Basın Açıklamaları

Açığa alınanlar ile ilgili işyerlerine verilmek üzere hazırlanan dilekçe örneği aşağıdadır.   DİLEKÇE İÇİN TIKLAYINIZ

25.10.2016 tarihinde Merkez Yönetim kurulu üyelerimiz UFUK BEYTEKİN ve VELİ KORHAN RÜZGAR hakim karşısına çıkacaktır. TİS Hukuk Sekreterimiz Ufuk Beytekin 10 Ekim 2015 katliamı sonrasında 12-13.10.2015 tarihinde yapılan grevde yapmış olduğu konuşmadan dolayı cumhurbaşkanına hakaretten, Basın Yayın ve Sosyal Dış İlişkiler Sekreterimiz Veli Korhan Rüzgar ise 10 ekim katliamında kan anonsu yaptığı için kamu görevini usulsuz üstlenmek suçlamasıyla yargılanmaktadır. Kamu görevini usulsüz üstlenilmesi” suçlaması ile açılan davanın ilk duruşması için 10.30 da ANKARA ADLİYESİ ÖNÜNDE TOPLANIYORUZ Baskı düzenine karşı, onurlu ve kararlı duruşumuzdan asla vazgeçmeyeceğiz.   Baskılara, tehditlere ve sürgünlere soruşturmalara asla boyun eğmeyeceğiz. Bizleri korkutacağını ve sindireceğini sananlar, yüreğimizdeki insan ...

Ankara Valiliği’nin 15 Ekim Mitingi yasak kararına karşı “İşimize Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz! Bu Ağır Saldırıyı da Püskürteceğiz!” şiarıyla Van-Diyarbakır, İzmir ve İstanbul’dan yola çıkan yürüyüş kollarımız, bütün engellere rağmen Ankara’ya ulaştı. Emek ve demokrasi güçleri ile siyasi partilerin de destek verdiği eylemde yasak kararı Sakarya Caddesi’nde protesto edildi, basın açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirildi. Birçok kentte de yasak ve baskılara tepki gösterildi. OHAL kaldırılsın, KHK’ler geri çekilsin, ihraç edilen/açığa alınan kamu emekçileri görevleri dönsün talepleriyle günlerdir Ankara’ya 3 koldan yürüyen ve Mithatpaşa Köprüsü kavşağında toplanan üyelerimiz, “Faşizme karşı omuz omuza”, Ne darbe Ne OHAL! Demokrasi Derhal” ve “Zafer direnen emekçilerin ...

Değerli Basın Emekçileri AKP iktidarı, devletin tüm olanaklarını ve baskı araçlarını sonuna kadar kullanarak ve havuz medyası üzerinden adı OHAL olan ama şimdiye kadarki tüm darbe uygulamalarını aşan sivil darbeye emekçileri ve vatandaşları alıştırmaya çalışıyor. Politikalarıyla mevcut Anayasanın da fiilen ortadan kaldırıldığını, keyfiyetin hâkim olduğu totaliter nitelikteki AKP hukukunun geçerli olduğunu dile getiriyorlar. Emekçilere, işçilere, toplumsal muhalefete her türlü baskı aracıyla zulüm yapmayı darbe girişimi ile gizlemek istiyorlar. Ama algı operasyonları artık bir işe yaramıyor. Demokrasiye ve özgürlüklere karşı bir AKP darbesinin gerçekleştirildiği, hızla tek adama, tek ideolojiye ve tek yaşam tarzına dayalı yeni bir rejimin kurulmak istendiğine dair en ...

Ankara Valiliği, 15 Ekim mitingimizi güvenlik gerekçesiyle yasaklamıştır! KESK MYK olarak değerlendirme yapmaktayız. Kamuoyuna açıklamamızı en kısa zamanda yapacağız.

29 Eylül- 15 Ekim dönemini kapsayan Mücadele Programımızı kamuoyu ile paylaştığımız 27 Eylül 2016 Salı günlü yaptığımız basın toplantısında 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile emekçilere, işçilere, özgür basına, demokratik muhalefete bedel ödetildiği bir dönemden geçtiğimizin altını çizmiştik.  Bugün genelde toplumun en geniş kesimleri özelde kamu emekçileri olarak sıkıştırıldığımız OHAL-KHK rejiminin cenderesinden çıkmanın tek yolunun sıramızı beklemeden ve zaman kaybetmeden haklarımızı korumak için bir arada birleşik mücadeleyi örmekten geçtiğini vurgulayarak bu temelde 29 Eylül- 15 Ekim dönemini kapsayan Mücadele Programımızı kamuoyu ile paylaşmıştık. Söz konusu Mücadele Programımıza göre, 29 Eylül’den bugüne yürüttüğümüz imza kampanyamızın ve 15 Ekim’de ...

