Anasayfa / MANŞET / PTT Çalışma Hayatında İş Barışının Bozulması

PTT Çalışma Hayatında İş Barışının Bozulması

Genel Sekreterimiz İbrahim DAMATOĞLU, liyakatsiz atamalar, ağır çalışma koşulları, alınmayan önlemler ve giderek artan iş yükü nedeniyle çalışma barışı bozulan PTT işyerlerindeki son durumu yazdı.

PTT Çalışma Hayatında İş Barışının Bozulması

Çalışma hayatında milyonlarca kamu emekçisi ve bunlara iş imkanı sağlayan kamu kurumları, iş ve çalışma alanında ekonomik ve sosyal ilişki içindedirler. Ayrıca gerek yasal açıdan denetleyen, yaptırımlar uygulayan, kamu hizmeti gören emekçilerin haklarını güvence altına alan, sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlayan, kamusal iş hayatının düzen içinde sağlıklı devamına çalışan devlet bulunmaktadır. Demokratik bir toplumda amaç bu düzen ve kanunlar ile “Çalışma Barışı” sağlamaktır.

Çalışma hayatında yaşanan yozlaşma, kayırmacılık, liyakatsiz ve deneyimsiz atamalar, mevzuatlara aykırı uygulamalar nedeniyle, diğer olumsuzluklar ile birlikte zor ve karanlık bir dönemden geçiyoruz. Görüyoruz ve yaşıyoruz ki; emek verdiğimiz asırlık kurumumuz olan PTT’de uzun bir süredir hukuk tanımaz birçok işlem olağan hale getirilmiştir. Özellikle son yıllarda keyfi gerekçeler ile Anayasa, uluslararası sözleşmeler, Sendikal kanun ve mevzuatlar görmezden gelinerek, adeta çiğnenerek hak ihlalleri yapılmakta, mağduriyetler yaratılmaktadır. Mobbing ve baskıların her türünün sistematikleştiği, yaygınlaşıp sıradanlaştığı bir süreç içerisindeyiz.

Ülkemizde TBMM’nin önemsizleştirildiği, yargı, yürütme kararlarının bir kararname ile değiştirildiği bu karanlık gidişatın kalıcılaşması ve pekiştirilmesi Kurumlarımızda da birçok sorun yaşanmasına neden olmaktadır. Kurumların başına başka kurum ve şirketlerden atanan, atandıkları kurumların işleyişini, uygulamalarını ve personel yönetmeliklerini dahi tanımayan bu yöneticiler, söz ve yetkileri tek elden uygulamaya başlayarak, tüm tahammülleri ve işleyişleri değiştirmeye başladılar. Böylece kamu emekçileri öncelikle iş hayatlarındaki mevcut birçok demokratik haklarını kaybettikleri gibi, pandemi süresince de sağlık ve eğitim sisteminin çökmesiyle sosyal ve yaşamsal hak kayıplarına da uğradılar. Yaşanan tüm bu olumsuzluklar sonucu en küçük birimden, en büyük birime kadar tüm iş yerlerimizde huzur bozuldu, iş barışı olumsuz yönde etkilendi.

PTT’de uzun süredir liyakatsız atamalar nedeniyle kurumun zamanında alınmayan önlemleri, had safhadaki personel ihtiyacı ve çalışma politikası sebebiyle, güncel kampanyalar sonucu artan kargo ve posta iş yükü tüm PTT emekçilerini ezmekte, uzun süredir tüm ülkede eksik norm kadroyla çalışan PTT emekçileri adeta bir köle gibi çalışmaya zorlanmaktadır. Özellikle PTT’nin 2013 yılında anonim şirkete dönüşmesiyle uygulanan personel politikası iş barışını bozmakta, kurumda huzursuzluk yaratmaktadır. PTT emekçileri, aksayan hizmetler nedeniyle halk ile karşı karşıya gelmiş durumdadırlar. PTT yönetimi emekçilerinin moral ve motivasyonunu kırmak, PTT’de iş barışını bozmak için elinden geleni yapmaktadır. Yandaş sendika mensubu birçok çalışan kurumda çok hızlı terfiler alarak yönetici yapılmıştır. Kıdemsiz, işinin ehli olmayan tecrübesiz bu kişiler yıllardır kurumda hizmet veren liyakatlı çalışanları keyfi olarak ezerek (tehdit/korku/sürgün v.b.) iş barışını alanen bozmaktadırlar.

