Anasayfa / Basın Açıklamaları / KESK Açıklamalar / Eşitlik, Özgürlük ve Laiklik Mücadelesinin Daha Kararlı Şekilde Yürütülmesi Kaçınılmaz Hale Gelmiştir!

Eşitlik, Özgürlük ve Laiklik Mücadelesinin Daha Kararlı Şekilde Yürütülmesi Kaçınılmaz Hale Gelmiştir!

Darbeler kendi rejimini kurumsallaştırmak için ya tek seferde mevcut anayasayı değiştirerek kendi anayasalarını ilan ederler ya da zamana yayarak süreç içinde rejim değişikliğini adım adım inşa ederler.

AKP, iktidara geldiğinden bu yana parlamenter rejimle bir hesaplaşma içerisinde olduğu mesajını veren politikaları ilkin yavaş yavaş, 20 Temmuz sivil darbesi sonrası hızla hayata geçirmiştir. Kullandığı temel yöntem ise en genel hatlarıyla önce yandaş medya aracılığıyla toplumsal refleksleri ölçmek, hassasiyetler üzerinden kutuplaştırmak, zamanla alıştırmak, uygun gördüğü zamanda ise hayata geçirmek olmuştur.

Bunun son ve somut örneği Ayasofya’nın cami olarak kullanıma açılmasıdır. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı R. Tayip Erdoğan Ayasofya’nın açılması konusunda daha geçen yıl “Onun bizim için faturası çok daha ağırdır. Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim” demiş olmasına rağmen kılıç gösterisi eşliğinde “İstanbul yeniden fethedildi” ve “yeni rejimin en önemli adımı atıldı” imalarıyla ibadete açılmıştır! Açılır açılmaz da Türk İslam sentezi ideolojisinin temel argümanları eşliğinde başta Albayraklar grubunda olmak üzere yandaş medyada hilafet çağrıları, Bilal Erdoğan öncülüğünde Arap alfabesine dönme istekleri, laikliğin “Batı’nın bir saldırısı ve dayatması olduğu” söylemleri çığ gibi büyümüştür. Tepkiler üzerine bildik “yatıştırma, soğutma, alıştırma” açıklamaları ile konu “şimdilik” rafa kaldırılmıştır.

Ayasofya’nın tüm inançlara müze olarak kapısının açık olması eksikliklerine, gerçek özüne kavuşturulmamasına, farklı inançların yaşadığı sıkıntılara rağmen laiklik ilkesine bağlılığın bir simgesi idi. AKP bir yandan hilafete, Neo Osmanlıcılığa olan özlemini böylesi simgeyi ortadan kaldırarak dağılmakta olan tabanına göstermiş bir yandan da gerçek sorunların tartışılmasının önüne geçmek istemiştir. Nitekim enflasyoun TÜİK’in tüm gizleme çabalarına rağmen hızla yükselmesi, döviz kurlarının fırlaması, sermayenin çıkarı, turizm geliri ve özel okulların kurtarılması hesapları uğruna koronanın patlama yapması, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmaları sonrası kadın cinayetlerinin korkunç düzeyde artması, sözleşmeyi sahiplenen kadınlara “fahişe” denmesine, iktidar yanlısı gerici “cübbeli/cübbesiz” hocaların benzer içerikte fetvalar yayınlamasına karşı kadınların büyüyen öfkesi ve eylemlilikleri, iktidar cenahında yaşanan çelişkiler, ayrışmalar, Dardanel gibi bazı şirketlerin modern kölelik kampları kurması, işçi cinayetleri vb güncel konular Ayasofya’nın cami olarak kullanılması sonrasında görünmez kılınmak istenmiştir.

Yargının siyasallaşmasının sonuçlarından biri de Danıştay’ın Ayasofya’nın açılmasında iktidarın beklentilerini, politik amaçlarını karşılayacak şekilde karar alması olmuştur. Danıştay, aldığı kararla uluslararası hukuku ve kültürel değerlere yönelik teamülleri zorlamış, iktidarın iç ve dış siyasetinde taraf olmuştur.

AKP inkâr ede dursun toplumsal ilişkileri dini referanslara göre yeniden inşa etme, toplumu muhafazakârlaştırma politikalarına her gün yenileri eklenmektedir. Böylece sömürü düzeni, çürümüşlük, “eş-dost-akraba” ekonomisi devam edecek, milyonlar açlık ve sefalet içinde yaşam mücadelesi verirken, koronada yanlış politikalar nedeniyle binlerce kişi yaşamını yitirirken kendilerinin lüks, şatafat içinde yaşamaları sorgulanamaz olacak, hesap verme “öte dünyaya” bırakılacak, “mutlaklaştırma” üzerinden hep iktidar olunacak!..

Gidişat biz emek örgütlerinin ve emekçilerin, daha demokratik bir cumhuriyet’te eşit, özgür, barışçıl bir temelde birarada yaşamayı savunan vatandaşlarımızın kaygılarını büyütmektedir. Bu nedenle eşitlik, özgürlük ve laiklik mücadelesini daha kararlı yürütmeye olan ihtiyaç yakıcı hale gelmiştir.

Devletin farklı inanç ve kültürlere eşit mesafede durduğu, inanç ayrımcılığının olmadığı,  eşit ve özgür bir ortamda kendini ifade edebildiği, halkın kendisini ilgilendiren kararların öznesi olduğu, denetlenebilir, şeffaf, katılımcı gerçek bir demokrasi için laikliğin kurulduğu bir cumhuriyetin olduğu bir ülkede yaşamak ancak mücadele ile mümkündür.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, kadına şiddetin, taciz ve tecavüzlerin olmadığı ve kadınların yaşam tarzına bağlanmadığı, kadınların eşit ve özgür bireyler olarak yaşadığı toplumsal ilişkiler ancak ve ancak karalı bir mücadele ile mümkündür!

Üretenlerin karar gücü olduğu, emeğin ve emekçilerin özgürleştiği, işçi cinayetlerinin önlenebildiği, sömürünün son bulduğu, sendikal hak ve özgürlüklerin geliştiği bir çalışma yaşamı birlikte ve ortak mücadele ile mümkündür!

Salgınlara, afetlere yol açan kapitalizmin doğa karşıtı, doğaya hükmeden politikaları, hayvan katliamları, sularımızı kirleten ve ticarileştiren, ormanlarımızı yok eden, derelerimizi kirleten politikalar ekolojik bir yaşam ve mücadele ile mümkündür!

KESK olarak, bu mücadeleyi yürütmeye her zamankinden daha çok kararlıyız. Gerici, tekçi, eril rejim dayatmasına karşı; eşitlik, özgürlük, laiklik, anayasal vatandaşlık gibi temel ilkeler üzerinden kuracağımız gerçek demokrasinin yaşam bulduğu bir cumhuriyet için mücadelemizi kararlıkla sürdüreceğiz.

YÜRÜTME KURULU

Print Friendly, PDF & Email


İLİŞKİLİ YAZILAR

PTT’NİN HUKUKSUZ UYGULAMALARI DÜNYADAKI BÜTÜN POSTACILARIN GÜNDEMİNDE OLACAK

UNI Avrupa Posta & Lojistik Komite Toplantısı HABER-SEN olarak üye ve yöneticilerimizin meşru sendikal faaliyetleri ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 × five =

Örnek Resim