Türkiye’ de rekor üstüne rekor kıran işsizlik ve artan yoksulluk kıskacında geleceğe güvenle bakmaktan gittikçe uzaklaşan, her hak arayışlarında karşılarına kolluk kuvvetleri ordusu dikilen milyonların kendilerine bu kölece yaşamı reva görenlere tepkisi giderek artıyor.
Halkın emekçilerin yaşadığı açlığı, yoksulluğu, işsizliği görmezden gelen siyasi iktidar ise bir taraftan hamaset nutukları atmaya diğer taraftan yolsuzluk, yoksulluk ve kölelik düzenine karşı itirazları engellemek için baskı ve tehdit düzenin üzerine yeni tuğlalar eklemeye devam ediyor.
Bugün 7. Duruşması görülecek olan Gezi Davası toplum desteği gittikçe azalan, varlığını tehditle sürdürmeye çalışan baskıcı rejimin demokrasi, eşitlik, özgürlük, insanca yaşanacak bir ülke isteyen milyonların önüne örmek istediği duvarın en büyük tuğlalarından birisidir.
Çünkü ne kadar karalanmaya çalışılırsa çalışılsın Gezi; insanca yaşanacak bir ülke isteyen milyonların eseridir. Dolayısıyla bugün dava konusu edilerek yargılanan Gezi’de dile getirilen toplumun özlemleri ve talepleridir.
Beş yıl önce kapanan dosya talimatla işleyen yargı eli ile yeniden dava konusu edilse de Gezi; her şeyi metalaştıran, saldırgan neo liberal politikalarına karşı inşaat işçisinden plaza çalışanına uzanan, dolayısıyla kişi veya kurumlara mal edilemeyecek genişlikte ve zenginlikte çok önemli bir toplumsal direniştir.
Ne kadar ‘dış mihrakların işi’ gibi gösterilmeye çalışılsa da Gezi; önce İstanbul’un son yeşil alanlarından birisi olan Taksim Gezi Parkının etrafında oluşturulan ardından tüm Türkiye’yi sarmalayan sevgi çemberidir.
Gezi; kentlerimizi tarihinden kültüründen koparılmış ruhsuz silüetlere çeviren betonlaşmaya, yaşamımızın her hücresine müdahale etmeyi kendinde hak görenlere karşı milyonların dayanışmasıdır. Hiç kimseyi ötekileştirmeyen, dışlamayan, düşman görmeyen haykırışıdır. Gezi; emekten, yoksuldan, doğadan, ezilmişten, ötekileştirilenden, kadından, laikten, barıştan yana herkesin ortak türküsüdür.
Bir kez daha altını çiziyoruz. Milyonların eseri bir direnişi siyasi rövanş malzemesi haline getirilmesi, ülkenin en demokratik eyleminden darbe ve suç örgütü çıkarılmaya çalışılması, bunlar yetmiyormuş gibi keyfi güç kullanarak Ali İsmail Korkmaz’ın ölümüne yol açmakta mahkûm bir kişinin mağdur olarak davaya dahil edilmesi bu ülkeye ve demokrasiye yapılacak en büyük kötülüktür.
Çünkü bugün yargılanması gereken Gezi Parkı’na sandviç, poğaça, plastik masa-sandalye göndermeleri, tweet atmaları, avukatlık görevini yerine getirmeleri, basın açıklaması yapmaları ‘suç’ gibi gösterilerek haklarında ağırlaştırılmış müebbet cezası talep edilen 16 kişi değildir.
Asıl yargılanması gerekenler Gezi sürecinde Berkin Elvan’ın, Ethem Sarısülük’ün, Ali İsmail Korkmaz’ın, Abdullah Cömert’in, Medeni Yıldırım’ın, Hasan Ferit’in, Ahmet Atakan’ın, Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüne, binlerce insanımızın yaralanmasına neden olan insanlık dışı saldırıları gerçekleştirenler, bunun emirlerini verenler, koruyanlar ve yargı sürecini sürüncemede bırakanlardır.
KESK olarak, bugün yargılanan 16 kişi nezdinde demokrasi, eşitlik, adalet istediği için gözdağı verilmek istenen herkesi Gezi’nin değerlerini sahiplenmeye, mücadeleyi birlikte büyütmek için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.
Hepimiz Oradaydık!
Gezi’yi Savunduk, Savunacağız!
Yürütme Kurulu