Anasayfa / HABERLER / "GERÇEĞİN PEŞİNDEYİZ, TESLİM OLMAYACAĞIZ"

"GERÇEĞİN PEŞİNDEYİZ, TESLİM OLMAYACAĞIZ"

Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP), Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni Can Dündar’la Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklamasını protesto için Cumhuriyet’in Şişli’deki binasına yürüdü.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Gazeteciler Federasyonu, DİSK Basın-İş, Haber-Sen ve Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin de aralarında bulunduğu 94 basın örgütünün oluşturduğu GÖP üyeleri Şişli’de bir araya geldi.

Gerçeğin peşindeyiz, teslim olmayacağız’ pankartı açarak Cumhuriyet binasına doğru yürüyüşe geçen gazeteciler,‘Zindanlar boşalsın, gazetecilere özgürlük’, ‘İyi çocuk değiliz, krala çıplak deriz’, ‘Özgür basın susturulamaz, kalemler kırılamaz’, ‘İnadına daha fazla gazetecilik’ yazılı dövizler taşıdı, yol boyunca ‘Özgür basın susturulamaz’,‘Durma haykır, özgür basın haktır’, ‘Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek’, ‘Can ve Gül çıkacak, yine yazacak’, ‘Faşizme karşı omuz omuza’ sloganlarını attı.

Yürüyüşün ardından gazete binasına ulaşan grup üyeleri, burada, uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi için saygı duruşunda bulundu.

gazeteci-yuruyus2

Basın açıklamasını GÖP Dönem Sözcüsü ve Basın Enstitüsü Derneği Başkanı IPI Türkiye Temsilcisi Kadri Gürsel yaptı. 

VATANDAŞLARIN KENDİLERİNDEN GİZLENEN GERÇEKLER HAKKINDA BİLGİLENMESİNİ MÜMKÜN KILDILAR

Kadri Gürsel, şunları söyledi:

“Gazetecilere Özgürlük Platformunu oluşturan basın meslek örgütlerinin temsilcileri olarak bizler, bugün burada Cumhuriyet gazetesi ile dayanışma içinde olduğumuzu göstermek için toplandık. Cumhuriyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, yaptıkları önemli gazetecilik nedeniyle iktidar tarafından hapse atılarak cezalandırıldılar. İki değerli ve cesur meslektaşımız, Suriye’deki iç savaşın bir tarafına kamyonlar dolusu silah gönderildiğini belgelediler diye askeri ve siyasi casuslukla, terör örgütü üyeliğiyle ve devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamakla suçlanıyorlar. Bu ithamlar her türlü hukuk, akıl, izan ve vicdan ölçüsünü iğfal etmektedir. Can Dündar ve Erdem Gül, ne yasal ne de meşru olan bir dış politikanın en karanlık yüzlerinden birini teşhir ederek vatandaşların kendilerinden gizlenen gerçekler hakkında bilgilenmesini mümkün kılmışlardır.

TÜRKİYE’DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOKSA DEMOKRASİ DE YOKTUR.

Can Dündar, Erdem Gül ve gazeteleri Cumhuriyet’in yayımladığı bu haber sayesinde insanlar daha sağlıklı siyasi tercihler yapma imkanına kavuşmuşlardır. İnsanlar bu imkanı kullanırlar ya da kullanmazlar, bu onların bileceği iştir. Ancak gazetecilik de gazetecilerin bildiği iştir. Ve gazetecilik gazetecilere bırakılmalıdır. Gazeteciler mesleklerini icra etmekte özgür olmalıdır ki Türkiye’de çözüm üreten, sağlıklı ve sürdürülebilir bir demokrasi kurulabilsin. Demokrasiler böyle işler, demokratik istikrar böyle oluşur. Türkiye’de basın özgürlüğü yoksa demokrasi de yoktur. İktidar Can Dündar ve Erdem Gül’ü hapse atarak gazetecilik faaliyetini bir suça indirgemiştir. Gazetecilik suç değildir, uygar insanın temel ihtiyacıdır.

