Anasayfa / KADIN / RAPOR: 2018 BÜTÇESİ TOPLUMSAL CİNSİYET KÖRÜ, EŞİTSİZLİKLERİ ARTIRAN BİR BÜTÇEDİR!

RAPOR: 2018 BÜTÇESİ TOPLUMSAL CİNSİYET KÖRÜ, EŞİTSİZLİKLERİ ARTIRAN BİR BÜTÇEDİR!

Giriş

Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en derin yaşandığı; eğitim, sağlık, istihdam, siyasal katılma ve şiddet gibi temel başlıklarda kadınlara yönelik sistematik ayrımcılığın devam ettiği bir ülkedir. 2017 yılı Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’na göre Türkiye 144 ülkenin içerisinde 131. sırada yer almaktadır.

 

 

 

Bu yapısal eşitsizliğin azaltılması bu amaçla sistemli bir müdahale politikası gerektirmektedir. Bütçe politikası, bu eşitsizliği ortadan kaldırmak veya yeniden üretmek için bir araç olabilir. Buna karşın AKP iktidarı açık bir şekilde kadının sosyal yaşama bir özne olarak dahil olmaması amacıyla sistematik bir saldırı içerisindedir.  AKP iktidarı döneminde kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin önlenmemesi, artması; kadın emeği ve bedeni üzerinde tahakkümün kurumsallaştırılması, kadına yönelik ayrımcılık ve suçların yaptırımsız bırakılması bir politik tercihtir. Kürtaj, müftülük yasası, vb. konularda yaşanan güncel tartışmalar AKP’nin kadına yönelik ayrımcı zihniyeti ortaya koymaktadır.

AKP; 4+4+4 sistemi ile kadını örgün eğitimin dışına çekme, “en az üç çocuk” politikası ile evde tutma, emek alanını güvencesizleştirerek ve esnekleştirerek de kadın emeği sömürüsünü derinleştirmeyi hedeflemektedir. Kadına yönelik ayrımcı zihniyet, eşitlik karşıtlığı bütçelere de yansımıştır. Yıllardır yapılan bütçeler toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak bir yana eşitsizliği derinleştiren savaş, rant ve adaletsizlik bütçeleri olmuştur.

Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme (TCDB)  yaklaşımı; kamu gelir ve harcamalarının miktar ve bileşiminin ve bu bileşimin sonuçlarının toplumsal cinsiyet bakış açısıyla analiz edilmesini gerektirmektedir. TCDB yaklaşımı genel nüfus göz önünde bulundurularak oluşturulan bütçenin “cinsiyet ayrımcı”, “erkek odaklı””  olup olmadığını ortaya koyan bir yaklaşımdır. Dolayısıyla bir siyasal metin olarak bütçenin cinsiyet eşitsizliğinin yeniden üretilmesinde veya azaltılmasında nasıl bir araç olduğu TCDB yaklaşımı ile görülmektedir.

Söz konusu yaklaşım Türkiye’de bütçelerin, eril bir bakış açısıyla çoğunlukla erkeklerin, erkekler için ve erkeklerin koşullarını öngörerek yapılan toplumsal cinsiyet körü siyasal metinler olduğunu tüm açıklığı ile ortaya koymaktadır. Gerek hazırlanma süreçlerinde gerekse uygulama süreçlerinde “kadın bakış açısı” dahil edilmeyen ve kadınların statüsünü ve sorunlarını göremeyen bu “siyasi” kanunlar, kamu hizmetlerinin tasarımı ve uygulamasının “eşitsizlik arttırıcı” olması ile sonuçlanmaktadır.

AKP iktidarının hazırladıkları da dahil “Erkeklerin, erkekler için erkekler tarafından ortaya koyduğu bütçeler” eril bir dünyanın tahayyülü ve yeniden üretimi üzerine kuruldur. Bütçelerin güvenlik/militarizm, rant ve sermaye odaklı olarak kendilerini tekrar etmesinin en önemli nedeni toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin yokluğudur.

Toplumsal cinsiyet körlüğü ve eşitsizliği kamu hizmetleri, kamu harcamaları ve kamu gelirleri alanlarında çeşitli şekillerde açığa çıkabilmektedir.

Kamu hizmetlerinde toplumsal cinsiyet eşitliği politikaları uygulanacaksa bütçe tasarımı ile başlanmalıdır. Kamu politikaları tasarımında toplumsal cinsiyet eşitliğinin gözetilmesi hedefiyle eşleşen bir bütçe, kamusal kaynak dağılımındaki eşitsizliklerin giderilmesinin de aracı olacaktır.

Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçe Değerlendirmesi Neden Gereklidir?

1. Eşitleyici kamu hizmetlerinin tasarımı ve uygulanması için,

2. İhtiyaçları farklılaşan ve özel politika uygulaması gerektiren nüfus kesimlerinin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için,

3. Demokratik, kapsayıcı ve adil bir kalkınma için

4. Sadece kadınlarla erkekler arasında değil grupların kendi içlerindeki eşitsizlikleri gidermek için,

5. Kadın emeği sömürüsünün önlenmesi ve ev içi emeğin hakkının verilebilmesi için,

6.Bütçe uygulama süreçlerinde eşitsizliğin yeniden üretilmesini engellemek için,

7. Bütçe gelirlerinin toplanması süreçlerinde eşitsizliğin yeniden nasıl üretildiğini ortaya çıkarmak için,

8.Bütçe harcama süreçlerinde eşitsizliğin yeniden nasıl üretildiğini ortaya çıkarmak için,

Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme (TCDB) yapılmalıdır.

Bütçede Toplumsal Cinsiyet Körlüğünün Boyutları

1.     Bütçe, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliklerini Derinleştirmektedir

Türkiye bütçeleri kadına yönelik eşitsizlik mekanizmalarını yeniden üretmektedir. Eşitsizliği azaltabilmek için bir araç olabilecek bütçe, tam tersi bir etki ile kadına yönelik ayrımcılığın yeniden üretilmesi ile sonuçlanmaktadır.  TBMM gündeminde olan ve Aralık ayı içerisinde yasalaşacak olan Bütçenin ne Genel Gerekçesinde  ne de madde gerekçelerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini arttırmak amacına yer verilmemiştir. (http://www2.tbmm.gov.tr/d26/1/1-0887.pdf)

Kısacası bu bütçenin toplumsal cinsiyet eşitliğini arttırmak gibi bir amacı yoktur. “AKP bütçesinde” böyle bir amacın olmadığını söylemek sadece tespit amaçlıdır. Tüm politikaları ile kadın özgürleşmesi karşıtı bir siyasal partinin eşitleyici bir bütçe hazırlaması zaten beklenemez.

AKP’nin meclise sunduğu bütçede, bakanlıklar arası bütçe dağılımı toplumsal cinsiyet eşitsizliğini arttırmaktadır. Özellikle çocukluk dönemlerinde eğitim ve sağlık hizmetlerine erişebilen kadınların sosyal, ekonomik ve siyasal yaşama katılım ve temsilde daha görünür olabildiği bilinmektedir. Bu kapsamda 2018 Bütçesi verilerine göre bu yaklaşım öncelikli değildir.

2018 Bütçesinde;

  • Savunma harcamalarının payı son 10 yıl içerisinde en yüksek payını almıştır.
  • Kadın nüfus için çok önemli olan sağlık harcamalarının payı savunma harcamalarının yarısı kadardır.
  • Kadınların sosyal yaşama katılımı için çok kritik olan eğitim harcamalarının payı son 5 yıldır azalış göstermektedir.
  • Genel olarak kalkınma ve refah için önemli olan yatırım harcamalarının payı son 4 yıldır azalış göstermektedir.
  • Daha çok erkek sermaye sahiplerine verilen faiz harcamalarının payı OHAL uygulamasıyla birlikte artış göstermiştir.
  • Tüm üniversitelere ayrılan toplam bütçe Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bütçesinden daha azdır.

Bütçe gelirlerinin dağılımı da toplumsal cinsiyet eşitsizliğini arttırmaktadır. Bu kapsamda 2018 Bütçesi verilerine göre;

  • Tüketim üzerinden ve dolaylı olarak alınan vergilerin bütçe içerisindeki oranı % 70 bandına yaklaşırken sermaye üzerinden ve doğrudan alınan vergilerde aynı artış yaşanmamaktadır.
  • Doğrudan vergilerde mükelleflerinin çoğunlukla erkek olduğu gerçeği ortada iken dolaylı vergilerin yüksek olması genel anlamda gelir dağılımında adaleti bozmakta ve cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmektedir.