10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anmak için Ankara Garı önüne gitmek isteyenlere polis biber gazı ve plastik mermiyle saldırdı. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla geçtiğimiz yıl 10 Ekim günü Ankara’da düzenlenen Emek Barış Demokrasi mitingi öncesinde yaşanan canlı bomba saldırısının yıl dönümünde, katliamın yaşandığı Tren Garı önünde anma düzenlemek isteyen kayıp yakınları, yaralılar, sendika, meslek örgütü ve siyasi partilere polis izin vermedi. Sabah saatlerinden itibaren gara çıkan tüm yollar polislerce kapatıldı. Gara gitmek isteyenler ise ancak biletlerini göstermeleri durumunda alana alındı. Polis, gazetecilere de engel oldu, alana sadece sarı basın kartı olanların alınacağını belirtti. İlerleyen dakikalarda katliamda yaşamını ...

10 Ekim 2015’te Ankara’da Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için toplanmıştık. Türkiye’nin dört bir yanından gelmiştik. Emek, Barış, Demokrasi taleplerimizi haykırmak için gelmiştik. İşçiler, kamu çalışanları, işsizler, yoksullar, mağdurlar olarak sesini duyurmak için gelmiştik. “Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi!” demek için gelmiştik. Ankara’da gür bir barış sesi çıkacak iken bu iradeye bomba konuldu. 10 Ekim 2015’te Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamı başkent Ankara’da gerçekleştirildi. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla düzenlenen Emek, Barış ve Demokrasi Mitingine yönelik bombalı saldırıda 101 arkadaşımızı, kardeşimizi, canımızı, dostumuzu ve sevdiklerimizi yitirdik. Eşimizi, kızımızı, oğlumuzu yitirdik. 500’e yakın arkadaşımız, kardeşimiz, canımız ciddi yaralanmalarla hayatta ...

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nde açığa alınan öğretmenlerimiz illerden Milli Eğitim Bakanlığı önüne gelerek, OHAL, açığa alma, ihraçlar, soruşturma, gözaltı ve tutuklamalar hakkında basın  açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına sendikalarımızın ve Konfederasyonumuzun MYK üyelerinin yanı sıra emek-demokrasi güçleri ile uluslararası sendika ve konfederasyon temsilcileri ve siyasi partilerin temsilcileri de katıldı. MEB önünden AKP iktidarına seslenen Eş Genel Başkanımız Lami Özgen, “Darbe öncesi bu ülkeyi nasıl cehennme çevirdiklerini gayet iyi biliyoruz. Dünün iktidar ortakları bu ülkeyi işçilere emekçilere, bütün halklara zindan etmek için tekçi otoriter uygulamaları bir arada yürüttüler.  Bizim için AKP Cemaattir, Cemaat AKP’dir. Darbede de ortaksınız çünkü sizin politikanızın sonucu olarak, ...

Ekranları karartmak “darbeyle mücadele” değil, darbenin yapacaklarını yapmaktır. Dün akşam saat 20:00 itibariyle, aralarında Jiyan TV, Zarok TV, Hayatın Sesi TV, TV 10, Van TV YÖN Radyo’nun da aralarında bulunduğu toplam 23 kurumun yayını durduruldu. Bir emirle bunca sesin susturulmasını mümkün kılan şey, OHAL yönetimi ve bir Başbakanlık emri. Bütün bunlar, hepimizin karşı çıktığı bir darbe ile mücadele adına yapılıyor! Oysa, darbelerin yaptığı şey de medyayı susturmaktır; ama sansürle, ama yasaklayarak, ama kapatarak! Televizyonlar kapatılarak, gazeteciler gözaltına alınarak, tutuklanarak, hedef gösterilerek, muhalif sesler susturularak darbelere karşı mücadele edilemez. Tersine, başarılı olmuş olsaydı, bir darbenin yapacakları da bunlardı. Bir gecede ekranların ...