GAZETECİLER SERBEST BIRAKILSIN ÇAĞRISI

Gazetecilere Özgürlük Platformu Türkiye çapında çok sayıda basın meslek kuruluşu tarafından bundan 5 yıl önce kuruldu. Kuruluş amaçlarımızın başında hapisteki gazetecilerin özgürlüklerine kavuşturulması için mücadele etmek geliyordu. Bu mücadeleyi hep sürdürdük. Şimdi de Can Dündar ve Erdem Gül’ün özgürlüklerine ve mesleklerini icra etme imkanına kavuşmaları için haklı, meşru ve onurlu mücadelemizi yükselterek devam ettireceğiz. İçeride ve dışarıda… Türkiye’de ve dünyanın her yerinde… Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Burada, Cumhuriyet gazetesinin önünde, gazeteciliğe yapılan bu son saldırının siyasi sorumlularını, Can Dündar ve Erdem Gül’ü bir an önce serbest bırakarak Türkiye’ye daha fazla zarar vermekten vazgeçmeye çağırıyoruz. Gazetecilik suç değildir. Özgür basın olmadan özgür toplum olmaz.”

DELOİRE: BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDEKİ GERİLEMEYE DUR DEMELİYİZ

RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, yaptığı konuşmada şunları dile getirdi:

“Türkiye’ye Cumhuriyet Gazetesi’ne ve basın özgürlüğüne destek olmak için geldik. Cumhuriyet Gazetesi, cesur yayıncılık, medya özgürlüğüne örnek davranışından dolayı 2015 Basın Özgürlüğü ödülünü kazandı. Türkiye’de basın özgürlüğünün durumu yaygın bir gerileme içerisinde. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün dünya basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke içerisinde 149. sırada. Bu gerileme tahammül sınırlarını aştı. Bu gerilemeye dur demeliyiz. Türkiye’de medya özgürlüğüne saygı gösterilmesi için Türk yetkilileri tavır almaya çağırıyor. Avrupa Birliği yetkililerinin etkin tavır almaya, basın özgürlüğüne sahip çıkmaya çağırdık. Can Dündar, Erdem Gül ve diğer gazeteciler tahliye olana kadar yanınızda olmaya devam edeceğiz.”

CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL’ÜN MEKTUPLARI OKUNDU

Cumhuriyet Gazetesi önünde daha sonra Can Dündar ve Erdem Gül’ün mektuplarını Murat Sabuncu ve Tayfun Atay okudu. Can Dündar ve Erdem Gül’ün meslektaşlarına mektupları şöyle:

Can Dündar’ın mektubu şöyle: “Silivri’deki ilk gecemde televizyonum yoktu. Tatsız bir karanlığa yapayalnızdım. Ertesi gün televizyon verdiler. Açtım. Sizleri gördüm. Özgürlük diye haykıran sesiniz doldurdu hücremi. Işığınızla aydınlandım.

Yapayalnız da olsam yürümeye kararlı olduğum bu yolda yapayalnız olmadığımı gördüm. Hücrem sizinle dolu, öylesine kalabalık şimdi. Bugün de sesinizi duyuyor olacağım. O ses, bu dayanışma tutsak gazetecileri dışarıya, Türkiye’yi aydınlığa çıkaracak. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum”

ERDEM GÜL’ÜN MEKTUBU

Dışarıdaki arkadaşlara; Hapiste 2. günümü şu saatler itibariyle tamamlamış durumundayım. Yani cezaevinde hiyerarşik olarak yükselme havalarındayım. Yani mahpus olarak kıdem basıyorum. Bütün mesaimi usta bir mahpus olmaya verdiğim için siz dışarıdakilerin halini o kadar çok almayacağımı kabul edersiniz. Örnek vereyim. Dün akşam saatlerinde televizyonumuz gelmişti, orada gördüm. Bizim için basın açıklaması yaparken gaz yemişsiniz. Şimdi çok üzüldüm desem, bana “Bekara karı boşamak kolay” yanıtı vermeniz doğal olur, çünkü burada gaz yok. Tutuklanmamıza ve casus olma ihtimalimize çok sevinen gazetecilerle de siz uğraşacaksınız. Çünkü biz burada başka bir ustalık peşinde çok meşgulüz. Ama 2 gündür burada beni en çok etkileyen gelişme Tahir Elçi’nin öldürülmesi oldu. Üstelik gazetede bizim tutuklanışımızı eleştiren sözlerini okuduktan sonra son dakika haberiyle gördüm başına gelenleri. Çok sarsıcı. Büyük bir kayıp. Ama zaten Türkiye çok zamandır hep kaybediyor. Belki bu ödediğimiz bedeller bu kayıpların durdurulmasına katkı yapar diye kendimi de avutmak istiyorum. Kormayan, umutsuzluğa kapılmadan bir araya gelip sesini yükselten ve ülkenin geleceği için iyi şeyler söyleyen tüm dostlara en içten selam ve sevgiler.”

Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun tarihçesi (2010)

İstanbul’da 25 Ağustos 2010 tarihinde Türk basın tarihinin en geniş katılımlı meslek örgütleri toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantıda Türkiye’de basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yönelik tehditlere karşı ortak ve sürekli bir mücadele için “Gazetecilere Özgürlük Platformu” adıyla bir Basın Meslek Örgütleri platformu kurulması kararlaştırıldı. GÖP, kurulduğu günden bu yana birçok yürüyüş, toplantıyla beraber iki uluslararası katılımlı Gazetecilere Özgürlük Kongresi düzenledi. Yaptığı açıklamalarla halkın haber alma hakkı ve gerçekleri öğrenme hakkına yönelik tehditleri, engellemeleri kamuoyu ile paylaştı. Son 10 yılda cezaevine giren 300’e yakın gazetecinin duruşmalarını izledi, cezaevi ziyaretleri yaptı. Türkiye’deki basın özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler sorununu Dünya gündemine taşıdı. Gazetecilere Özgürlük Platformu’nda meslek örgütleri iki ayda bir dönem sözcülüğünü üstlenerek faaliyetlerin ortak olarak yürütülmesini sağlıyor.

Diken yazarı Kadri Gürsel, Can Dündar ile Erdem Gül’ün yaptıkları önemli gazetecilik nedeniyle iktidar tarafından hapse atılarak cezalandırıldığını belirtti.

“İki değerli ve cesur meslektaşımız, Suriye’deki iç savaşın bir tarafına kamyonlar dolusu silah gönderildiğini belgelediler, diye askeri ve siyasi casuslukla, terör örgütü üyeliğiyle ve devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamakla suçlanıyorlar” diyen Gürsel, şöyle devam etti: “Bu ithamlar her türlü hukuk, akıl, izan ve vicdan ölçüsünü iğfal etmektedir. Dündar ve Erdem Gül, ne yasal ne de meşru olan bir dış politikanın en karanlık yüzlerinden birini teşhir ederek vatandaşların kendilerinden gizlenen gerçekler hakkında bilgilenmesini mümkün kılmışlardır. Gazeteciler mesleklerini icra etmekte özgür olmalıdır ki Türkiye’de çözüm üreten, sağlıklı ve sürdürülebilir bir demokrasi kurulabilsin. Demokrasiler böyle işler, demokratik istikrar böyle oluşur.”

‘Gazetecilik suç değildir’

Türkiye’de basın özgürlüğü yoksa demokrasinin de olmayacağını söyleyen Gürsel, “Gazetecilik suç değildir, uygar insanın temel ihtiyacıdır. Burada, Cumhuriyet gazetesinin önünde, gazeteciliğe yapılan bu son saldırının siyasi sorumlularını, Can Dündar ve Erdem Gül’ü bir an önce serbest bırakarak Türkiye’ye daha fazla zarar vermekten vazgeçmeye çağırıyoruz. Gazetecilik suç değildir. Özgür basın olmadan özgür toplum olmaz” dedi.

‘Bu gerileme artık tahammül sınırlarını aştı’

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Genel Sekreteri Christophe Deloire ise uluslararası dayanışmayı ifade etmeye geldiklerini vurgulayarak şunları söyledi: “Basın özgürlüğünün durumu yaygın bir gerileme içerisinde. Türkiye, RSF’nin 180 ülkeyi değerlendirmeye aldığı Dünya Basın Özgürlüğü sıralamasında 149’uncu sırayı işgal ediyor. Bu gerileme artık tahammül sınırlarını aştı. Bu gerilemeye artık dur demeliyiz.  Can Dündar, Erdem Gül ve diğer gazeteciler tahliye olana kadar RSF olarak bu mücadeleyi güçlü şekilde yürüteceğinden emin olabilirsiniz.”

Açıklamaların ardından Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay Can Dündar’ın, Cumhuriyet’in haber koordinatörü Murat Sabuncu da Erdem Gül’ün cezaevinden yazdığı mektubu okudu.

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

GAZETECİLİĞİN SORUNLARI CEMİYETLER, SENDİKALAR VE KONUNUN TARAFLARIYLA KONUŞULDU

Türkiye’de gazetecilik ciddi ve sıkıntılı bir dönemden geçmektedir. Medya sivil toplum kuruluşları, sendikalar, cemiyetler dayanışma ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

nineteen − 7 =

Örnek Resim