2.     Bütçe “Görünmeyen Emeğin” Katma Değerini Görmemektedir.

2018 bütçesi de önceki dönem bütçeleri gibi kadınların görünmeyen emeğini görünür kılma amacına ilişkin bir öngörüye bile sahip değildir. Maliye Bakanının “Kadınların iş hayatına katılımını desteklemek amacıyla kreş ve gündüz bakımevlerinin işletilmesinden elde edilen kazançları beş vergilendirme dönemi boyunca gelir ve kurumlar vergisinden istisna ettik.” İbaresi dışında ne bütçe metninde, ne de bütçe ilgili ek ve diğer metinlerde kadın emeği sömürüsüne dair bir planlama öngörüsü yoktur. Sadece vergi istisnalarının kreş ve bakım evi sayısını arttırmak için yeterli olmadığı önceki bütçe dönemlerinde de görülmüştür. Kamusal bir hizmet olarak kreşlerin yaygınlaştırılmasını esas alan bir bütçe düzenlenmeden bu konuda yol alınması mümkün değildir.

Kadınların ücretsiz aile işçiliği, tarım istihdamı ve diğer kayıtdışı formlardaki çalışmalarını azaltmaya dönük bir bütçeleme esas alınmalıdır.

3.     Bütçe Süreçlerinde Kadın Temsili Ve Katılımı Eksiktir

Hazırlık aşamalarında görevli bürokratlar ve siyasetçilerde toplumsal cinsiyet eşitliği bilincinin eksikliği kaçınılmaz olarak bütçelere yansımaktadır.

Bütçe,  Meclis Genel Kurul aritmetiği içerisinde kadın oranının altında oranlarda kadın katılımı ile hazırlanmaktadır. Birçok kamu idaresinde bütçe hazırlık süreçleri erkek yoğun bir katılımla gerçekleştirilmektedir. Bütçeleri hazırlama görevi olan “Strateji Geliştirme Daireleri’nde” daire başkanlarının en az  % 95’i erkektir. Meclis Plan Bütçe Komisyonunun 40 üyesinden sadece 6’sı kadındır. Figen Yüksekdağ, Besime Konca, Tuğba Hezer Öztürk, Nursel Aydoğan ve Şafak Pavey’in vekilliklerinin sona erdirilmesi sonucunda Mecliste kadın vekil oranı da %13,8 oranına inmiştir. Bütçe denetimi süreçlerinde de kadın katılımı düşüktür.  Bu tablo eşitliğe yakınlaşmak için kadın katılımının her düzeyde olduğu gibi bütçe süreçlerinde de arttırılmasının şart olduğunu fazlasıyla ortaya koymaktadır.


4.     “Hizmet” Sunanlar & “Hizmet” Alanlar Erkek Yoğundur

Bütçenin çoğunlukla erkeklere özgü bir siyasal metin olmasının bir nedeni de kamu hizmeti sunumunda erkeklerin daha fazla olmasıdır. Emniyet, TSK ve MİT gibi erkek yoğun kurumlar hariç tutulduğunda dahi 3 milyondan fazla olan kamu çalışanı sayısının yaklaşık 2 milyonu erkektir. Ayrıca kamu hizmetleri sunulanların büyük bölümü de erkektir.

Kadınların sokağa, eğitime, istihdama ve sosyal yaşama katılımı erkeklere göre daha azdır. Örneğin genel bütçe içindeki payı 31 Milyar TL olan (% 4,1) Ulaştırma, Denizcilik Ve Haberleşme Bakanlığının bütçesinden yapılacak otoyollardan elbette kadın yolcular da geçecektir ancak bu hizmetten erkek nüfusun daha çok yararlandığı bilinmektedir. Buna karşın sosyal yardım bütçesi kapsamında kadın nüfusun daha fazla oranda yararlanıcı olduğu bilinmektedir. Bu yönüyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinin Ulaştırma, Denizcilik Ve Haberleşme Bakanlığının bütçesinden daha düşük olması buradaki hizmetlerden yararlanacak olanlar arasındaki öncelik sırasını göstermektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığına ayrılan 7,8 Milyar TL bütçe örneği de hizmet sunan ve alanların “çoğunlukla erkek yoğun olduğu” alanlara ilişkin bir başka örnektir. Bu kapsamdaki örnekler çoğaltılabilir.

Bütçe harcamalarının % 40’tan fazlasını oluşturan Hazine Müsteşarlığı, Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı kamu idareleri kapsamında sunulan kamusal hizmetlerin “hizmet sunulanları” çoğunluğu erkektir. Çünkü söz konusu hizmetlerin evde tutulan milyonlarca kadının yaşamında doğrudan bir karşılığı yoktur. Buna kamu idarelerine yukarıda ifade edilen savunma harcamaları da eklendiğinde bütçenin % 54’üne tekabül eden salt erkek alanlarına dair bir bütçe ortaya çıkmaktadır.

