraya gelecek olan diğer illerde emek ve demokrasi güçleriyle görüşme ve toplantılar gerçekleştireceğiz.
  • Krizin giderek derinleşeceği gerçeğinden hareketle iş güvencemize, ekmeğimize sahip çıkmak için tüm emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler ve demokrasi güçleriyle birlikte 2019 Ocak ayının ikinci yarısında Ankara merkezli bir Türkiye mitinginin örgütlenmesi için çalışacağız.
  • Yaklaşan yerel seçime ilişkin olarak konfederasyonumuzun tutum belgesini, kamu emekçilerinin yerel seçimlere ilişkin tavrını ve halkların, emekçilerin öznesi olduğu bir yerel yönetim anlayışının ilkelerini en geç 2019 Ocak sonunda kamuoyu ile paylaşacağız.

KESK MERKEZ YÜRÜTME KURULU

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

TÜRKİYE SPOR YAZARLARI DERNEĞİ’NE KAYYUM ATANMASINI ANTİDEMOKRATİK

Gazetecilik toplumun doğru bilgiyle donanabilmesi ve demokrasimizin denge içinde işleyebilmesi için vazgeçilmezdir. Gazetecilerin, bu önemli ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

12 − two =

Örnek Resim