Kamuda performans değerlendirmesine dayalı, esnek ve güvencesiz bir istihdam sistemi oluşturmak, iktidarın uzun süredir gündemini oluşturmaktadır. PTT Genel Müdürlüğü tarafından belirli aralıklarla yenilenen İdari Hizmet Sözleşmeli (İHS) personel yönetmeliği, bizlere bir kez daha göstermiştir ki, iş güvencesi tamamen ortadan kaldırılmak istenmektedir. Bilimsel, objektif ve evrensel standartlar yerine, İHS’li emekçileri her açıdan baskı altına alacak olan “performans” uygulamalarının benimsenmesindeki ısrar, PTT’nin asıl amacının ne olduğunu açıkça göstermektedir. Performans değerlendirmesi işyerlerimizdeki iş barışını bozan ana sebeplerden biridir. Kaldı ki, bu uygulama aynı zamanda gayri insanı bir çalışma sistemidir.

PTT yönetiminin son yıllarda alışkanlık haline getirdiği resmi bayram tatilinde emekçileri zorla çalıştırma uygulaması da açık olarak bir hak ihlalidir. Bayram tatilini aileleri ile birlikte dinlenerek geçirmek isteyen PTT emekçilerinin resmi ve dini bayram tatilleri gasp edilmektedir. Oysa Anayasamızda açıkça ifade edildiği üzere, “Dinlenmek çalışanların hakkıdır.” ibaresi de görmezden gelinerek, çiğnenmektedir. Bu tip uygulamalar açıkça hukuka ve çalışma ilkelerine aykırıdır. PTT yönetiminin çalışma hayatı ilkelerini oluşturabilmek için sendikalarla ortaklaşması gerekirken, adeta kulaklarını tıkayarak, sendikalar ile ortaklaşmadan bu tip keyfi uygulamalar yaparak, kurumda iş barışını, huzur ve mutlu ortamda çalışma koşullarını da olumsuz yönde etkilemektedir.

Son tahlilde yaşadığımız iş hayatının bir gerçekliği kesin olarak şudur ki; karanlık bir tünelden geçiyoruz. Tünelin ucundaki ışığı görmek ve göstermek biz emekçilerin elinde. Bu koşullarda bizleri sadece direniş değil, kendi aramızda yaratacağımız ve yaşatacağımız dayanışma güçlendirecektir. Ayrıca emekçileri ayrıştıran, cepheleştiren ve artarak devam eden keyfi baskı ve usulsüzlükler sendikaların iktidardan bağımsız bir şekilde örgütlenmesinin ne kadar önemli ve temel bir ilke olduğunu bizlere göstermiştir. Emekten yana olmayan, yaşanan böylesine bir dönemde dahi sesleri çıkmayan, yıllarca siyasi iktidarın gölgesinde büyüyen, iktidarla arasındaki ilişkileri kullanarak, kamuda tarihin en büyük siyasal kadrolaşmasına imza atan yandaş sendikalar ise kamu emekçileri can yakan sorunlarla boğuşurken, kibir ve umursamaz tavırları ile sendikal tarihe de kara bir leke olarak geçmiştir.

Biliyoruz ki devlet kaynakları ve imkanları üzerinde oturanlar, tam bir açgözlülükle kendi çıkarları için kullananlar, iktidar nimetlerinden başı dönenler emekçilerin uğradıkları haksızlıkları, yoksullukları göremez, anlayamazlar. Yapboz tahtasına dönen, nereden tutsanız elinizde kalan PTT işleyişinin günah keçisi PTT emekçileri değildir. 180 yıllık bir onurlu mesleğin geleciğini kimse karartamaz. Bizler işimize, aşımıza, kurumumuza ve geleceğimize sahip çıkacağız. PTT Genel Müdürlüğü, yönetim hakkını sınırsız ve fütursuzca iş barışını bozacak şekilde “ben yaptım oldu” anlayışıyla kullanmak yerine çalışanlar ve emek mücadelesi veren sendikalarla karşılıklı ilişki ve diyalog kurmalı ve iş barışı ve PTT’de ki çalışma huzurunu bozacak hukuka aykırı uygulamalarından acilen vazgeçmelidir.

İnanın sevgili emekçiler, inancımıza, umudumuza ve mücadelemize sahip çıktığımız sürece tünelin ucundaki ışığı göreceğiz ve zamanı karanlığa boğanlara inat aydınlığa çıkacağız. Çalışma hayatımızda iş barışını bozanlara karşı, işyerlerimizde iş barışını tekrardan kuracağız. PTT’de iş barışını ortadan kaldıracak ve kurumumuzun zararına olan tüm uygulamalara karşı durmaya da devam edeceğiz.

İbrahim DAMATOĞLU

Haber-Sen Genel Sekreteri

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

TÜRKİYE SPOR YAZARLARI DERNEĞİ’NE KAYYUM ATANMASINI ANTİDEMOKRATİK

Gazetecilik toplumun doğru bilgiyle donanabilmesi ve demokrasimizin denge içinde işleyebilmesi için vazgeçilmezdir. Gazetecilerin, bu önemli ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ten − 7 =

Örnek Resim