5.     Bütçenin “Yürütülmesi” Erkeklere Bırakılmıştır

“Yürütme” kelimesinin “Bütçe Gerekçesi” metnindeki anlamıyla bütçeyi % 95’ten fazla oranda erkekler yürütecektir.

2018 Bütçesi kapsamında 209 kamu idaresinin bütçesi düzenlenmiştir. Bu kapsamda 45 Genel Bütçeli, 154 özel bütçeli, 10 Denetleyici ve Düzenleyici kamu idaresi daha çok erkeklerce yönetilmektedir.

Resmi büyük boyutta görmek için tıklayınız.

 

 

 

 

 

Düzenleyici ve denetleyici bütçelerin yürütülmesinde fiili olarak kadın “yürütücü” hiç bulunmamaktadır.

30 Mart 2014 seçimleri sonucunda seçilen 1.381 belediye başkanından sadece 40’ı kadındır. Diyarbakır ve Hakkâri gibi kadın belediye başkanlarının yerine atanan erkek kayyumlarla bu sayı daha da azalmıştır.  Benzer bir durum İl Genel Meclislerinde yaşanmaktadır. Toplam 1.251 İl Genel Meclis üyesinin sadece 60’ı yani  % 4,8 kadındır. Yine Türkiye’de kadın profesör oranı yaklaşık %30 olmasına rağmen kadın rektör oranı sadece %2’dir. Bu durum üniversitelerin bütçelerinin de erkeklerce yürütüleceğini göstermektedir.

Kadınların bürokrasi içerisinde üst düzey karar verici konumlardaki oranının da düşük olduğu bilinmektedir. Bu kapsamda üst düzey yöneticilerin % 90’ı erkektir. İçişleri Bakanlığının 2017 yılı başındaki verilerine göre 2.146 Mülki İdare Amiri içerisinde sadece 2 kadın vali, 8 vali yardımcısı, 8 Hukuk Müşaviri, 12 Kaymakam ve 5 Kaymakam adayı, 1 İl Hukuk İşleri Müdürü, 2 Daire Başkanı bulunmaktadır. Kamu emekçileri içerisinde % 35’in üzerinde kadın istihdam edilmektedir.  Pek çok ülkeye göre düşük olan bu oranın üst düzey bürokrasideki durumu ise çok daha dramatiktir. Bakanlıklarda ve bağlı kuruluşlarda kadın müsteşar yoktur.

Sonuç olarak;  Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Daire Başkanı gibi “bütçe kullanım ve yürütme” yetkilerinin erkeklerce kullanılacağı görülmektedir.

TCDB İçin Yapılması Gerekenler

1.     Cinsiyet Etki Analizi Yapılmalıdır

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ana plan, program ve politikalara yerleştirilmesine yönelik hedefler belirlenmeli ve bu kapsamda kamu idarelerinin tüm bütçe politika önceliklerine toplumsal cinsiyet bakış açısının dâhil edilmesi sağlanmalıdır. Her bütçe döneminde, tüm kamu idarelerinin harcamaları ve gelirlerinin kadın ve erkekler açısından sonuçlarını içeren standartlaştırılmış formatlarda verileri derlenmeli ve önceki dönem bütçe uygulama sonuçları bu bağlamda kamuoyuna sunulmalıdır.

Bu yönüyle sunulacak kamu hizmetinin toplumsal cinsiyet eşitsizliğini arttırıp artırmayacağı tespit edilebilir. Periyodik rapor ve bilgilendirmeler yapılıp kamuoyunun bu konuda farkındalığı arttırılmalıdır.

2.     Kurumsal Yapılanma Eşitlik Politikalarıyla Uyumlaştırılmalıdır

Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme yaklaşımının tüm kamu idarelerinde benimsenebilmesi amacıyla tüm kamu idarelerinde toplumsal cinsiyet birimi oluşturulmalı ve TCDB başta olmak üzere kurum uygulama ve düzenlemelerinin eşitlik politikaları yönünde dönüşümü sağlanmalıdır. Kadınının Statüsü Genel Müdürlüğü özerk bir üst kuruma dönüştürülüp bu amaçla düzenleyici ve denetleyici bir rol oynamalıdır.

3.     Dolaylı Vergilerin Vergi Gelirleri İçerisindeki Payı Azaltılmalıdır

Gelir dağılımında adalet için otomatik bir istikrar sağlayıcı olarak doğrudan vergilerin payı arttırılmalıdır.

4.     Bütçe İçerisinde Eğitim ve Sağlık Harcama ve Yatırımlarına Ayrılan Pay Arttırılmalıdır

Özellikle eğitim ve sağlık hizmetlerinde hayatın erken dönemlerinde erişebilen kadınların ekonomiye, sosyal yaşama, siyasete katılma pratikleri ve katılma oranları daha yüksek gerçekleşmektedir. Bu yönüyle bütçede bu iki alana yapılacak harcamaların özellikle kamusal yatırımların arttırılması hem TCDB için hem de eşitlik arttırıcı politikalar için gereklidir.

Eğitim ve istihdam bağı göz önünde bulundurularak eğitimde kadın emeğini ikincilleştiren müfredatın ayıklanması, arttırılmaması ve eşitlik dilinin anasınıflarından itibaren kurulması amacıyla bir politik hat çizilmelidir.

5.     Görünmeyen Emek Üzerindeki Bakım Yükümlülüğünü Azaltan Bir Planlama Yapılmalıdır

Özellikle kreş, okul öncesi eğitim ve ilkokullara tüm çocukların erişimi için yaygın kamusal kreşlerin ve gündüz bakım evi okulların yapılması bir zorunluluk halini almıştır.

Birçok kamu kurumunda olan kreşler AKP döneminde kapatılmıştır. Kadın istihdamı önündeki en büyük engelin ev içi çifte mesai olduğu bilinmektedir. Bu durumu aşmak adına yaygın, ücretsiz ve nitelikli kreşlerin kurulması gerekmektedir. Nitekim bu gereklilik 6331 sayılı ‘İş Sağlığı ve Güvenliği’ yasasında da düzenlenmiştir.

6.     Kadın İstihdamı Önündeki Engeller Kaldırılmalıdır

Eğitim ve sağlığa erişim dışında kadının işgücüne ve istihdama katılımının önünde aşikâr ve görünmeyen engeller bulunmaktadır. Örneğin AKP zihniyetinin iki yıldır mahkeme kararlarına rağmen uygulamaya devam ettiği “yaz saati uygulaması” kadınların istihdama katılımı önünde bir engeldir. Sabahları karanlık saatlerde uyanıp işe gidebilmenin koşulları kadınlar için daha azdır.

Bu etkenden bağımsız olarak sokakta ve işyerinde taciz ve tecavüz riskinin yüksek oluşu da birçok kadının emeği ile çalışmasını kısıtlamaktadır. Kadınların mesleki eğitimlerinin “cinsiyetçi” yaklaşımlardan arındırılması amaçlanmalıdır. Kadınların iş yerlerinde mobbing vb. yıldırmalara maruz kalmaları önlenmelidir.

Bu kapsamda;

Ayrılan bütçeden de anlaşılacağı üzere çok abartılan ‘teşvikler’ kapsamında kaç kadının işe alındığı ve ne kadarının işte kaldığı kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

Ev içi emeğin sosyal güvenlik kapsamına etkili bir şekilde alınması amacıyla söz konusu teşviklerin doğrudan çalışan kadına verilmesi sağlanmalıdır.

İşyerlerinde kadınlara yönelik, taciz, mobbing ve diğer saldırıların kayıt altına alınması, saldırganların etkili bir şekilde yaptırıma tabi tutulması ve mağdurların korunması amacıyla bir sistemin kurulması sağlanmalıdır.

Kadın-Erkek arasındaki ücret farklılıklarının incelemesi amacıyla bir araştırma yapılması, bu farkın azaltılması yönünde politikaların uygulamaya konulması sağlanmalıdır. Kadınların işyerindeki kariyer imkanlarından etkili bir şekilde yararlanabilmesi amacıyla pilot bakanlıklar belirlenerek üst düzey yöneticiler içerisinde kadın kotası uygulanmalıdır.

7. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mutlak Yaptırım Mekanizmaları Ve Önlemler Uygulanmalıdır

2017 yılı içerisinde, bugüne kadar 255 kadın cinayeti yaşanmıştır.  Yıllardır artmaya devam eden kadın cinayetleri konusunda hala cezasızlık hakimdir. Kadına yönelik şiddete ‘iyi hal indirimi’ gibi çağ dışı bir uygulama hala sürmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

Kadına yönelik şiddeti engelleme yükümlülüğü olan kamu görevlilerinin yetersiz ve yanlış bilinç düzeyleri taşıdığı da bilinmektedir.  Kadına yönelik şiddete ilişkin toplumsal farkındalık yaratma ve kamu görevlilerinin eğitimi için bütçe ayrılmalıdır.

Öte yandan şiddet gören kadınların yararlandığı ŞÖNİM, Sığınma Evi gibi kurumlar sayısal olarak yetersizdir. Var olanların ise personel yetersizliği devam etmektedir.  Söz konusu kurumlar bütçe yönüyle çözüm beklemektedir.

 8.     Kadın Katılımı Ve Temsili Geliştirilmelidir

Kadınların hem kurumların üst yönetimlerinde hem de bütçe hazırlık süreçlerinde katılım ve temsili arttırılmalıdır.

Sonuç Yerine;

OHAL hukuksuzluğuna dayanılarak çıkarılan KHK’lerle yüz binin üzerinde kamu çalışanı hiçbir yargısal süreç işletilmeden, sorgusuz- sualsiz işinden edilmiştir. İş ve yaşam güvencesinin, temel insan hak ve özgürlüklerinin ve bunun bir parçası olan sendikal hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı OHAL koşulları, yaşamın her alanında eşitsizlik ve ayrımcılıkla birlikte anılan biz kadınları daha da derinden etkilemektedir.  Bu koşullarda hazırlanan  ‘OHAL bütçesi’ hayatımız üzerinde daha fazla tahakküm kurmanın aracı olarak kullanılmak istenmektedir.  

2018 OHAL bütçesi; kurumsallaşan yapılarıyla erkek egemen sistemi daha fazla güçlendirmeyi esas alan, kadınları, emekçileri, farklı cinsel yönelimleri, farklı inançları ve ayrımcılığa uğrayan toplumsal kesimleri görmezden gelen, ayrımcılığı derinleştirecek bir bütçedir.

Bütçenin gerek hazırlanma gerekse uygulama süreçlerine “kadın bakış açısı” dahil edilmemiş,  kadınların statüsü ve sorunlarını bir kez daha görmezden gelinmiştir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak bir yana mevcut eşitsizliği daha da derinleştirmeye dönük yeni adımlar atılmıştır.

Siyasal iktidarın kadına yönelik ayrımcı zihniyeti kaçınılmaz olarak bütçeye de yansımıştır. Eğitim, sağlık, istihdam, siyasal katılma başta olmak üzere pek çok konuda ayrımcılıkla karşılan kadınların yaşadığı eşitsizlikleri gidermeye yönelik en küçük bir adım dahi atılmamıştır.

Savaş ve çatışma ortamının kadına yönelik sistemli şiddeti, taciz ve tecavüzü arttırdığı yine görmezden gelinmiş,  güvenlik/savunma adı altında yapılan savaş harcamaları artırılmıştır. Buna karşın kadınların sosyal yaşama katılımı için çok kritik olan eğitim harcama ve yatırımlarının,  yine kadınlar için çok önemli olan sağlık harcamalarının ve yatırımlarının payı düşürülmüştür.

Sonuç olarak Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçe yaklaşımının hiçbir izinin görülmediği,  cinsiyet körü bir siyasal metin oluşturulmuştur. 

AKP Hükümetinin 2018 yılı bütçe tasarısı bu haliyle tıpkı öncekileri gibi sadece emek, barış ve demokrasi düşmanı değil,  aynı zamanda kadın düşmanı bir bütçedir. 

KESK’li kadınlar olarak toplumsal cinsiyet körü,  savaşa, ranta ve yağmaya kaynak aktarma üzerine kurulu OHAL bütçesini kabul etmiyoruz.

Yıllardır yürüttüğümüz emek ve demokrasi mücadelemizin, kadının eşitlik ve özgürlük mücadelemizin gereği olarak iş yerlerimiz başta olmak üzere, AKP’nin cinsiyetçi öze dayanan, sermaye, savaş ve darbe bütçesini teşhir etmeye devam edeceğiz.

                                                                                                                        KESK KADIN SEKRETERLİĞİ

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

GEÇİNEMİYORUZ MİTİNGİMİZDE TANDOĞAN MEYDANI’NDA ON BİNLERLE BİR ARADAYDIK!

KESK olarak, “Geçinemiyoruz, Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!” şiarıyla düzenlediğimiz mitingde Tandoğan Meydanı’nda on binlerle bir ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

9 + eight =

Örnek Resim